'Ab, Türklerin İstila Etmesinden Korkuyor”
Avrupa Birliği (AB) Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Dr. Burak Erdenir, Avrupa Birliği (AB) üyeliğinde Türkiye’nin önündeki en büyük engelin Türklerin AB’yi istila edeceği korkusu olduğunu söyledi.
Orta Karadeniz Kalkınma Ajansı (OKA) tarafından TR 83 Bölgesi’ndeki sivil toplum örgütlerinin kapasitesinin artırılması amacıyla Sivil Toplum Geliştirilmesi Stratejisi ve Eylem Planı, “Sivil Toplum Buluşması” adı altında tanıtıldı. Programda Türkiye’nin AB süreci hakkında bilgi veren AB Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Dr. Burak Erdenir, “1979 yılında vatandaşlarımız sadece Almanya’ya 1 sene içersinde 57 bin tane siyasi iltica talebinde bulunmuş. Almanya da vize koydu. Bunun artık çağ dışı olduğunu, gereksiz olduğunu AB ülkeleri ile yaptığımız müzakerelerde gündeme getirdik. 2006 yılından bu yana Almanya ile tersine göç yaşıyoruz. Yani Almanya’dan Türkiye’ye gelen vatandaşların sayısı Türkiye’den Almanya’ya giden vatandaşların sayısını aştı. Aslında AB üyeliği yönündeki Türkiye’nin önündeki en büyük engel, Türklerin AB’yi istila edeceği korkusudur. Bu tarihsel ve toplumsal nedenlerden kaynaklanıyor. 1960’lardan itibaren AB ülkelerine ciddi bir Türk göçü olmuş. Entegrasyon sorunları yaşanmış. Avrupalılara da bazı noktalarda hak vermek lazım. Dolayısıyla vizesiz seyahat sağlandığı takdirde göç konusundaki korkuların azalmasını sağlayacaktır. Yaptığımız çalışmalar 3 sene içersinde bunun sağlanmasını öngörüyoruz. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına vizesiz seyahat söz konusu olduğu zaman Avrupalılar görecek ki böyle bir korku yok. Dolayısıyla bu korkunun giderilmesi büyük önem arz ediyor” dedi.
“BİZDEN SONRA BAŞVURANLAR AB ÜYESİ OLDU”
AB sürecinin Türkiye için önemli bir süreç olduğunu ifade eden Erdenir, “Mevcut duruma baktığımızda pembe bir tablodan bahsedemeyeceğim. Özellikle 1959 yılından bu yana AB ile münasebeti olan bir ülke olarak zaman konusunda sürece maalesef çok olumlu bakamıyoruz. Bizden sonra başvurmuş ülkelerin üye olduğunu görüyoruz. Bizim 2005 yılında başlayan müzakere sürecimizdeki sıkıntılar, fasılların yarısı bloke edilmiş durumda. Siyasi nedenlerden dolayı, bazı üye ülkelerin siyasi gerekçelerle bloke etmesinden dolayı veya Kıbrıs sorunu dolayısıyla ama bütün bu olumsuzluklar bizim AB sürecinin önemli olduğu argümanını değiştirmiyor. Cumhuriyetimizin kuruluş felsefesi olan Atatürk’ün ortaya koyduğu çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşma felsefesi AB sürecinin çok büyük önemi var. AB ülkelerinin 21. yüzyılda bazı mali, siyasi, hatta sosyal krizlerle uğraşsa da şuanda dünyanın en gelişmiş demokrasileri olduğunu görüyoruz, ekonomik seviyesinin en yüksek olduğunu görüyoruz. Hatta vatandaşlarına en yüksek standartları sunan ülkeler olduklarını görüyoruz. Dolayısıyla böyle bir standardın olması bizim açımızdan çok önemli” diye konuştu.
“TÜRKİYE’DE 100 BİN 563 DERNEK VAR”
Sivil toplumların yapılanması ve örgütlenmesinin büyük önem taşıdığının altını çizen Samsun Valisi Hüseyin Aksoy ise, “Klasik yönetim anlayışından yönetişim anlayışına doğru hızlı bir geçiş ve birlikte yönetme noktasında ortak bir anlayışın egemen olduğunu ifade edebiliriz. Sivil toplumun güçlendirilmesi ve geliştirilmesi bu bakımdan büyük önem taşıyor. Ülkelerin sosyal gelişmişlik düzeyine göre değerlendirmeler yapıldığında sivil toplum örgütlerine üye olma ve burada bulunmada önemli kriterlerden birisidir. Henüz Türkiye’de sivil toplum örgütlerine üye olma noktasında arzu ettiğimiz oranları yakaladığımızı ifade edemeyiz. Bu anlamda sivil toplum yapısını geliştirme ve güçlendirme adına yapılan önemli çalışmalar var. Türkiye’deki bugün faal dernek sayımız 100 bin 563’dür. Samsun ile kıyaslama yaptığımızda bin 845 dernek var. Türkiye geneli ile kıyasladığımızda yüzde 1.83’e geliyor. Samsun’un nüfusu ve hareketliliği itibariyle baktığımızda olması gereken dernek sayımızın gelişmekte olduğunu ve bunun her yıl artarak devam ettiğini görüyoruz. Sosyal ve kültürel amaçlı dernek sayımız 888, cami ve kuran kursları ile ilgili 407, sportif amaçlı 325, eğitim amaçlı 110, kamu yararı çerçevesinde yürütülen çalışmalarda bulunan derneklerimizin sayısı 78, sağlık hizmetlerinde 26 ve bir araya gelerek oluşturulan federasyon sayısı da 1’dir” şeklinde konuştu.
“SİVİL TOPLUM İLERİ DEMOKRASİLER İÇİN VAZGEÇİLMEZ BİR UNSUR”
Sivil toplumların ileri demokrasilerde için vazgeçilmez bir unsur olduğunu ifade eden OKA Kalkınma Kurulu Başkanı ve Amasya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Metin Orbay, “Çünkü sivil toplum aktif vatandaşlığı ön plana çıkartıyor. Toplum içerisindeki iç enerjiyi harekete geçirmeyi öncelik haline getiriyor ve toplumun mevcut problemlerine daha gelişimci, daha kalıcı çözümler öngörüyor ve dezavantajlı grupları kendi çalışma faaliyetleri içersine alıyor” ifadelerini kullandı.
Programın açılış konuşmasını yapan OKA Genel Sekreteri Mevlüt Özen şunları söyledi:
“2009 yılından beri bölgemizde hem iller arası gelişmişlik farklarını hem de ülke genelinde bölgelerarası gelişmişlik farklarını azaltmak üzere proje uygulamaları gerçekleştiriyoruz. Ajanslar kendileri proje uygulamıyorlar. Ama sivil toplumla, üniversitelerle, yerel yönetimlerle, kamu kurum ve kuruluşları ile işbirliği halinde proje inisiyatiflerini kaynak desteği ile ve teknik destek ile uygulanmasına katkıda bulunuyorlar. Bugün itibariyle 300’e yakın proje uygulamış durumdayız. Biz şu ana kadar 100 milyona yakın hibe kullandırdık. Bu 100 milyondan çok daha fazla önemsediğimiz bir şey var. Bölgede kalkınma sadece tek boyutlu olarak, ekonomik kalkınma olarak ele alınırsa biz bunun başarıya ulaşabileceğine inanmıyoruz. Başından beri kalkınmanın sosyal, ekonomik, kültürel gelişimle beraber koordineli olarak neticeye ulaşacağına inanıyoruz.”
Konuşmaların ardından Türkiye’de sivil toplumun yapısı, mevcut durumu ve geleceğe dair öngörüler, sivil topluma yönelik destekler ve yerelde sivil toplum, başarılar ve zorluklar adı altında 3 oturum yapıldı. Samsun Büyükşehir Belediyesi Sanat Merkezi’nde düzenlenen tanıtım programına ayrıca İçişleri Bakanlığı Denetçiler Başkan Yardımcısı Özer Kaya, İŞKUR İl Müdürü Hasan Kılıçaslan, sivil toplum örgütü temsilcileri ve öğrenciler katıldı.