Darbeye 3-4 gün kala üniformalı askerlerin Akşam Gazetesi’ne sık sık gelmeye başladığını belirten Yolaç, o dönemde sadece kendi gazetesi değil bir çok gazetenin menfaatleri uğruna darbe çığırtkanlığı yaptığını ifade etti.
Merhum Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan’ın idamıyla sonuçlanan 27 Mayıs darbesi tarihe demokrasi lekesi olarak geçti. İş hayatında yaşadığı sıkıntıları aşmak için satın aldığı Akşam Gazetesi’nde 27 Mayıs sürecine bizzat şahit olan Malik Yolaç, yaşadıklarını Cihan Haber Ajansı'na anlattı. İş hayatına gıda sektörüyle giren ve kısa zamanda Türkiye’nin en zenginleri arasına giren Malik Yolaç, armatörlük yapmaya başladıktan sonra maliye ile sorunlar yaşamaya başlar. Maliye müfettişlerinin bunaltan denetimlerinden sıkılan Yolaç, sıkıntıları sona erdirmek için o dönemde 3 bin tirajı bulunan Akşam Gazetesi’ni satın alır. Gazeteyi satın aldıktan sonra tirajı artırmak için Çetin Altan, İlhami Soysal, Aziz Nesin gibi isimleri yazar kadrosuna kattığını söyleyen Yolaç, gazete içinde daha önceden yer alan sol görüşlü yazarların da etkisiyle Akşam Gazetesi’nin o dönemde sermaye düşmanı bir hal aldığını dile getirdi. Gazetenin yayın politikasından dolayı reklam alamadıklarını ve ekonomik darboğaza girdiklerini ifade eden Yolaç, maddi yetersizlikler sebebiyle kadro değişikliğine gidemediğini ifade etti.
Yolaç, uyarısı üzerine sadece Aziz Nesin'in yazılarını yumuşattığını kaydetti.
27 Mayıs darbesinin hemen öncesinde gazetenin darbenin Ankara karargahı gibi çalıştığını dile getiren Malik Yolaç, üniformalı askerlerin gazete bürosunu adeta kendilerine mesken edindiğini vurguladı. O dönemde gazetenin Ankara temsilcisinin İlhami Soysal olduğunu ifade eden Yolaç, askerlerin kendisiyle değil gazetecilerle temas kurduğunu bildirdi. DARBEDEN 3 GÜN ÖNCE BİR BİNBAŞI BANA İHTİLAL OLACAĞINI SÖYLEDİ 27 Mayıs’tan 3 gün önce bir binbaşının gelerek kendisine darbenin haberini verdiğini ifade eden Malik Yolaç, bu bilgiyi hemen aile dostu dönemin Milli Eğitim Bakanı Celal Yardımcı ile paylaştığını söyledi.
Yardımcı’ya “Darbe olacak, ip koptu kopuyor istifa et” dediğini belirten Yolaç, “ Celal Bey, ’Bu vaziyette nasıl bırakırım’ dedi.
‘Vallahi nasıl bırakırsan bırak. Eğer canını seviyorsan, çoluk çocuğunun kıymeti varsa bırakacaksın’ dedim. ‘Bir düşüneyim dedi’ Ben çıktım gittim. Sonra hapse girdiler.” diye konuştu.
Celal Yardımcı ile daha sonra görüştüklerinde “Neden istifa etmedin?” sorusunu yönelttiğini aktaran Yolaç, Yardımcı’nın Cumhurbaşkanı Celal Bayar’a gittiğini ve Bayar’ın kendisine “Esas düşmanımız bunu sana söyleyendir.” ifadesini kullandığını söyledi.
AYNI SUBAYDAN HEM İHBAR MEKTUBU, HEM ÖVGÜ MEKTUBU Dostu olan binbaşının bir gün moralsiz bir şekilde yanına geldiğini anlatan Yolaç, yaşadıklarını şöyle dile getirdi: “Bir gün baktım rengi bozuk geldi. ‘Ne oldu? Hayrola işten mi atıyorlar’ dedim. ‘Benle alakalı değil seninle alakalı’ dedi.
Derken cebinden bir mektup çıkardı. Onu bana gösterecek. ‘O mektubu cebine sok. Bugün Cuma ben eve gidiyorum pazartesi geleceğim.’ dedim. Pazartesi yine görüştük. ‘Şu mektup bu mektup mu bak bakalım?’ dedim. Baktı ‘Evet’ dedi.
‘İmzalar aynı mı?’ dedim. ‘Evet’ dedi.
Bir tanesi beni ihbar ediyor, diğerinde de bana ‘Allah senden razı olsun. Hayatımı kurtardın gibi bir çok şey yer alıyor.” ASKERİN BASKISINA GEREK YOKTU, GAZETECİLER MENFAATLERİ İÇİN MENDERES’İN ALEYHİNE MANŞETLER ATTI Medyanın darbe sürecinde askeri karşısına almamak için Menderes hükümeti aleyhine çok sayıda yalan haber yaptığını bildiren Malik Yolaç, “O ihtilalde korktu bizim arkadaşlar. Ve Menderesi’n aleyhinde neşriyat yapıldı. Askeri cuntanın baskı yapmasına gerek yoktu. Zaten menfaatlerine göre yapıyorlardı. İktidarı tutanlar menfaatin varsa tutarsın. Menfaatin yoksa aleyhine yazacaksan yazarsın. Bu da onun gibi. İlkten solculuk tutuyordu. Bunlar solcuydu. Baktılar ki askerler gelecek. Korktular ufak bir dönüş yaptılar.” şeklinde konuştu.
ASKER, KEMAN KILIFI KUTULARIYLA MECLİS KORİDORLARINDA İhtilalin ardından yapılan ilk seçimde bağımsız milletvekili olarak meclise giren Malik Yolaç, 25 Aralık 1960 yılında kurulan İnönü Hükümeti’ne bağımsızlar kanadından destek vererek Devlet Bakanlığı koltuğuna oturdu. Malik Yolaç, Meclis'te yaşadığı ilginç bir anıyı da paylaştı. Darbeden sonra yapılan ilk seçimde Meclis'e giren partiler arasında bir türlü anlaşma sağlanamadığını ve hükümet kurulamadığını söyleyen Yolaç, bir süre sonra askerlerin içinde silahlar olduğu düşünülen keman kılıfı kutularıyla meclise gelmeye başladıklarını anlattı. “Asker yine müdahale edecek” korkusuna kapılan milletvekillerinin talebiyle hükümetin kurulması için Adalet Partisi’nin lideri eski Genelkurmay Başkanı Ragıp Gümüşpala ile görüştüğünü bildiren Yolaç, “Millette korku başladı.
‘Askerler gelirse hepimiz içeri gireceğiz’ o düşünce hakim. ‘Onun için biran evvel kabineyi kuralım.’ diyoruz. Halbuki kabineyi kuracak parti yok. Onun için ‘Gümüşpala’ya git’ dediler. Gümüşpala son dakikada tüydü gitti. ‘Aman o zaman İsmet Paşa’ya git’ dediler. İsmet Paşa malın gözü hemen kabineyi kurdu." diye konuştu.
'27 Mayıs Öncesi Akşam'ın Ankara Bürosu, Darbecilerin Karargahı Gibiydi'
Akşam Gazetesi’nin eski patronu Malik Yolaç, 27 Mayıs döneminde gazetesinin Ankara temsilciliğinin cuntacı askerlerin karargâhı gibi çalıştığını söyledi.