Köylülerle gezdikleri Ayva İni Mağarası'nın muhteşem güzellikte olduğunu ve bunun mutlaka turizme açılması gerektiğini belirten Vali Harput, "Ayva köyünde bulunan Ayva İni Mağarası'nı bu gün köylü vatandaşlarımızla beraber bir nebze görme imkanı bulduk. Ülkemizin en müstesna, en mutena köşelerinden birisi. Muhteşem güzellikleri, doğası, yeşili, havası, vahşi tabiatı ile adeta insanı büyüleyen güzellikte." dedi.
Bu güzelliğin daha çok insan tarafından görülmesi, istifade edilmesi ve bölge imkanlarının turizme açılmasını sağlamak istediklerini belirten Harput, "Bölgede ihtiyaç duyulan altyapı hizmetlerinin ne olması gerektiği konusunda bir değerlendirme yapmak üzere buraya geldik. Özellikle Ayva İni Mağarası'nın milyonlarca yıl öncesinden beri devam eden bir özellik taşıdığını, sarkıt ve dikitleri ile içerisindeki hava uyumunun insanlarımızın pek çoğunun özellikle nefes yolu problemlerine iyi geldiği konusunda çok ciddi bilgiler söz konusu." şeklinde konuştu.
Sağlık, turizm, bilgi ve görgü olarak ülkemizin güzelliklerini tanıtma adına mağara bölgesinin değerlendirilmesi için öncelikle yolun yapılmasını istediklerini anlatan Harput, şunları söyledi: "Sonra mağaraya rahat çıkılması için bir sistemin geliştirilmesi, teleferik, yürüyen merdiven veya başka türlü yöntemlerle insanlarımızın daha rahat ulaşmasını sağlamak için bir proje çalışmasını başlattık. Bu yıl başlayacak projenin önümüzdeki yıl belli bir disiplin içerisinde sürdürülmesini planlıyoruz. Bölge halkı da bunu memnuniyetle kabul ediyor. İnşallah burada yapılacak çalışmalar Bursa'mıza ve ülkemize büyük zenginlik katacaktır. Buranın temiz ve bakımlı tutulması konusunda köylü vatandaşlarımızın gösterdiği hassasiyete teşekkür ediyorum."
Bursa ile Balıkesir arasında bulunan yaklaşık 6 km uzunluğundaki Ayva İni Mağarası, Türkiye'nin en büyük üçüncü mağarası. İçerisinden derin gölcükler oluşturarak akan bir derenin geçtiği mağara deneyimli rehberler eşliğinde şişme botlarla geçilebiliyor. Karanlık bir perdenin ardındaki şatoyu andıran parkur, yer yer botlarla kürek çekerek, bazen de sarkıt ve dikitlerin arasından yürüyerek altı saatte tamamlanıyor.
