19 Yönetmen '28 Şubat'ı Sinemaya Aktaracak

SALİHA ÖZDEMİR - "28 Şubat" proje koordinatörü Abdulhamit Güler, "Başörtü yasağı, dindarların ibadet sıkıntıları, sosyal ve kültürel alandaki zorluklar, mütedeyyin bir askerin kışla ve civarında yaşadıkları, yaşayamadıkları, eğitimcilerin, öğrencilerin, sendikacıların, esnafların, iş adamlarının, aşıkların, işsizlerin ve siyasetçilerin mağduriyetlerini filme alacağız" dedi.

Sancak Medya'nın TRT için hazırlayacağı "28 Şubat" konulu proje koordinatörü Abdulhamit Güler, AA muhabirine yaptığı açıklamada "28 Şubat postmodern darbesinin 19. yıl dönümünde, 19 yönetmen, 19 kısa filme imzasını atacak. Türk sinemasının önemli yönetmen ve senaristleriyle, gelecek vaat eden genç yönetmenleri bir araya getirdiğimiz projede, artık reşit olan 28 Şubat’ı her yönüyle ele alacağız" diye konuştu.

Güler, yaklaşık 2 yıldır proje üzerinde çalıştığını kaydederek, şu bilgileri verdi:

"Türkiye’de projeyi hakkıyla ele alabileceğimiz tek mecranın TRT olduğunu düşündük. Kurum yönetimi de projeyi önemseyerek bizimle yola çıktı ve inşallah proje kapsamında çekilen 28 Şubat filmlerini, 2016 yılında izleyeceğiz. Sinemasal anlamda, 28 Şubat postmodern darbesi ile alakalı böylesine büyük boyutlu bir çalışma ilk defa hayata geçmiş olacak."

- "28 Şubat acısı artık reşit"

Tarihe "postmodern darbe" olarak kaydolan 28 Şubat'ın üzerinden 18 sekiz yıl geçtiğine vurgu yapan Güler, 19. yılının 2016'da dolacağını ifade etti.

Proje koordinatörü Güler, sözlerine şöyle devam etti:

"18 yıl... Bu bir 'bir kuşak' demek. 1997 yılındaki 28 Şubat darbesinde insanlar o acıları yaşarken dünyaya gelen bir çocuk bugün reşit olmuş durumda. İronik bir ifadeyle, '28 Şubat acısı artık reşit' diyebiliriz. Ancak yeni kuşak o dönemde neler yaşandığını bilmiyor. Sadece 18 yaşında olanlar değil, o dönem 10 yaşın altında olan ve bugün artık genç olan herkes için 28 Şubat 'eksik'tir. Kaldı ki darbe döneminde yetişkin olanların birçoğu için de gerçekler henüz yeni yeni gün yüzüne çıkıyor."

Bir insana, diğer bir insanın ne yaşadığını anlatmak için en sağlam yöntemin "bilgi aktarımı değil duygu aktarımı, yani hissettirmek" olduğuna dikkati çeken Güler, "Duygunun insandan insana, zamandan zamana, kitleden kitleye aktarımının yegane yolu ise sanattır" yorumunda bulundu.

Güler, 28 Şubat'ta yaşananların duygusal, hissi ve sezgisel boyutunun bugüne kadar tam olarak aktarılamadığını, düzenlenen sempozyumlar, yazılan yazılar ve basılan kitaplar olduğunu, fakat duygu aktarımının eksik kaldığını söyledi.

Popüler kültürün önemli araçlarından biri haline gelen sinemanın doğru kullanıldığında duygu ve bilgi aktarımının en kalıcı sonuçlarını doğuracağına işaret eden Güler, şöyle konuştu:

"Gündemimizde 'Yeni Türkiye’ olgusunun olduğu şu günlerde, 28 Şubat’ı hatırlamak ve hatırlatmak ayrı bir öneme haiz. Zira yeniyi anlamlandırabilmek, eskiyi idrak ile mümkün. Şimdi bizim yapmamız gereken, ülkemizde gittikçe daha etkili bir kitle iletişim aracı olan, hem teorik, hem pratik manada toplumsal kabul edilirliği artan sinemayı bu duygu aktarımı için kullanabilmektir."

Proje koordinatörü Güler, "28 Şubat ne olduğu veya ne olmadığının" anlatılmasının yanı sıra, o dönem yaşananların neler hissettirdiğini insanlara kısa filmler üzerinden aktaracaklarını, 28 Şubat'ı yaşamış kişiler olarak yeni nesillere söz konusu duyguları aktarmayı vazife olarak gördüklerini vurguladı.

- "28 Şubat asırlık meselelerle bağlantılı"

Uygulanabilirlik, geniş kitlelere ulaşma, daha çok kişinin katılımı ve konuya daha geniş bir açıdan bakabilmek için kısa filmlerin etkili bir yöntem olduğunu düşündüklerini dile getiren Güler, şu şekilde konuştu:

"28 Şubat'la ilgili söyleyecek çok şeyi olan çok sayıda insana, çok defa söz vermiş bulunuyoruz. Kısa filmi tercih etmemizin önemli bir önemli yanı da işlevsel olarak kısa filmin varlık sebebi. Çarpıcı, anında, kalıcı ve uygulanabilir bir yöntem olan kısa filmin, maksada ulaşmada en doğru tercih olduğunu düşünüyoruz."

Güler, "28 Şubat’ı sadece 28 Şubat dönemiyle ele almak doğru olmaz" diyerek, "Hakikat şu ki, 28 Şubat’a gelen süreç ve mağduriyetler asırlık bazı meselelerle bağlantılı. Haliyle, 28 Şubat’ı ele alırken toplumsal yapının her boyutunu irdelemek gerekiyor. Projemizdeki filmler de bu çerçevede 28 Şubat’ı her yönüyle ortaya koyacak derecede geniş bir yelpazede olacak" ifadelerini kullandı.

Proje kapsamında döneme ait birçok mağduriyetin kısa filmlere konu olacağını dile getiren Güler, şunları aktardı:

"Başörtü yasağını, dindarların ibadet sıkıntılarını, sosyal ve kültürel alandaki zorlukları, mütedeyyin bir askerin kışla ve civarında yaşadıklarını, yaşayamadıklarını, eğitimcilerin, öğrencilerin, sendikacıların, esnafların, iş adamlarının, aşıkların, işsizlerin ve siyasetçilerin mağduriyetlerini filme alacağız."

Güler, çekilecek kısa filmlerin konuları hakkında şunları paylaştı:

"Çocuk yaşta, daha 14’ünde Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde idamla yargılanan Yakup Köse’nin yaşadıkları, hayatlarının baharında ‘ikna odası’nda akla hayale gelmeyecek bir biçimde psikolojik baskıya uğrayan genç kızların sancıları, sadece ilahi söyleyen ve görevini yerine getiren bir din adamının trajikomik hikayesi, mütedeyyin bir askerin, ailesiyle bir araya gelemeyecek, sosyal ortamlarda kızı ile yan yana görünemeyecek derecede kendinden taviz verdiği ortamın serencamı, katsayı uygulaması sebebiyle eğitim hayatına devam edemeyen bir erkeğin iş hayatında karşılaştığı dram, küçük bir kız çocuğunun gözünden başörtüsü eylemleri ve başörtülülerin maruz kaldığı baskıların mütebessim hikayesi ve daha niceleri kısa filmlere yansıyacak."

"Yaşanmışlıklar, içe atılanlar, sesini duyuramama hali ve duyguyu hakkıyla aktarabilme" açısından projeye katılacak yönetmenlerin itina ile belirlendiğine değinen Güler, uzun ve kısa metraj filmleriyle kendilerini ispat etmiş olan isimlerin, 28 Şubat'ın "reşit hatırası"nı anlatmak için 19 filme imza atacağını sözlerine ekledi.

Sancak Medya’nın TRT için hazırladığı projenin basın lansmanı, 19 Aralık’ta Milli Saraylar Saray Koleksiyonları Müzesi'nde gerçekleşecek.

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile