Özdağ, iddia sahiplerini iddialarını ispat etmeye çağırdı.
Özdağ, yaptığı açıklamada şunları söyledi: "Her PKK`lı öldürüldüğünde bu tür tevillere sığınıyorlar. Yapmış oldukları katliamları askerimizi, polisimizi, hamile kadınlarımızı, çocuklarımızı öldürmüş olmaları apaçık ortadadır. Bir devlet asla kimyasal silah kullanmaz hele hele Türkiye Cumhuriyeti devleti asla bunu kullanmaz. Almanya`nın, Amerika`nın, İngiltere`nin, Fransa`nın ülkemiz üzerine kuşbakışı baktığı bir dönemde Türkiye onlara malzeme vermez. Bunlar kendi insanlarını hâla Türkiye`ye karşıkışkırtma senaryolarıdır. Kürtçülüğü artırmak adına yapılan söylemlerdir. Söylediklerine bırakın milleti kendileri bile inanmıyorlar." Türkiye Cumhuriyeti devletinin terör ve teröristin tepesine balyoz gibi ineceğini anlatan Özdağ, şunları söyledi: "Hiç kimse bu memleketin havasını koklayıp, teneffüs edip soluklanıp toprağından beslenip ardından da bu memleketin çocuklarına kurşun sıkamayacaktır. Altan Tan gibi kişiler adres kurşun sormalı diyip kurşunlara övgü yağdıramayacaktır. Altan Tan gibi zihniyet sahiplerini kınıyorum. Asla böyle bir şey yoktur, iddialarını ispat edemeyenler şerefsizdir, alçaktırlar. İddialarını ispat etmeyeçağırıyorum." Van`da meydana gelen depremdeki birliktelik ve kardeşlik mesajları paylaşımının PKK terör örgütüne en güzel cevap olduğuna dikkat çeken Selçuk Özdağ, sözlerini şöyle sürdürdü. "AK Parti iktidarı ve Türk milleti akan kanın durması ve terörün bitmesi için ne kadar sağduyulu davranmış olsa da bölücü terör örgütü eylemlerine devam etti. Bu bölücü terör örgütü 1999 Düzce depreminde Türkiye Van depreminde olduğu gibi bir araya gelmemişti. Van zaman zaman terör olaylarının yaşandığı terörün at koşturmaya çalıştığıbir ilimiz. Ama aynı zamanda Kırgızların, Türkmenlerin, Kürt kökenli teröre destek vermeyen vatandaşlarımızın yaşadıkları çok önemli bir kentimiz. Vatandaşlarımızı bir araya getiren kaynaşmalarına yol açan üzücü depremden sonraki dayanışma PKK`nın amacına ulaşamadığını bir kez daha göstermiştir."En son Bingöl`de patlatılan bombayla masum vatandaşlarımızın katledildiğini anlatan Özdağ, şöyle konuştu: "Her kavganın her mücadelenin bile bir ahlakı vardır. PKK, hiçbir ahlaki değeri olmayan ne kadar öldürürsek o kadar kazanırız zihniyetiyle hareket eden acımasız katiller örgütüdür. Depremde ölenlerin fikirleri, ideolojileri, PKK`ya karşı tutumları önemli değil sonuçta ölen kim olursa olsun Allah`ın bir kuludur. Birkaç hafta önce BDP`li Altan Tan, `kurşun adres sormalı` diyerek belirli hedeflerinvurulması anlamına gelecek sözler söyledi. Yani PKK polis öldürürse caiz, asker öldürürse caiz ama oradaki sade vatandaşları öldürürse caiz değil manasına geliyor. Oysa siyasetçinin ağzına hiçbir zaman kurşun kelimesi yakışmaz." BDP KAN MERKEZLİ SİYASET İZLİYOR Van depreminin BDP`nin siyasetinin ne kadar anlamsız, ne kadar insani değerlerden uzak olduğunu bir kez daha gözler önüne serdiğini anlatan Özdağ, sözlerine şöyle devam etti: "İdeoloji yapmaktan, kan içmekten bölge insanının düşünmeye fırsat bulamayan BDP`nin ne kadar kan merkezli siyaset izlediği bir kez daha ortaya çıktı. Şimdide vay belediye başkanı aranmadı, Vali bey belediye başkanını kenara itti gibi basit polemiklerle siyaset yapmaya çalışıyorlar. O bölgeye kürt coğrafyası adını koymaya gayretgösteriyorlar. O bölgede ölen, o bölgede yaşayan herkes Türkiye Cumhuriyetinin şerefli vatandaşıdır. Kökeni ne olursa olsun AK Parti hükümeti olarak o bölgede yaşayan herkesi Allah`ın yarattığı şerefli bir varlık olarak değerlendiriyoruz. Yaradılanı severiz Yaradan`dan ötürü diyen Yunus Emre`nin şiarı doğrultusunda hareket ediyoruz." Siyasetçinin birinci görevinin kendisini meclise gönderen kişilerin sorunlarıyla ilgilenmek olduğunu belirten Özdağ, şunları söyledi: "İnsanların taleplerini, coğrafyanın verdiği sorunları çözecek çareler aramaktır. Deprem felaketi Kürtler adına siyaset yapanların Kürtleri zerre kadar düşünmediklerini ortaya koydu. Bölücü terör örgütü ve BDP ihaneti devam edecek. İnsanlar enkaz altındayken teröre ara vermeyenlerin bundan sonra teröre ara vermelerini beklemek tam hayaldir. Terörün anladığı tek dil vardır.Arif Nihat Asya`nın söylediği gibi `Onlar o dilden anlar` diyor. Bu sözün anlamı terörü ne olursa olsun yenmek dağa çıkmak isteyenlerin heveslerini de kursaklarında bırakmaktır. Bu zamana kadar bölge insanı daha fazla hırpalanmasın, yıpranmasın diye terörle mücadele ağırdan alındı. Kimsenin daha fazla bedel ödememesi için devletin duruşu bir kenara bırakılarak bazı görüşmeler yapıldı. Görüşmelerden sonra anlaşıldı ki PKK`nın meselesi barış ya da kendi bölge insanının meseleleri değil barış istiyor gibiyapıp devleti kan dökmeye ısrarlı olan taraf gibi göstermektir." Türkiye`de, insanlarımızın daha huzurlu ve kendini rahat hissedebileceği düzenlemeler yapıldığını anlatan Özdağ, sözlerini şöyle sürdürdü: "İnsani taleplerin bu çerçevede yerine getirilmesi her devletin görevidir. Özel gazete, radyo ve televizyonlara izin verilmiş, bazı köylere eski Arapça, Kürtçe, Ermenice isimlerin verilme hususundaki engel ortadan kaldırılmış, fakat buna rağmen ileride başka amaçların zemini yapılacak önü alınamayacak gelişmelere vesile olacak düzenlemelerden kaçınılmalıdır. PKK ileBDP amaç birlikteliği olan iki örgüttür. KCK ise Türk toprakları üzerinde ayrı bir Kürt devleti kurma projesidir. KCK için BDP`li Milletvekillerinin yapmış olduğu ifadeler yanlıştır. KCK`dan tutuklanan Belediye Başkanları başta olmak üzere diğer kişiler görevi kötüye kullanmak, terör örgütüne yardımcı olmaktan dolayı hukuk önünde hesap vermektedir. Kürt sorunu da ayrı bir devlet kurma sorunudur. Kürt sorunu değil insan hakları sorun hafta önce BDP`li Altan Tan, u vardır. Demokrasiyi her şeyi mübah görentoplum olarak bakmak hatadır. Demokraside şiddet, yıkıcılık yoktur. Demokrasi kisvesi altında taleplerin meşrulaştırılması aslında bu projeye bilerek veya bilmeyerek katkıda bulunmaktır. Türkiye demokrasi çerçevesi içerisinde çözülecek sorunları çözmüştür. Bundan sonraki talepler demokratik talepler değil yeni bir devlet kurmak, Türkiye`yi parçalama senaryosudur. Ülkeyi yönetenler bunu açıkça söylemelidir. Her talebe cevap verilemeyeceğini açık ve net bir şekilde ortaya koymalıdırlar. Bu noktada bölgeinsanına da önemli görevler düşüyor." Türkiye`yi, İran bölgesiyle karşılaştırarak benzer taleplerde bulunmanın haksızlık olduğunu belirten AK Parti Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ, şöyle konuştu: "Hatırlanacağı üzere İrlanda`da 1890 yılında kıtlık olduğunda binlerce Katolik açlıktan ölmüş , aynı dile aynı ırka aynı mezhebe sahip olmalarına rağmen İngiltere 1 sterlin dahi yardım etmemiştir. Ama Türkiye öyle değildir." Van depremine Türk toplumunun gösterdiği hassasiyetin Marmara depremine gösterilen hassasiyetten bile kat kat fazla olduğunu anlatan Özdağ, sözlerini şöyle tamamladı: "Bu topraklar üzerinde insanların gözyaşları birbirine karışmıştır. Kim bunu inkar eder vatan çocuklarını karşı karşıya getirirse bu millete en büyük kötülüğü etmiş olur. Bu nedenle Van depremi PKK`nın 27 yıldır bizi ayrıştırmak, çarpıştırmak adına yapmış olduğu tüm eylemlere karşı bir cevaptır. Orada tüm Türkiye tek yürek, tek bilek olmuşacılarını paylaşarak azaltmış, sevinçlerini paylaşarak çoğaltmıştır. Van depremine katkıda bulunmuş herkese çok teşekkür ediyorum. Türkiye`nin bölünmez bütünlüğünün bir kez daha tescilinden başka bir şey değildir. Ama depremle ilgili de her türlü hukuki ve coğrafi tedbirler alınmalıdır. Depremde ortaya çıkan suistimallerin sahipleri hakkında da yargı yolu açılmalı ve her biri kim olursa olsun cezalandırılmalıdır."
Ak Parti Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ:
BDP`li bazı milletvekillerin, Türkiye`nin öldürülen PKK`lılara karşı kimyasal silah kullandığı yönündeki iddialarına AK Parti Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ cevap verdi.