Son grup toplantısında yapmış olduğu konuşma demokrasi adına bir defa bir saygısızlık" dedi.
AK Parti Grup Başkanvekili Aydın, TGRT Haber ekranlarında yayınlanan ‘Neler Oluyor’ programına konuk oldu. Aydın, TGRT Haber ve İhlas Haber Ajansı Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar’ın sunduğu programda gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Çanakkale destanının 100. yılıyla ilgili konuşan Aydın, “18 Mart aslında Türkiye’nin bir diriliş destanıdır. Adeta küllerinden yeniden doğan, yeniden alevlenen bir medeniyetin destanıdır. Bir destandır Çanakkale. Dolayısıyla Çanakkale’nin geçilmez olduğunu modern Batı’nın silahlarına rağmen, bütün dünyanın oraya yığınak yapmasına rağmen imanın, inancın ne derece mühim olduğunu aslında bu zafer bize kanıtladı. Topyekûn bir mücadele bu. Aslında bir milletin bayrak uğruna, vatan uğruna, iman uğruna, inancı uğruna ortaya koyduğu topyekûn bir mücadeledir” diye konuştu.
“YOKLUK İÇERİSİNDE OLSAN DAHİ EĞER BİR DAVAYA İNANIYORSANIZ, İNANCINIZI ORTAYA KOYUYORSANIZ ZAFER KENDİLİĞİNDEN GELİYOR”
Her kesimden insanın orada mücadele ettiğini söyleyen Aydın, şunları kaydetti:
“Her kesimden insan iman adına, inanç adına, bayrak adına, namusu bildiği toprak adına böyle bir mücadele ortaya koydu. Bir medeniyetin yeniden doğması, yeniden alevlenmesini ortaya koyuyor. 250 bin şehidimizi rahmetle, minnetle, şükranla anıyoruz, mekanları cennet olsun. Bizim vermemiz gereken o ruhu gençlerimize, şu kuşaktaki yaşayan her insanımıza vermek lazım. Bizim yapmaya çalıştığımız aslında o ruhu yakalamak. O ruhun ilelebet sürmesini sağlamak. Çünkü bu ülkede yaşayan her ferdin, 77 milyon insanın birliği kardeşliği beraberliği aslında Çanakkale ruhudur, bu bizim yapmaya çalıştığımız. O çözüm süreci dediğimiz süreç aslında Çanakkale ruhudur. Bu ülkede yaşayan herkesin inancını yaşaması, özgürce yaşamasının ruhu Çanakkale ruhudur. Yokluk içerisinde olsan dahi eğer bir davaya inanıyorsanız, inancınızı ortaya koyuyorsanız zafer kendiliğinden geliyor. Zafer inananlarla beraberdir bunu hiç unutmamak lazım.”
“SON GRUP TOPLANTISINDA YAPMIŞ OLDUĞU KONUŞMA DEMOKRASİ ADINA BİR DEFA BİR SAYGISIZLIK”
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın Meclis Grup Toplantısı’ndaki “Sayın Recep Tayyip Erdoğan, seni başkan yaptırmayacağız" açıklamasıyla ilgili değerlendirmede bulunan Aydın, “Selahattin Demirtaş adeta sanki çift karakterli gibi bir yapıda konuşuyor. Bu süreçte Selahattin Demirtaş samimi mi değil mi? Herhalde ben öyle görüyorum ki İmralı ile Kandil arasında gidip gelip kafası çok karışıyor gördüğüm kadarıyla. Son grup toplantısında yapmış olduğu konuşma demokrasi adına bir defa bir saygısızlık. En çok demokratik siyaseti savunan, öbür türlü silahların gölgesinde siyaset yapmayı bir hoş gören ama baktığınızda da bu ülkede başkanlık sistemini getirtmeyiz, getirmeyeceğiz üstüne basa basa. Eğer demokrasiye inanıyorsan, eğer milletin iradesine inanıyorsan aynı beyanları siz Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde de söylüyordunuz. Vesayetçi makamlarla beraber hareket ettiniz. CHP’si ile MHP’si ile beraber Sayın Cumhurbaşkanımızı seçtirmemek adına adeta paralel örgütlerle, şerh şebekeleriyle birlikte hareket ettiler ama ne oldu? Bu millet yüzde 52 oyla seçti Cumhurbaşkanını. Yarın bir gün yüzde 51 ile başkan olarak da seçebilir” ifadelerini kullandı.
“VATANDAŞIN SATIN ALDIĞI BİR SÜREÇ BU ÇÖZÜM SÜRECİ ARTIK”
“HDP çok yönlü bir siyasal akım” diyen AK Parti Grup Başkanvekili Aydın, şöyle konuştu:
“HDP’yi kim temsil ediyor, HDP’nin hangi söylediğine inanmak gerekiyor. Akşam söylediği farklı, sabah söylediği farklı. Eğer gerçekten çözüm sürecinde kendilerini muhatap olarak görmek istiyorsa ki biz şunu dedik; biz meşru siyasi partilerle müzakere ederiz. Dolayısıyla HDP ile yeri geldiğinde CHP ile de MHP ile de müzakere ederiz. Eğer bir siyasi partiyse siyasi partinin tek söylemi olur, tek bir söylemi olur. Bu süreçte aktif bir aktör olarak yer almak istiyorsa samimi davranmak zorunda. Keşke HDP bölgesel siyaset, etnik siyaset yapmaktan kurtulup tam Türkiye partisi olabilse. Keşke bütün Türkiye’ye hitap etse. Keşke demokrasi, gerçek manada demokrasi adına mücadele verebilse. Aslında o bakımdan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde umut verdi. Tek başına Selahattin Demirtaş’ın söylemlerinin süreci sabote edeceğini düşünmüyorum. Bir defa bu süreci başlatan, kararlı bir şekilde süreci yürüten tamamen hükümetimizdir. Bu süreci halk satın aldı. Vatandaşta ciddi karşılık buldu, artık Türkiye’de yaşayan 77 milyon insan bu kan dursun, gözyaşı dursun, acı dinsin diyor. Artık analar ağlamak istemiyor. Artık insanlar dağdan çatışma seslerini duymak istemiyor. Şehit haberi duymak istemiyor. Vatandaşın satın aldığı bir süreç bu çözüm süreci artık. Vatandaş buna el koydu, çözümü istiyor. Hükümetimizin takibinde süreç devam ediyor. Halkımız takip ediyor kim samimi kim samimi değil. Siyaseten bir intihar olarak değerlendirebiliriz. Bu bir samimiyet testidir. Şu süreç hakikaten aynı zamanda bir samimiyet testi. Hakikaten kim süreci istiyor, çözümü istiyor, barışı, kardeşliği, toplumsal bütünlüğü istiyor, kim bunu sabote etmeye çalışıyor. Bütün siyasi partilerin de sorumlu davranması lazım. Sorun bütün Türkiye’nin sorunu.”
Silahlı mücadeleden demokratik siyasete evrilen bir süreç olduğunu ifade eden Aydın, “Artık silahların bir anlamı kalmadı. Silah dünyanın hiçbir yerinde hiçbir terör örgütü silahla, çatışmayla, ölmekle öldürmekle bir amaca ulaşamamış” dedi.
“BİZİM KAYBEDECEK BİR GÜNE, BİR SAATE DAHİ TAHAMMÜLÜMÜZ YOK”
Çözüm sürecinde 'İzleme Komitesi'ndeki isimleri ve bu sürece katkısının sorulması üzerine Aydın, “Bu noktadaki kararlılığımızı göstermek adına Sayın Başbakanımız görevi devralır almaz bu çözüm heyeti kurdu. Bir kurul oluşturdu, çözüm kurulu. Bu kurul bütün bu süreçleri takip edecek bir kurul. İzleme heyetiyle ilgili Sayın Başbakan Yardımcımız bir takım ipuçları verdi. Bunlar hem bu kurulda hükümetin diğer yetkili kurullarında müzakere edilecek, konuşulacak. Artık biz bu sorunu çözmek istiyoruz. Bunlar günü geldiğinde açıklanır. İsimler çok önemli değil. Artık biz bu sorunu çözmek istiyoruz ve Türkiye’nin yaklaşık 100 yılına mal olan, ciddi manada maddi kaybına yol açan, enerjimizi heba eden, insan kaybına yol açan, bizi hakikaten birbirimize düşüren, Türkiye’yi küçülten ve büyük bir kangrene dönüşen bu sorunu artık çözme arifesindeyiz. Bizim kaybedecek bir güne, bir saate dahi tahammülümüz yok. En kısa zamanda şu silahların bırakılması yapılması, gereken ne adımlar varsa onların atılması. Daha öncede bir çağrı yapıldı, biran önce bu çağrılara cevap verilip bırakılması bundan öte bir şey yok. Zaten daha öncede bir çağrı yapıldı Dolmabahçe görüşmesinden sonra. Bir kongrenin toplanması biran önce. Kongrenin toplanarak silahların bırakılması. Bizim istediğimiz, bütün milletin istediği bu çağrılara kulak verilip artık silahların mutlak suretle gömülmesi. Silahla değil de her türlü fikrin, her türlü ideolojinin demokratik siyaset dediğimiz siyaset zemininde tartışılması. Bundan öte bir şey yok” değerlendirmesinde bulundu
“KILIÇDAROĞLU O FİŞLEYENLERLE ORTAK HAREKET EDİYOR”
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun dün grup toplantısındaki “77 milyon insan senin iktidarın zamanında fişlendi mi fişlenmedi mi, dinlendi mi dinlenmedi mi?” sorusuna ilişkin Aydın, “Fişlenen biziz ve şuanda bu iddiayı dile getiren Kılıçdaroğlu o fişleyenlerle ortak hareket ediyor. Fişleyenleri ortadan kaldıran iktidar bu iktidar. Gücümüzün yettiğince vesayet makamlarını ortadan kaldıran bu iktidar. Fişlemeler ne zaman yapıldı? 12 Eylül döneminde, 27 Mayıs döneminde, 28 Şubat döneminde. O dönemde de tek parti CHP. Sonrasında CHP. Bu fişleyenlerle ortak hareket etmedi mi? Günümüzde paralel şerh şebekesi bir takım dinlemeleri yaparken, bir takım fişlemeleri yaparken kiminle şuanda kol kola yürüyor. Yine CHP’nin kendisiyle kol kola yürümüyor mu? İnternetten aldığı dinlemeleri okuyordu. Böyle bir zihniyet olabilir mi? Böyle bir şey mümkün olabilir mi, akla ziyan bir ifade” diye konuştu.
“CHP DEMEK Kİ PARALELLE BERABER”
CHP’nin paralel yapı ile hareket etmesine ilişkin Aydın, şunları kaydetti:
“Tayyip Erdoğan düşmanlığı, AK Parti karşıtlığı, Ahmet Davutoğlu karşıtlığı maalesef öyle şerh şebekelerini bir araya getirdi ki, meşru gayri meşru. 17 Aralık’ta paralel şerh şebekesiyle kimler yan yanaydı. Bunlar çok açık net. Bu Türkiye’de maalesef en önemli mesele muhalefet meselesi, bunun irdelenmesi lazım. Geçtiğimiz günlerde Sayın Kılıçdaroğlu ‘CHP’yi kapatmaya çalışıyorlar’ dedi.
Bunu ilk kim söyledi; Fuat Avni. CHP’nin gündemini, koskoca ana muhalefetin gündemini eğer bir Fuat Avni, kim olduğu belirsiz olan biri tarafından CHP’nin gündemi beliriyorsa ve CHP ona iman ediyorsa, inanıyorsa CHP demek ki paralelle beraber. CHP’de ihraç edilen milletvekilleri vardı. Ne dedi çıktılar; ‘Paralelle CHP ortak olamaz, olmaması lazımdı ama CHP ile ortak hareket ediyor’ dedi.
Bunları kendileri zaten söylüyorlar. AK Parti kurulduğundan beri 9 keredir sandığa gidiyor. Her seferinde bu millet bu muhalefete Osmanlı tokadı indirdi mi indirmedi mi, indirdi. Vizyon koyamayan, proje üretemeyen bir muhalefet var ve şuanda her üç muhalefette aslında demokrasiden, aslında seçimden sandıktan umudunu kesmiş. Umudu nereye bağlamışlar; kaosa, krize bağlamışlar. Umudu 17 Aralık’a bağladılar, Gezi’ye bağladılar. İç Güvenlik Paketi’ne niye karşı çıkıyorlar.”
“ÇÖZÜM SÜRECİYLE HDP’NİN BARAJI GEÇİP GEÇMEMESİNİ İRTİBATLANDIRMAYI DOĞRU BULMUYORUM”
HDP’nin barajı geçip geçmeyeceği ve geçerse bunun çözüm sürecine etkisinin nasıl etki edeceğinin sorulması üzerine Aydın, “Çözüm süreciyle HDP’nin barajı geçip geçmemesini irtibatlandırmayı doğru bulmuyorum. O kendi mecrasında yürüyor. HDP’nin barajı geçip geçmemesine karar verecek olan bu millettir. Eğer geçerse de saygı duyarız, geçmezse de saygı duyarız. HDP’nin de saygı duyması lazım. Bu milletin sağduyusuna güvenmek lazım. Doğru olan partisine güvenip, partisiyle seçime girebilmesi” ifadelerini kullandı.
AK Parti’nin işbirliği yaptığı hiç kimse olmadığını bildiren Aydın, “MHP ile kesinlikle böyle bir şey yok” dedi.
“BİR DEFA SAYIN KILIÇDAROĞLU SAMİMİ DEĞİL, GERÇEKÇİ HİÇ DEĞİL”
“Parti kapatma eşittir yüzde 10 barajı mıdır?” sorusuna AK Parti Grup Başkanvekili Ahmet Aydın, “Bir defa Sayın Kılıçdaroğlu samimi değil. Gerçekçi hiç değil. Yüzde 10 barajını biliyorsunuz biz iki sene önce Sayın Cumhurbaşkanımız başbakan olduğu dönemde demokratikleşme paketi açıkladık. Meclis’ten de geçirdik. Ne demişti üç öneri ile muhalefetin ve halkın huzuruna çıktı. Bu barajı biz getirmedik, bu baraj olduğu halde biz 15 aylık bir parti iken 3 Kasım 2002'de tek başımıza iktidar olduk. Ama çok buluyorsanız da gelin barajı yüzde üçlere, beşlere düşürelim. Daraltılmış bölge sistemini tartışalım. Ya da tümden kaldıralım barajı, biz buna da hazırız. Dar bölge sistemini konuşalım. Sayın Cumhurbaşkanımız iki sene önce demokratikleşme paketinde bunu ifade ettiğinde peki o gün CHP, MHP, HDP’si de bu önerilerin hangilerini tartışmaya değer buldu. Samimi değil, çünkü bunların korkuları parti” şeklinde konuştu.
“GELİN PARTİ KAPATMALARI TARİHE GÖMELİM”
Türkiye’de siyasetin dar bölge ve daraltılmış bölgeyle ilgili bilgi sahibi olup olmadığıyla ilgili Aydın, “Bilgi sahibi olması lazım, siyaset yapıyorlar. Dar bölge, daraltılmış bölge demokrasilerde yok mu? Şimdi başkanlık diyoruz yine ülke elden gidiyor diyor. Vatan bölünüyor, ya bu ülke öyle muz cumhuriyeti değil ki, pamuk ipliğinde değildir ki ya. Konuştuğumuz bu sistemler demokrasilerde var olan sistemler. Parti kapatmayı kendileri gündeme getirmedi mi? Gelin parti kapatmaları tarihe gömelim” ifadelerini kullandı.
“BİZİM ANA MUHALEFET, BARAJ DEĞİL BUNLAR MİLLETTEN KORKUYORLAR”
TBMM’de daraltılmış bölge ile ilgili bilgi sahibi olunup olunmadığı sorusu üzerine Aydın, şunları söyledi:
“Herkes bilgi düzeyindedir. Bilgi düzeyinde olmayanda öğrenebilir. Parlamentoyu güçlendirmenin, milletvekilliğinin, milletin iradesini güçlendirmenin yoludur aslında bu sistem. Güçlü bir milletvekili profili olacak. Ama maalesef bizim ana muhalefet, baraj değil bunlar milletten korkuyorlar. Çünkü bu millet artık bunları iktidar yapmayacaktır. Siyaseten ciddi bir acziyetin içindedir bunlar. Politika üretemiyorlar. Akşam söyledikleri farklı, sabah söyledikleri farklı. Bakın 2010'da o 26 maddelik anayasa değişikliğinde parti kapatma var mıydı. Kim getirdi, biz getirdik. Ne yaptı CHP kendi milletvekilleri bile güvenemeyip perdenin arkasına göndermedi. MHP hayır dedi.
Partiler kapansın dedi.
BDP’de boykot etti. Lafa gelince partiler kapanmasın deniyor. Tam da geçtiğimiz günlerde Anayasa Komisyonu topladık dedik ki Anayasa Komisyonu samimiyet testi verileceği yerdir. Gelin dedik her şeye açığız. Parti kapatmaları tarihe gömelim, kaldıralım. Buna da hayır dediler.”
“AK PARTİ TABİ Kİ İNCE ELEYİP SIK DOKUYOR”
AK Parti milletvekilliği adaylık süreciyle ilgili ise Ahmet Aydın, “AK Parti tabi ki ince eleyip sık dokuyor. Hatta bu konuda kurumsallaşmış. Adayları belirlerken halkın da nabzını alıyor, teşkilatların da nabzını alıyor, sivil toplum kuruluşlarının da nabzını alıyor. Adayların profillerine çok dikkat ediyor. Birçok aşamadan geçiyor ve bunu kırmadan dökmeden yapıyoruz. Aday adaylarının çokluğundan da onur duyuyoruz, çünkü Türkiye için hala kurtuluş reçetesi olarak AK Parti görülüyor. AK Parti’nin çözüm süreci için de, yeni anayasa için de, paralel ile mücadele için de, yeni Türkiye’nin inşası için de AK Parti’nin olmazsa olmaz olduğunu bu millet biliyor. Aday adayları teşkilatlarımıza sorduk. Sonra aday adaylarımız Genel Merkezimizde başkan yardımcılarımızın başkanlığında oluşan komisyonlarda mülakata tabi tutuldu. Önce temayül, arkasından mülakat. Bundan sonra bir ara komisyon var, şimdi o süreçteyiz. Bu ara komisyon mülakatlar sonucunda bir üst tura çıkan aday adayları ile ilgili çalışma yapıyor. Şu anda ara komisyon kamuoyu araştırmaları yapıyor. Halka soruluyor. AK Parti’nin başarısının altında bu yatıyor işte. En doğru aday halkın tercihi kimse ve diğer şartları da tutuyorsa. Sonra en üst komisyon Sayın Genel Başkan Başbakanımızın başkanlığında bir kısım genel başkanı yardımcılarımız, grup başkan vekillerimizin, en üst bir heyet tarafından karar veriliyor. Sonra tabi ki Sayın Cumhurbaşkanımız ile istişareler yapılır, yapılması da doğal. En doğru adayı bulmaya çalışıyoruz” diye konuştu.
Yeni anayasa yapılması gerektiğine dikkati çeken Aydın şunları dedi:
“Kendine ait anayasayı özgürlükçü, demokratik ve Türkiye’yi 2023’e, 2053’e hazırlayacak anayasayı yapmak zorunda. Çözüm sürecini mutlu sona erdirmek durumunda. Paralel ile mücadeleyi sonuna kadar götürmek zorunda. Bunların hepsi bu seçimde, dolayısıyla bir tek oy kaybına tahammülümüz yok. Biz bu manada 400 milletvekili istiyorsak, yeni anayasa istiyorsak bütün bu süreçler bu seçime bağlı. Bunun için halka dokunan, karşılığı olan adaylarla gitmek zorundayız.”
Ak Parti Grup Başkanvekili Aydın Gündemi Değerlendirdi
AK Parti Grup Başkanvekili Ahmet Aydın, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın Meclis Grup Toplantısı’ndaki açıklamasına ilişkin, "Bu süreçte Selahattin Demirtaş samimi mi değil mi? Herhalde ben öyle görüyorum ki İmralı ile Kandil arasında gidip gelip kafası çok karışıyor gördüğüm kadarıyla.