Ak Parti Uluslararası Kadın Hakları Zirvesi...(3)

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 'Sığınma Evleri'nin adının değişmesi gerektiğini belirterek, 'Çünkü bu isim bana hiç hoş gelmiyor

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 'Sığınma Evleri'nin adının değişmesi gerektiğini belirterek, "Çünkü bu isim bana hiç hoş gelmiyor. Çünkü biz kadını sığıntı olarak görmüyoruz. Onun için de sığınma evi değil, onların şanına yakışır bir isimle değişmesini arzu ediyoruz. Arkadaşlarımıza da o konuda gerekli talimatı verdik" dedi.
Başbakan Erdoğan, AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları tarafından düzenlenen Uluslararası Kadın Hakları Zirvesi'ne katıldı. Toplantıda konuşan Başbakan Erdoğan, Türkiye'deki ve tüm dünyadaki kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günlerini kutladığını belirterek, bu günün temel hak ve özgürlüklerin gelişmesi yolunda hayırlara vesile olmasını dilediğini söyledi. Dünyanın her gün biraz daha küreselleştiğini belirten Erdoğan, hak ve özgürlüklerin gelişiminde de baş döndürücü bir dönüşüme şahit olunduğunu söyledi.
Dünyanın bir noktasında meydana gelen bir olayın saniyeler içinde dünyanın başka bir yerinde duyulabildiğini belirten Erdoğan, şunları söyledi:
"Küreselleşen ve küçülen dünya, hak mücadelesini de, dayanışmayı da daha etkili bir güç haline getirmiş durumda. Bugün şu anda dünyanın birçok yerinde kadınlar hak ve eşitlik için meydanlarda, salonda, kürsülerde sorunların çözümü için hep birlikte seslerini yükseltiyorlar. Şu gerçeği de samimi şekilde ortaya koymak durumundayız; dünya küçülürken ne yazık ki bazı sorunlar küçülmüyor. Bugün hala savaşların, çatışmaların, terörün, kan ve gözyaşının belli coğrafyalardaki yaşamın ayrılmaz bir parçası
olduğunu görüyoruz. Sermaye hızla el değiştirirken dünyanın belli bölgeleri kalkınırken, belli bölgelerde yoksulluğun, çaresizliğin neredeyse normal bir durum gibi algılandığını görüyoruz. Tabu bunlara üzülüyoruz. Bu çarpık tablo içinde kadınların durumlarının erkeklere nazaran çok daha ağır olduğunu da ifade etmek durumundayım. Savaşlarda, terör saldırılarında adeta ilk hedef olduğunu, ya bizzat saldırıya maruz kaldıklarını ya da eşlerini, çocuklarını yitirmek gibi tarifi mümkün olmayan acılar
yaşadıklarını gördük ve görüyoruz. Yoksulluğun acısını, evinde sofra kurmak zorunda, ocağında tencere kaynatmak zorunda kalan kadınların herkesten çok daha fazla hissettiğini görüyoruz. Ekonomik krizlerde fatura, ilk olarak kadınlara kesiliyor, ilk olarak kadınların işine son veriliyor. Çalışan kadınlar erkeklerle aynı işi yapmalarına rağmen, erkeklerle aynı ücreti alamıyorlar. Tüm bunlara cinsel istismar, cinsiyet ayrımcılığı, toplumsal baskılar, tabular, töre ve örf adı altında işkence ve cinayetler
de eklenince kadınların nasıl ağır bir yük taşıdıkları daha açık şekilde ortaya çakıyor."

"CAN HER YERDE CANDIR"
Adalet ve eşitlik kavramının kişiden kişiye, ülkeden ülkeye değişemeyeceğini vurgulayan Erdoğan, "Birilerinin her türlü hak ve özgürlüğü layık olduğunu, diğer birilerinin ise mahrumiyete boyun eğmesi gerektiğini savunmak çağdışıdır, insanlık dışıdır. Bu sürdürülebilir, katlanılır, tahammül edilir bir durum değildir. İnsan her yerde insandır. Rengine, diline, etnik kökenine, inancına bakılmaksızın can her yerde candır" dedi.
"Bangladeş'in yoksul kadınlarının çilesi bizim çilemiz olmak zorundadır. Kongo'da, Uganda'da, Kenya'da, Darfur'da acı çeken kadınların acısını yüreğimizde hissetmek zorundayız. Haiti kadınlarının gözyaşı nasıl bizim gözyaşımızsa, Gürcistan kadınlarının çığlığı nasıl bizim çığlığımızsa; aynı şekilde Gazze'nin kadınlarının, Saray Bosna'nın kadınlarının, Kosova'nın kadınlarının feryadı da elbette bizim feryadımızdır" Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Biz ayrım yapamayız, görmezden gelemeyiz, gözümüzü yumamayız. Şunu altını çizerek ifade ediyorum: Bizler bir insanın ölümünü bütün bir insanlığın ölümü olarak gören bir medeniyetin mensuplarıyız. Bizim coğrafyamızda, bizim ortak medeniyetimizde cana kıymak asla yoktur, ayrımcılık yoktur, insanlar arasında ayrım gözetmek asla yoktur. Bizim inancımız kız çocuklarının diri diri gömüldüğü bir atmosferde ortaya çıkmış ve ilk olarak da kız çocuklarının katledilmesini yasaklamıştır. Biz 'cennet anaların ayağı
altındadır' buyduğunu kendimize ilke edinmiş bir kültürün mensubuyuz. Anaların ayaklarının altı öpülür, çünkü orada cennet kokusu var. Biz sofrasındaki ekmeği, komşularıyla paylaşan, paylaşmayı ve dayanışmayı en üst seviyede gözeten ve muhafaza eden bir medeniyetin temsilcileriyiz. İşte onun için, paylaşmayı, dayanışmayı, ortak hareketi, ortak mücadeleyi son derece önemli görüyoruz. Şunu da büyük bir gururla ifade etmek istiyorum maların, terörün, kan ve . Şu anda üzerinde bulunduğunuz toprakların adı
'Anadolu'dur. Bu topraklarda anneler kutsal görülmüştür."

"KADIN HAKLARI ULUFE DEĞİL"
Kadın hakları konusunda Türkiye'de bugün her zamankinden çok daha kararlı ve cesur bir duruş sergilendiğini ifade eden Erdoğan, "Kadın-erkek ayrımcılığına, şiddetle karşı çıktık, çıkmaya de devam ediyoruz. Kadın haklarına bir ulufe mantığıyla asla yaklaşmıyor, bizzat kadınları siyasal süreçlerde destekleyerek, kendi hak mücadelelerini vermeleri için tüm kapıları ardına kadar açık tutuyoruz" dedi.
Başbakan Erdoğan, 'Sığınma Evleri'nin adının da değişmesi gerektiğini belirterek, "Çünkü bu isim bana hiç hoş gelmiyor. Çünkü biz kadını sığıntı olarak görmüyoruz. Onun için de sığınma evi değil, bunlar Huzur Evi mi olur, çok daha farklı onların şanına yakışır bir isimle değişmesini arzu ediyoruz. Arkadaşlarımıza da o konuda gerekli talimatı verdik" dedi.
Toplantıya ayrıca, Suriye Devlet Başkanı Politika ve Medya Danışmanı Bouthania Shaaban, Arnavutluk Cumhuriyeti Parlamento Başkanı Jozefina Topalli Çoba, Pakistan Ulusal Meclis Başkanı Fahmida Mirza, Moritanya Dışişleri Bakanı Nahiye Bint Miknas da katılarak birer konuşma yaptı.
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile