İSTANBUL - YUNUS TÜRK - Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu (TGDF) Başkanı Şemsi Kopuz, BM Gıda ve Tarım Örgütü verilerine göre, 2030 yılına gelindiğinde tarımsal ürünlere yönelik talebin yüzde 60 artacağını belirterek, “Üretim artışı yanında gıda kaybının da azaltılması en büyük önceliktir. Ancak bu sayede sağlıklı ve sürdürülebilir gıdayı herkes için erişilebilir kılmaktan söz edilebilir.” dedi.
AA muhabirine açıklamalarda bulunan Şemsi Kopuz, sağlıklı ve dengeli beslenebilmenin tüm insanlığın hakkı olduğunu belirtti. Kopuz, Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nde imzası bulunan tüm devletlerin, bu hakkın sağlanması için iş birliği içerisinde çalışmak zorunda olduğunu da ifade etti.
Dünyada bazı bireylerin bu haktan mahrum kalmalarının önde gelen sebepleri arasında iklim değişikliği, savaşlar ve çatışmalar, gelir dağılımındaki dengesizliklerin sayılabileceğini dile getiren Kopuz, genel anlamda bu üç sorunun ve etkilerinin giderilmesi yönünde çalışmaların yürütülmesi gerektiğini vurguladı.
Kopuz, dünyanın mevcut durumuna ve gelişmelere bakıldığında bu konuda umutlanmanın pek mümkün olmadığını belirterek, “Devletler haricinde, sektör olarak bizim de atabileceğimiz adımlar var tabii. Gıda kayıp ve israfının önlenmesi yönünde uzun süredir gösterdiğimiz çabalar bunun en somut örneği. Dünyada her yıl üretilen gıdanın 1,3 milyar tonu, başka bir deyişle üçte biri kayboluyor.” değerlendirmesinde bulundu.
BM Gıda ve Tarım Örgütü verilerine göre 2030 yılına gelindiğinde tarımsal ürünlere yönelik talebin yüzde 60 artacağına anımsatan Kopuz, “Bu talebin karşılanması ve 2 numaralı Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi olan “Açlığa Son Verilmesi” sadece üretimin artırılması ile mümkün olamaz. Üretim artışı yanında gıda kaybının da azaltılması en büyük önceliktir. Ancak bu sayede sağlıklı ve sürdürülebilir gıdayı herkes için erişilebilir kılmaktan söz edilebilir.” ifadelerini kullandı.
- “Türkiye gıdada kendine yeterlilik konusunda hala iyi durumda”
Şemsi Kopuz, Türkiye’nin gıdada kendine yeterlilik konusunda hala iyi durumda olduğuna işaret ederek, sektörün dış ticaret fazlası veren tek sektör olmasının da bunun bir göstergesi olduğunu belirtti.
İklim değişikliğine karşı tüm önlemler alınsa bile, etkilerinin önünde sonunda ülkemizde de hissedileceğine dikkati çeken Kopuz, “Bu nedenle tarladan başlayarak, sofraya kadar gıda kayıp ve israfının önlenmesi, verimin artırılması için adımlar atılmalı. Bu konuda en büyük güç devletimizdedir. Dışarıya bağımlı hale gelmemek, vatandaşlarımızın gıda güvencesini riske atmamak için tarımın modernizasyonu hızla sağlanmalı, su ve toprak yönetimi güncel planlar çerçevesinde yürütülmeli.” diye konuştu.
Kopuz, sektörün sürdürülebilir ve güvenilir gıdanın tarladan sofraya ulaştırılması için üzerine düşeni yaptığını aktararak, “Gıda kayıplarının önlenmesi, sağlıklı beslenmenin teşviki, çevrenin korunması gibi birçok konuda devletimizle iş birliği içerisinde önemli çalışmalara imza atıyoruz. Bu açıdan baktığımda, doğru adımlar atılırsa geleceğimizi güvence altına alabileceğimize inanıyorum.” yorumunda bulundu.
- “Gıda kayıp, israf ve çevre kirliliği birbirinin içinde konular”
Kopuz, gıda kayıp ve israfının küresel açlık bağlamında, çevre kirliliğin de kaynakların azalmasında önemli bir faktör olduğuna işaret etti.
Gıda kayıp, israf ve çevre kirliliğinin birbirinin içinde konular olduğunu vurgulayan Kopuz, sözlerine şöyle devam etti:
“Birindeki çözümsüzlük diğerlerini de etkiliyor, biri çözülmeye başladığında, diğerleri için de umut doğuyor. BM ve diğer kuruluşların odaklanması gereken noktalar aslında bundan ibaret. Bunların çoğu zaten BM 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nin iskeletini oluşturuyor. Bunların gerçekleştirilmesi mümkün olmasa biz de bu hedeflere taraf olmazdık.”
- “Beslenme düzeninde çeşitliliği artırmalıyız, bazı çeşitleri koruma altına almalıyız”
Kopuz, Dünya Gıda Örgütü’nün üstünde durduğu bir diğer çözüm önerisinin de çeşitlilik olduğunu kaydederek, sürdürülebilir beslenmede ihtiyacımız kadarını tüketmemiz ve tükettiğimiz besinleri birbiri ile ikame etmemiz gerektiğini söyledi.
6 bin bitki türünden günümüzde sadece 8 tanesinin günlük kalori miktarımızın yüzde 50’sinden fazlasını karşıladığını ifade eden Kopuz, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Oysa bizler çok çeşitli besleyici gıdalara ihtiyaç duymaktayız. Beslenme düzeninde çeşitliliği artırmalıyız, bazı çeşitleri koruma altına almalıyız. Bugün dünyada belirli ülkeler ve firmalar gelecek nesillerde yiyebilsin diye, bazı çeşitlerin tüketimini belirli bir süre askıya almış durumda.”
Şemsi Kopuz, dünyanın daha güzel bir yer olmasının mümkün olduğunu aktararak, sözlerini şöyle tamamladı:
“Bunun için dünyadaki tüm kurumların, kuruluşların, kişilerin, devletlerin, farklılıkları bir kenara bırakarak el birliği içinde çalışması gerekiyor. Biz, Türkiye gıda ve içecek sektörü olarak bu çerçevede üzerimize düşeni yapmaya çalışıyoruz. Bu yolda da devam edeceğiz.”
'2030'Da Tarımsal Ürünlere Yönelik Talep Yüzde 60 Artacak'
TGDF Başkanı Şemsi Kopuz: “BM Gıda ve Tarım Örgütü verilerine göre, 2030 yılına gelindiğinde tarımsal ürünlere yönelik talep yüzde 60 artacak. Üretim artışı yanında gıda kaybının da azaltılması en büyük önceliktir. Ancak bu sayede sağlıklı ve sürdürülebilir gıdayı herkes için erişilebilir kılmaktan söz edilebilir” “Türkiye gıdada kendine yeterlilik konusunda hala iyi durumda. Sektörün dış ticaret fazlası veren tek sektör olması da bunun bir göstergesidir” “Beslenme düzeninde çeşitliliği artırmalıyız, bazı çeşitleri koruma altına almalıyız. Bugün dünyada belirli ülkeler ve firmalar gelecek nesillerde yiyebilsin diye bazı çeşitlerin tüketimini belirli bir süre askıya almış durumda”