Mehmet Orhan

Tüm Yazıları

ÖLEN MÜSLÜMANSA ÖLÜM ÖNEMSİZ!

Avrupa'nın insanlığı tarih boyunca olduğu gibi şimdi yeniden sorgulanıyor.
Avrupalı'ya “insan” nedir diye sorsanız, eminim “Avrupa, Amerika sınırlarında yaşayanlarla bu sınırlar dışında yaşayan Yahudi ve Hıristiyanlara insan denir” demekten kaçınmayacaklardır.
Sadece Türkiye-Yunanistan sınırında göçmenlere yapılan zulmün binde biri, dünyanın herhangi bir ülkesinde bir Avrupa'lıya yaşatılsa, Avrupalı bir çocuğun burnu kanasa dünyayı ayağa kaldırırlar. Oysa Avrupa, Yunanistan, göçmenlere daha fazla zulmetsin, daha çok işkence yapsın diye, Yunanistan'a asker takviyesinde bulunuyor. Geçtiğimiz hafta içinde sadece Almanya ve Fransa'dan, Yunanistan'a 15 uçak dolusu asker gönderildi. Sebebi ise, göçmenlerin Avrupa'ya girişlerini engellemek konusunda Yunanistan'a yardımcı olmak.
İnsanlığın bittiği yer, demek yetersiz kalır.
Kendi ırkları ve dindaşları dışında hiç kimsenin can ve mal güvenliği umurunda olmayan Batı dünyası, insanlık duygularını, merhametini, sevgisini ve saygısını niye kaybetti? Bu sorunun cevabı sayfalar doldurur hatta bu konuda bir kitap bile yazılır. Ama birkaç cümlede izah etmeye çalışalım.
Özellikle İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra ABD ve Avrupa kendi kamu oylarını konsolide edebilmek adına, hayali düşmanlar yaratıp, o hayali düşmanları özellikle Orta Doğu'da kendi kurdurdukları terör örgütleri ile ete kemiğe büründürdüler.
El Kaide'yi, Taliban'ı, PKK'yı, İŞİD'i , PYD'yi ve dünyanın daha pek çok yerindeki terör örgütlerini kurduran başta ABD olmak üzere batının kendisidir. Bunu kendileri bile inkar etmiyor. Sonra da dönüp kendi halklarına, “Biz onları öldürmez isek onlar gelip sizi öldürecekler” diyerek, katledilen çocukların, sivillerin ölümlerini legalleştirmeye çalışıyorlar. ABD ve Avrupa'nın bu caniliği İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana devam ediyor. Hiroşima ve Nagazaki'yi atom bombasıyla yok eden, ABD'nin gerekçesi, Japonların Perl Harber saldırısı değil miydi? Askeri bir saldırıyı, yüz binlerce sivili katlederek cezalandırdılar. Amerika şartların oluşması durumunda aynı katliamı bugün de yapmaktan çekinmez.
ABD'de 11 Eylül saldırısını kimin planladığı hala sorgulanıyor. Pek çok ABD'li yazar, 11 Eylül saldırısını bizzat ABD'nin, Irak'a müdahalenin önünü açmak için planladığını cesurca yazıyor. 11 Eylül'den sonra, ABD'de hiçbir terör saldırısının olmayışı ne ile izah edilebilir. Özellikle ABD, kendi çıkarları için, kendi halkından birilerinin yaşamını kaybetmesini de göze almaktan çekinmez.
Türkiye, Suriye konusunda iki yönlü yalnız bırakıldı.
Birincisi, kendi sınırlarını koruma ve güvenliğini sağlama açısından, üyesi olduğu NATO'dan hiçbir destek görmediği gibi, kimi NATO ülkeleri Türkiye'de konuşlu Patriotlarını birer ikişer çektiler. Hem de Suriye'de işlerin iyice kızıştığı ve hem Rus hem de Suriye uçaklarının Türkiye için ağır tehdit oluşturduğu bir dönemde. İkincisi, mülteciler konusunda Türkiye kaderine terk edildi. Avrupa vaat ettiği maddi desteği vermediği gibi Türkiye'nin Kuzey Suriye'de güvenlik koridoru oluşturmasına da karşı çıktı.
Türkiye bütün bu oldu bittilere karşı, tarihinin en önemli kararlarını aldı. Sınırında bir terör devleti kurulmasını engellemek adına Suriye'de operasyonlara başladı. Şimdi Rusya ile yapılan son anlaşma, Türkiye'nin ne kadar doğru adımlar attığının da işaretidir. Rusya, Türkiye'nin kararlı olduğunu ve eninde sonunda Suriye'de Türkiye ile çatışmanın kaçınılmaz olduğunu görünce, ateşkes için masaya oturdu. Bu anlaşmada kazanımların hangi taraf için ne kadar fazla olduğunu irdelemek yerine, Türkiye'nin bu anlaşma sonuçlarını kendi lehine en iyi şekilde kullanmasının önemli olduğunu vurgulamak gerek.
Türkiye, göçmenlerin Avrupa'ya geçişini engelleme kararı alınca Avrupa şaşkına uğradı. Yunanistan her türlü uluslararası hukuk kuralını ve BM kararlarını çiğneyerek, göçmenleri öldürüyor. Bu cesareti Almanya'dan, Fransa'dan, Belçika'dan, Avsturya'dan alıyor. Çünkü, onlar için Suriyeli, İranlı ve Afganistanlı göçmenlerin canının hiçbir değeri yok. Meriç'te, Ege'de ya da Yunanistan, Bulgaristan kara sınırında emzikli çocukların, kadınların, gençlerin, yaşamak adına attıkları her adım onlar tarafından kurşunla, aç bırakılmakla, çırılçıplak soyup, paralarını, telefonlarını almakla cezalandırılıyor.
Sonuç; Müslümanlar da Batılılar kadar zengin ve güçlü olmadıkça, onlar tarafından ezilmeye, horlanmaya mahkum olacaklardır. Akıl, Allah'ın insanlara verdiği en önemli silahtır. Aklını kullanarak, Batı'nın oyunlarından kurtulamayan Müslümanlar bu acıya hep düçar olacaktır. Birbiriyle yüz yıldır savaşan ve silah baronlarını zengin eden Arap ülkeleri, akıllarını başlarına toplamadıkça yok olmaya mahkumdur.
Türkiye son yirmi yıldır bu tehlikeye sezinlemiş, aklını başına almıştır.
Yerli silah sanayini kurma yolunda büyük adımlar atan ve ekonomisini kırılganlıktan kurtaran Türkiye, diğer İslam ülkelerine büyük bir örnek ama onlarda görecek göz, duyacak kulak henüz yok ne yazık ki….
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile