Turgut Özal Kongre ve Kültür Merkezinde gerçekleşen sempozyumda konuşan Vali Ali Kaban, arkeolojinin çok zahmetli bir çalışma alanı olduğunu belirterek “Arkeoloji adeta iğneyle kuyu kazmaya benzer. Sabırla yıllarınızı verirsiniz ama bir küçücük höyüğü bile bitiremezsiniz. Bunlar ekipten ekibe devrolur.” İfadelerine yer verdi.
Arkeolojinin gelişiminden itibaren bu kaderinin hiç değişmediğini dile getiren Kaban, “Bunun belki istisnası arkeolojinin ilk dönemlerinde özellikle Orta Doğu’da ilk çalışmaları yapanlardır. Gerek Babil üzerine gerek eski mısır üzerine çalışanlar ilk zamanlar biraz daha özensiz davranmışlardı ama sonradan buluntuların ne kadar önemli ayrıntılar barındırabildiği görülünce artık hakikaten iğneyle kuyu kazılmaya başlandı. Her bir buluntu tek tek elenerek içinden bulunan küçük bir parçadan gerek insanın gerekse insanlığın gelişimine dönüşümüne ve değişimine dair izler bulunmaya çalışıldı.” Şeklinde konuştu.
Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Hacı Uğur Polat ise Malatya’nın tarihsel sürecine değinerek Anadolu tarihinin ilk çağlarından beri medeniyetler beşiği haline geldiğini belirtti ve bu nedenle Anadolu’nun her taşının tarih kokan bir yeryüzü cenneti olduğunu dile getirdi.
Tarihten günümüze kadar Malatya’nın birçok medeniyeti buluşturduğuna dikkat çeken Polat, “Malatya eski çağlardan beri Anadolu ve Ortadoğu’nun geçit veren kavşak noktasındadır. Coğrafi konum itibariyle yol üzerinde olan Malatya ön tarihinin Paleolitik çağa kadar indiği Ansır(buzluk) ve İnderesi mevkiinde bulunan mağaralardan anlaşılmıştır. 1979 yılında başlayan Karakaya Baraj Gölü kurtarma kazıları kapsamındaki İzollu mevkii Cafer Höyükte yapılan kazılarda o yöre insanının Paleolitik mağaralardan çıkıp ilk defa ovada tarım ve hayvancılıkla uğraştıkları ve yerleşik köy hayatına anlaşılmıştır. Pirot Caferhöyük çalışmaları sonucu dünyanın ilk heykel örneği sayılan beyaz kireçtaşından yapılmış küçük figürler M.Ö. 7000 yılına tarihlenmektedir. Kazı sonrası Günışığına çıkarılan bu eserler halen Malatya müzesinde sergilenmektedir. Aslantepe kazılarıyla 1992 yılında gün ışığına çıkarılmış ve M.Ö. 3200 yıllarına tarihlenen tapınak bölgenin en önemli dini ve kültür merkezi konumuyla Mezopotamya Kültürü ile çağdaş ve hatta Anadolu’nun ilk tapınak örneklerinden olarak tarih ve arkeoloji ışık tutmaktadır.” ifadelerini kullandı.
İnönü üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Kızılay Türkiye’nin çok önemli arkeolojik buluntulara ev sahipliği yaptığını ifade ederek “Arkeolojik değer anlamında Türkiye’de onun da özelinde Malatya’da yapılan arkeolojik araştırmalar ve kazı çalışmaları insanlık tarihinin ve uygarlığını gelişimine ilişkin çok önemli sorulara cevap vermektedir.” dedi.
Arslantepe Höyüğü’nün arkeolojik buluntularından dolayı Malatya Ovası içerisinde yer alan en önemli arkeolojik yerleşim özelliğini taşıdığını söyleyen Kızılay, “Arslantepe’de ilk sistemli kazı çalışmaları 1932 yılında Fransız Arkeolog Louis Delaporte tarafından başlatılmıştır. Delaporte’un ölümü ile birlikte 1946 yılında kazı çalışmalarını Fransız Arkeolog Claude Schaeffer devralmıştır. 1961 yılında İtalyan Arkeoloji Misyonu tarafından tekrar başlatılan Arslantepe kazıları, 1976’dan itibaren Roma La Sapienza Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Marcella Frangipane başkanlığında sürdürülmüştür. Prof. Dr. Frangipane başkanlığında, bu yıl 42’ncisi gerçekleştirilen arkeolojik kazı çalışmalarına birçok yerli ve yabancı arkeolog eşlik etmektedir. Arslantepe kazılarını birçok yerli ve yabancı arkeoloğun yetiştiği, bölgenin en önemli arkeoloji laboratuvarı olarak kabul edebiliriz.” şeklinde konuştu.
Bu sempozyumun kendileri için büyük önem ve anlam taşıdığını dile getiren Arslantepe Kazı heyeti başkanı Prof. Dr. Marcella Frangıpane ise hem sahada hem de akademik düzeyde yıllar süren önemli araştırmalar yapıldığını belirterek “Bu sempozyum araştırmalarda elde ettiğimiz sonuçları meslektaşlarımız ve öğrencilerle paylaşma fırsatını verdi.” Diye konuştu.
Daha sonra söz alan Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Neslihan Durak’da Malatya’da yerleşik hayatın izlerinin tarihin en eski devirlerine kadar uzandığını belirterek “Bu manada Arslantepe, gerek bulunduğu konum, gerekse elde edilen arkeolojik materyaller bakımından Malatya ovasının en önemli arkeolojik yeri özelliğini taşımaktadır.” dedi.
Battalgazi Belediyesi Başkan Yardımcısı Yaşar Karataş ise Battalgazi’de 115 tescilli tarihi eser ve 14 arkeolojik sit alanı bulunduğunu aktararak “Tüm bu veriler ve arkeolojik buluntulara dayanarak yaptığımız restorasyonlar ile harabe görüntüsünden kurtarılan tarihimizin güzide eserlerinden olan, Roma eseri Surlar, Selçuklu eseri Ulu Cami ve Osmanlı eseri olan Silahtar Mustafa Paşa Kervansarayı gösteriyor ki, 1838 yılına kadar anlatılan Malatya’nın tarihini Battalgazi oluşturuyor.” şeklinde konuştu.
Programın sonunda İstanbul Üniversitesi Arkeoloji Bölümü adına Prof. Dr. Mehmet Özdoğan Prof. Dr. Marcella Fırangıpane’ye hediye takdim etti.
Programa Malatya Valisi Ali Kaban, Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Hacı Uğur Polat, İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Kızılay, Battalgazi Belediye Başkan Yardımcısı Yaşar Karataş, İnönü Üniversitesi Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Abdülkadir Baharçiçek, Prof. Dr. Nusret Akpolat, Rektör Danışmanı Dr. Öğr. Üyesi Cemal Koyunoğlu, La Sapienza Üniversitesi Arslantepe Kazıları Başkanı Prof. Dr. Marcella Frangıpane, İnönü Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Neslihan Durak, İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Önal, akademik ve idari personel ile öğrenciler katıldı.
1.Uluslararası Arslantepe Arkeoloji Sempozyumu
İnönü Üniversitesi ve Roma La Sapienza Üniversitesi işbirliği ile 1. Uluslararası Arslantepe Arkeoloji Sempozyumu’nun açılış programı gerçekleştirildi.