Astronot Clervoy: Dünya Narin ve Hassas Bir Uzay Gemisidir

NASA’dan Üstün Hizmet Ödülü alan Avrupa Uzay Ajansı (ESA) astronotu Jean-François Clervoy, uzay uçuşlarındaki deneyimlerini Uzay Kampı Türkiye katılımcılarına anlattı.

Uzay mekikleri Atlantis ve Discovery ile 1994, 1997 ve 1999 yıllarında yaptığı üç uçuşla uzayda toplam 675 saat kalan Clervoy, altı günlük Uluslararası Uzay Kampı E-Pal Haftası’nın özel misafiri oldu. Ankara, İstanbul, Gaziantep ve İzmir’den katılan öğrencilerin yanısıra Kanada, Yunanistan, Letonya ve ABD'Den gelen toplam 160 öğrenci ve öğretmene, uzay tecrübeleriyle ilgili ilginç bilgiler aktardı.Astronot Clervoy, verilen eğitimle astronotların fiziki ve psikolojik olarak uzaya gitmeye tam hazır hale getirildiklerini belirterek, “Uzayda, tamamen yaptığımız işe konsantre olduk. İlk birkaç gün deniz tutmasına benzer denge eksiklikleri ve hareket bozuklukları oluyor. Daha sonra düşük yerçekimi ortamında baş aşağı ve farklı şekillerde durarak da rahatlıkla çalışabiliyorsunuz. Programımız o kadar yoğundu ki başarımızı ancak dünyaya döndükten sonra farkedebildim. Aile özlemi çekmedim, çünkü hemen her gün telefon görüşmesi imkanım oldu.” dedi.

Bir soru üzerine, uzaya gitmeden önce korku duymadığını, çünkü karşılaşabilecekleri bütün problemler ve çözümleri hakkında eğitim aldıklarını söyleyen Clervoy, “Korku, daha çok bilinmeyen şeye karşı olur. Uçağa bindiğinizde de bir risk alıyorunuz. Biz uzaya gitmeden önce ne yapacağımızı, problem çıktığında nasıl çözebileceğimizi çok iyi biliyorduk. Uzay uçuşlarımızda ekip arkadaşlarım ve ben, karşılaşabileceğimiz problemleri ve çözümlerini gitmeden önce aldığımız eğitimlerle pekiştirdik. Son bir ay her şeyimizle tam hazır hale geldik. O kadar eğitim ve antrenmandan sonra da insan hazır olunca, bir ay beklemek yerine hemen gitmek istiyor. Kalkış esnasında gergin veya heyecanlı değil, aksine kendimi rahatlamış ve hazır hissettim." şeklinde konuştu.

Dünya’nın korunmasının önemini vurgulayan ünlü astronot, “Dünya, uzaydan muhteşem ve bir o kadar da narin görünüyor. Okyanusları, kıtaları gördüğünüzde kendinizi belirli bir yere değil, bütün dünyaya ait hissediyorsunuz. O bizim uçsuz bucaksız uzaydaki yaşam alanımız, bir anlamda uzay gemimiz ve uzayda onunla yolculuk yapıyoruz. Hayatın sürdürülebilirliği için onu korumamız çok önemli.” dedi.

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile