Dağın her tarafında sürekli çoğalarak açılan maden ocaklarında patlatılan dinamitlerin, kayaların altındaki prehistorik pek çok kaya resmini tahrip ettiği öne sürülüyor. Bilim insanlarınca dünyada eşi benzeri olmadığı söylenen kaya resimlerinin geleceği tehdit altına girdi. Kaya resimleri ile ilgili çalışma yapan Alman bilim insanı Dr. Anneliese Peschlow, Berlin Alman Arkeoloji Enstitüsü ile Kuşadası Ekosistemi Koruma ve Doğasevenler Derneği (EKODOSD), bir yandan kaya resimlerinin bulunduğu Beşparmak Dağları’nın ‘UNESCO Dünya Kültürel ve Doğal Miras Aday Listesi’ne alınması için müracaat ederken, bir yandan da dağın etrafındaki maden ocaklarının kapatılması için Kültür ve Turizm Bakanlığı olmak üzere, tüm kurum ve kuruluşları, sivil toplum kuruluşlarını ve duyarlı insanları göreve çağırdı. EKODOSD Başkanı Bahattin Sürücü, “Bu dağlarda maden kamyonları değil, kaya resimlerini görmek için gelen eko-turistleri taşıyan tur otobüsleri dolaşmalıdır” dedi.
Beşparmak Dağları’nda Koçarlı İlçesi’nin Bağarcık Köyü’nden başlamak üzere, Söke’nin Karakaya ve Köprüalan köylerine kadar uzayan coğrafyada bulunan 8 bin yıllık kaya resimleri, büyük bir tehlike altına girdi. Dağın her tarafında sürekli çoğalarak açılan maden ocaklarında patlatılan dinamitler, bu önemli tarihsel mirasın en büyük düşmanı haline geldi. Açılan maden ocakları Beşparmak Dağları’nın benzersiz doğal peyzajını tahrip etmekle kalmayıp, tespit edilen kaya resimlerini tehdit ediyor ve dinamitlerle patlatılan kayaların altında bulunan resimlerin yok olmasına neden oluyor. Yanı başındaki Bafa ve Azap gölleriyle bütünleşerek, tarih öncesi dönemden günümüze kadar birçok uygarlıklara ev sahipliği yapan, eşsiz ve benzersiz güzelliklerle dolu önemli bir doğa ve tarih alanı olan, güneyi Muğla, kuzeyi Aydın sınırları içinde kalan Beşparmak Dağları’nın zirvesindeki Tekerlek Dağ’da bulunan Prehistorik taş kültü (Hava ve Yağmur Tanrısının evi), dağın her yönünden görülen muhteşem siluetiyle ilgi çekmektedir.
Antik Dönem’deki adı Latmos olan Beşparmak Dağları her tarafını kaplayan insanlığın izleri Neolitik dönemden, Osmanlı dönemine kadar uzanıyor. Anadolu’nun kutsal dağlarından biri olan Beşparmak Dağları’nda, Neolitik Çağ’dan beri Anadolu Hava Tanrısına ve yerel bir dağ tanrısına birlikte tapınıldığı biliniyor. Antik çağlardaki adı Latmos olan Beşparmak dağlarında binlerce yıldır yaşayan insanların tarih boyunca kurdukları yerleşimlerdeki mimari yapıların hepsi, dağın doğal yapısıyla barışık bir şekilde inşa edilmiş. Yapılar inşa edilirken, doğa tahrip edilmeden çevreye uyumlu bir şekilde devasa boyutlardaki kayalıklarından faydalanılmıştır.
Beşparmak Dağları’ndaki arkeolojik bulguların en önemlileri, Batı Anadolu’da yüzyılın buluşu olarak adlandırılan prehistorik kaya resimleridir. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın izni ile Berlin Alman Arkeoloji Enstitüsü resimlerle ilgili çalışmalarını sürdürüyor. EKODOSD’un onursal üyesi olan ve resimleri bulan Dr. Anneliese Peschlow, tüm gayretiyle kaya resimlerinin korunması ve tanıtılması için bıkmadan, usanmadan çalışmalarını her yıl sürdürmeye devam etmektedir.
Dağın etrafını bir çember gibi saran resimlerden bugüne kadar 172 adet tespit edilirken, her yıl bunlara yenileri eklenmektedir. Bu resimler konu ve üslup açısından, şimdiye kadar bulunan tüm kaya resimleri içerisinde benzersizliğini korumakta, şekil ve anlatım olarak dünyada tek olduğu bilinmektedir. Şematik bir şekilde çizilen resimler başta aileyi, düğün törenlerini ve ilkbahar şenliklerini tasvir etmektedir. Savaş sahnesi ve av sahnesi olmayan resimlerde, barış, düğün törenleri ve şenlikler yer alıyor.
Bir açık hava müzesi niteliğinde olan Beşparmak Dağları hak etmediği bir şekilde, maden ocaklarının tehdidiyle karşı karşıyadır. Hem doğal yapısı hem de kültürel özellikleri olan bu benzersiz dağ silsilesinin önemli özelliklerinin yeterli koruması yoktur. Hak ettiği değer verilmediği takdirde böylesine önemli özelikler barındıran Beşparmak Dağlarının gelecek nesillere ulaşmadan tahrip edilmesi kaçınılmazdır. Bazı alanlarda yerleşim yerlerinin hemen yanı başına açılan ocaklar, doğal yapının tahribatının yanında, bu köylerde oturanları da tehdit ettiği görülmektedir.
Söke’ye bağlı Karakaya, Köprüalan, Yeşilköy, Avşar köyleri ve Sarıkemer beldesinin içinden geçen maden kamyonları, çevreyi toz içinde bırakmaktadır. Maden kamyonları bu köylerin yollarını ağır tonajlarla köstebek çukuruna çevirmelerinden dolayı, yöre insanları tarafından büyük tepki almaktadır. Dr. Anneliese Peschlow, kaya resimlerinde doğa şartları ve kasıtlı insan tahribatları nedeniyle bozulan resimlerin iyileştirilmesi için, T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul Restorasyon Konservasyon Merkez Laboratuvarı Müdürlüğünden gelen uzmanlar ile günlerdir dağ, tepe, sıcak demeden çalışmalarını sürdürmektedir. T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul Restorasyon ve Konservasyon Merkez Laboratuvardan çalışmaya katılan uzmanlar ve Dr. Anneliese Peschlow’un, kaya resimlerinin mevcut durumunu inceleyerek bir rapor hazırlayacakları öğrenilirken, EKODOSD’un yaptığı müracaatlar sonunda Aydın Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu’yla işbirliği yaparak, Dr. Anneliese Pesclow’un bilimsel çalışmaları ve yardımlarıyla, Aydın Bölgesi’nde kalan resimlerin tescil edilmelerine başlandı.
Konuyla ilgili bir açıklama yapan Dr. Anneliese Pesclow, Beşparmak dağlarının ikinci memleketi olduğunu belirterek, “30 yıldır bu dağlarda dolaşıyorum. Dünyada çok önemli olan bu kaya resimlerini bulduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum. Bu nedenle de çok mutluyum. Türkiye’de Neolitik ve Kalkolitik Dönem’in en önemli buluntuları Göbeklitepe, Çatalhöyük, Hacılar ve Latmos yani Beşparmak Dağlarıdır. Latmos’ta bu dönemde insanlar yerleşik düzene geçtiler ve aile kavramı burada daha fazla. Çatalhöyük’te 1, Hacılar’da 2 adet anne ve çocuk resimleri var. Latmos’ta ise bulunan 172 resmin birçoğu insan ve aileyi simgeliyor. Bu çok önemlidir. Daha henüz tespit edilmeyen birçok resim keşfedilmeyi bekliyor. Ancak her geçen yıl Beşparmak Dağlarının hem doğal yapısı, hem de Latmos kültürü bozuluyor. En önemlisi de benzersiz kaya resimleri tehlikeye giriyor. Maden ocaklarına mutlaka bir çözüm bulunmalıdır” dedi.
Beşparmak Dağları’nın bu tür faaliyetlerle tahrip edilmesi yerine, var olan gerçek değerleri ön plana çıkarılarak ve tanıtılarak alternatif turizm faaliyetleri içinde mutlaka yerini alması gerektiğini vurgulayan Dr. Anneliese Pesclow, “Bu sayede benzersiz kaya yapıları, 8 bin yıllık Prehistorik kaya resimleri, başka yerde görülemeyecek ilginçlikteki antik yerleşimleri ve hala tarihsel kültürünü günümüze taşıyan özellikleriyle korunması sağlanabilecektir” şeklinde konuştu.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın doğa ve tarih cenneti olan Beşparmak Dağları’nı açık hava müzesi ilan etmesi gerektiğini söyleyen EKODOSD Başkanı Bahattin Sürücü ise, “Bu dağlarda maden kamyonları değil, dünya ülkelerinden gelen ekoturistleri taşıyan tur otobüsleri dolaşmalıdır” dedi.
Doğasıyla, kültürüyle, tarihiyle, efsaneleri ve mitolojik öyküleriyle olağan üstü güzellikler ve özellikleri olan Beşparmak Dağları’nın, UNESCO Dünya Kültürel ve Doğal Miras Aday listesine alınması için, Dr. Anneliese PESCHLOW ve Berlin Alman Arkeoloji Enstitüsü ile birlikte müracaat ettiklerini anlatan Bahattin Sürücü, “Derneğimize Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan gelen cevabi yazıda ‘Beşparmak Dağları’nın doğal kriterler altında listeye dahil edilmesi önerildiğinden, alanın korunması ve değerlendirilmesi hususunda birincil derece sorumlu olan Orman ve Su İşleri Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nden konuya ilişkin görüş istendiği’ bize bildirildi.
8 bin yıllık bu tarihin korunması için, başta Kültür ve Turizm Bakanlığı olmak üzere, tüm kurum ve kuruluşları, sivil toplum kuruluşlarını ve duyarlı insanları bu dünya miraslarına sahip çıkmaya çağırıyoruz” diye konuştu.
8 Bin Yıllık Tarihi Dinamitliyorlar
Beşparmak Dağları’nda Koçarlı İlçesi’nin Bağarcık Köyü’nden başlamak üzere, Söke’nin Karakaya ve Köprüalan köylerine kadar uzayan coğrafyada bulunan kaya resimleri, maden ocaklarının tehdidi altında.