Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Türk Delegasyonu Başkanı ve AK Parti Adana Milletvekili Prof. Talip Küçükcan, yaptığı açıklamada, yürütmenin başı olacak cumhurbaşkanının doğrudan halk tarafından seçilmesinin bugün yaşanan ve şikayet edilen siyasal ve toplumsal zıtlaşma ve kutuplaşmayı büyük ölçüde ortadan kaldıracağını söyledi.
93 yıllık cumhuriyet tarihinde 65 hükümet kurulduğunu, ortalama bir hükümet ömrünün 15 ay sürdüğünü belirten Küçükcan, Türkiye’de siyasal hayatın sıklıkla kırılganlıklar gösterdiğini, sistemin vesayet odaklarının müdahalesine açık hale geldiğini vurguladı.
"Siyasal ve toplumsal kutuplaşma zafiyet doğurdu"
Siyasi ve ideolojik kamplaşmaların parlamenter sistemi zayıflattığını, yaşanan darbeler ve darbe girişimlerinin hükümetlerin iktidar ve etkin icra gücünü erozyona uğrattığını hatırlatan Küçükcan, "Tek parti dönemi katı bir siyasi ideoloji ile şekillendi. Aslında bugün yaşanan siyasal ve toplumsal kutuplaşmanın temeli o dönemde atıldı. Kurucu devlet felsefesi dönemin baskın ulus devlet ideolojisi ve homojenleştirme anlayışının etkisinde kalarak devleti, toplumu ve milleti inşa etme gayretine girdi. Çok partili dönemde ise askeri darbeler ve 15 Temmuz örneğinde olduğu gibi ihanet odaklarının siyasete müdahaleleri geride bıraktığımız dönemde güçlü ve etkin bir yönetim sisteminin kurulamadığını, vesayet anlayışı ve kurumlarının etkisiz hale getirilemediğini gösterdi. Bunun nedenleri arasında uzlaşma kültürünün zayıflamasını ve siyasi kutuplaşmanın artmasını da saymak mümkün. Türkiye’nin meselelerinin çözümü ve ortak geleceğin inşası konusunda uzlaşma sağlanamadığı için köklü sorunların çözümü zorlaştı. Ancak bölgesel ve küresel risk ve tehditler siyasal ve toplumsal zıtlaşmaları bir tarafa bırakarak geniş tabanlı bir mutabakat arayışına girmemizi zorunlu kılmaktadır" dedi.
"Kutuplaşma bitecek, uzlaşma sağlanacak"
Küçükcan, 16 Nisan’da yapılacak olan Anayasa referandumunda teklif edilen değişikliklerin kabul edilmesi durumunda farklı görüşleri benimseyen kesimler arasında zorunlu olarak yakınlaşma adımlarının atılacağını, yüzde 51 oy oranı ile seçilme ihtiyacının siyasal ve toplumsal uzlaşmayı beraberinde getireceğini, ideolojik katılıkların yumuşayacağını ve milli mutabakatın sağlam temeller üzerine kurulacağını belirtti.
Küçükcan, daha sonra şunları söyledi:
"Türkiye’de siyasi ve toplumsal kutuplaşmadan şikayet etmeyen yok. Aynı ülkede, aynı bayrak altında yaşamamıza rağmen farklılıklarımızı zenginlik olarak değil de tehdit olarak algılama eğilimi daha güçlü. Ortak sorunlarımız ve geleceğimiz hakkında aynı masa etrafında oturarak konuşma kültürümüz zayıflıyor. Medya, siyaset, akademi ve hatta ekonomi dünyası rasyonel temele dayalı müzakere ve istişare etmekten uzaklaştı. Uzlaşma kültürünün zayıflamasının sosyolojik yansımaları ve siyasal maliyeti yüksek olmuştur. İstikrarsızlığın temel kaynaklarından biri bu olmuştur. Hükümet kurma yetkisine sahip olacak cumhurbaşkanının doğrudan halk oylaması ile seçilecek olması zıtlaşma ve kutuplaşmayı tarihe gömecektir zira yüzde 51 oy oranına ulaşabilmek için adaylar ve onları temsil eden ve destekleyen siyasi grupların geniş tabanlı mutabakat arayışı zorunlu hale gelecektir. Böylece Türkiye’nin gücünü zayıflatan siyasal ve ideolojik parçalanmalar dönemi kapanacaktır. Yeni dönemde farklı kesimlerin desteğini alma arayışı ortaya çıkacak, bunun doğal bir sonucu olarak katı ideolojik yapılar kendisini dönüştürmek ve her görüşten seçmen kitlesine ulaşmak için yeni söylemler geliştirmek zorunda kalacaktır. Bu anlamda hükümeti kurmakla yetkili cumhurbaşkanının doğrudan halk tarafından seçilecek olması bugün şikayet konusu olan kutuplaşmaların sona ermesine ve geniş tabanlı uzlaşmaların başlamasına yol açacaktır. 16 Nisan’da Anayasa referandumunun kabul edilmesi durumunda milletin ve devletin gücünü zayıflatan kutuplaşmalar sona erecek ve yeni bir uzlaşma dönemi başlayacaktır."
AK Parti'li Küçükcan Açıklaması 'Kutuplaşma Bitecek, Uzlaşma Sağlanacak'
AK Parti Adana Milletvekili Prof. Talip Küçükcan, "Toplumsal uzlaşma ve mutabakat istiyorsak Anayasa değişikliği referandumuna ’evet’ demeliyiz" dedi.