'28 Şubat'ta Demokratlara Da Tahammül Edemediler'

28 Şubat sürecinde İstanbul Tarım İl Müdürüyken baskılara maruz kalan ve görevden alınan Ayhan Karazlı, o dönemde yaşadıklarını AA'ya anlattı Karazlı: 'Ailelerinde başörtülü kişiler var, kendileri namaz kılıyor diye nice insanları devlet kadrolarından attılar, akıl almaz baskılar yaptılar. Bunu sadece bu tür insanlara da yapmadılar. Demokrat olan, bu vicdan dışı uygulamalarına karşı olanlara da aynı uygulamaları yaptılar' 'Sırf dindar insanlara zulüm yapmadığım, yakın olduğum, demokrat olduğum için bana da tahammül edemediler. Demokrat Parti ve DYP’ye yakın olmamıza bile katlanamadılar. Beni ilgilendiren toplantılara bile beni çağırmıyorlardı. Bu kadar antidemokratik insanlardı bunlar'

HALİL İBRAHİM BAŞER - 28 Şubat sürecinde baskıya maruz kalan ve görevden alınan eski İstanbul Tarım İl Müdürü Ayhan Karazlı, 'Sırf dindar insanlara zulüm yapmadığım, yakın olduğum, demokrat olduğum için bana da tahammül edemediler. Demokrat Parti ve DYP’ye yakın olmamıza bile katlanamadılar. Beni ilgilendiren toplantılara bile beni çağırmıyorlardı. Bu kadar antidemokratik insanlardı bunlar' dedi.

Karazlı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, babasının 1946'ta Demokrat Parti taraftarı olarak antidemokratik uygulamalara karşı mücadeleye başladığını, kendisinin de babasının yolundan gittiğini söyledi.

Ailecek her zaman darbe, baskı gibi her türlü milli irade aleyhtarı olayların karşısında bulunduklarını anlatan Karazlı, bunun için özellikle darbe dönemlerinde türlü zorluklar yaşadıklarını dile getirdi.

Ayhan Karazlı, DYP iktidarında İstanbul Tarım Müdürlüğü'ne atandığını aktararak, 'Zaten o süreçte kendilerinden olmayan herkese türlü baskılar yapmaya başlamışlardı. Ailelerinde başörtülü kişiler var, kendileri namaz kılıyor diye nice insanları devlet kadrolarından attılar, akıl almaz baskılar yaptılar. Bunu sadece bu tür insanlara da yapmadılar. Demokrat olan, bu vicdan dışı uygulamalarına karşı olanlara da aynı uygulamaları yaptılar' ifadesini kullandı.

Bu süreçteki baskılardan kendisinin de payını aldığını belirten Karazlı, şunları kaydetti:

'1997'in mayıs ayında beni gayri resmi olarak müdürlükten alıp, il kontrol laboratuvarında geçici göreve verdiler. Hukuken beni görevden alamıyorlardı çünkü bunun için üçlü kararname lazımdı. Tansu Çiller'in bunu imzalamayacağını biliyorlardı. Bundan dolayı böyle bir uygulama yaptılar. Müdürdüm ancak o işi başka biri yapıyordu. Beni de sürgüne yollamışlardı. Müdürlük koltuğumdan beni kaldırıp, bodrum katında bir sandalyeye mahkum ettiler.'

Karazlı, görevden alınmasına yönelik hiçbir delil gösteremediklerini ancak yine de bunu uyguladıklarını bildirdi.

- 'Toplantılara bile çağırmıyorlardı'

'Eşim başörtülü değildi. O zamanlar namaz da kılmıyordum' diyen Karazlı, şunları anlattı:

'O zaman böyle bir yaşam tarzı olanlara daha çok zulüm yapıyorlardı. Ancak sırf dindar insanlara zulüm yapmadığım, yakın olduğum, demokrat olduğum için bana da tahammül edemediler. Demokrat Parti ve DYP’ye yakın olmamıza bile katlanamadılar. Geçici görevdeyken bir gün adamın biri geldi. Depoda halı iplikleri var. 'Burada ne kadar iplik var?' diye insanları soruşturmaya başladılar. Vali bey de bu konuyla ilgili toplantıya çağırmış yetkilileri. Ben müdürüm ama beni çağırmamışlar. Toplantı yapılırken içeri girdim. 'Buranın sorumlusu benim. Niye çağırmıyorsunuz?' dedim, çıkıştım kendilerine. Cevap bile veremediler. Beni ilgilendiren toplantılara bile beni çağırmıyorlardı. Bu kadar antidemokratik insanlardı bunlar.'

Karazlı, bir yıl böyle çalışmak zorunda kaldığını belirterek, 'Mahkemeye başvurup, işe dönüş kararı aldım. Tabii ona da zorluk çıkardılar. Mahkeme sürecinde, tanıdığım insanlara bile benim aleyhimde ifadeler verdirmişler. Ancak hakim onları elinin tersiyle itti. Çünkü içleri boştu. Sonra bu süreçte beni emekli ettiler' ifadesini kullandı.

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile