Yıldız ve Kuzu, Tüm Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜMSİAD) tarafından düzenlenen iftar yemeğine katıldı. Türkiye'nin geliştiğini, değişim sürecinden geçtiğini belirten Yıldız, ''Değişimden korkmamamız gerek. Hani biz vatandaşımızın sağduyusuna, sezgisine güveniyorduk? Bırakın ne istiyorlarsa o çıksın. Vatandaşımızı cahil görenler, 'benim oyum ile çobanın oyu bir olmaz' diyenler, hatta biraz daha ileriye gidip 'bidon kafalı' diyenlerin referandumdan korkması normal." diye konuştu.
12 Eylül'de partilerin oylanmayacağını; ancak duruşu ve ilişkileriyle herkesin temsil ettiği bir durum olduğunu anlatan Yıldız, 'evet' tercihinin çocukların geleceğinin daha iyi olmasında da büyük önem taşıdığının altını çizdi.
Türkiye'nin mevcut anayasa ile yoluna devam edemeyeceğini kaydeden Yıldız, ''Kalıbına sığmayan ülkemizin, bununla yoluna devam etmesi söz konusu olamaz. Hatırlayın; sağcısı, solcusu, muhafazakarı herkes 1980 Anayasası'ndan şikayet ederdi. Metinle geldiğimizde 'dayatma', metinsiz geldiğimizde 'ne istediğinizi bilmiyorsunuz' deniyordu. Biz 'katkı sunmak isteyen varsa, katkısını sunsun. Hep beraber bunu değiştirelim' diyoruz." diye konuştu.
Türkiye'nin normalleşmeye devam ettiğini anlatan Yıldız, ''Bizim bağımsız olduğu kadar tarafsız olduğundan da emin olduğumuz bir yargıya ihtiyacımız var. İletişim dünyasının bu kadar zengin olduğu, internet, radyo ve televizyon ortamının bu kadar aktif olduğu bir yerde hiçbir şey gizli kalmıyor. O nedenle şeffaflığa daha fazla önem veriyoruz. Biz daha güçlü ve daha tarafsız bir hukuk sistemi istiyoruz. Hukukta artık kast sistemine, kapalı devre sistemine son vermemiz gerekiyor.
Gelin Türkiye olarak herhangi bir parti ayırımı yapmaksızın, iktidarıyla muhalefetiyle 12 Eylül'de yeni bir başlangıç yapalım, bembeyaz bir sayfa açalım. Unutmayın her 'evet' demokratikleşmeye, özgürleşmeye, daha fazla hukuka davettir. 12 Eylül'deki halk oylaması, yalnızca siyasi istikrarın omuzlarına yüklenecek kadar dar değildir. Bu bizim geleceğimiz, çocuklarımızın geleceğidir.'' şeklinde konuştu.
TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu ise, "AK Parti hükümeti kendi yargısını oluşturuyor" iddialarına yanıt verdi.
Yargıda iki kuruma müdahale ettiklerini belirten Kuzu, "Bunlardan biri anayasa mahkemesinin oluşumu, diğeri ise HSYK. Anayasa Mahkemesi'nde şu anda 15 üye var. Bunların tamamını cumhurbaşkanı seçiyor. Biz bunu 17'ye çıkardık. 3'ünü meclise seçtirdik. 14'ünü de 'cumhurbaşkanı seçsin' dedik. Gelişmiş ülkelerin hepsi anayasa mahkemesi üyelerini meclisleri seçiyor. Almanya'da 16 üye var. Tamamını meclis seçiyor. Çek cumhuriyeti ve Fransa'da öyle. Dolayısıyla AK Parti kendi yargısını oluşturuyor iddiası tamamen yalandır." ifadelerini kullandı.
"HSYK TAM BİR KRONİK VAK'A"
HSYK'nın oluşumuna da değinen Kuzu, "HSYK, bizde 7 kişiden oluşmuş. 5 tanesi hakim. 3'ü Yargıtay tarafından 2'si Danıştay tarafından atanıyor. Ortaya çıkan tablo tam bir kast modeli. Onlar Yargıtay'a üye seçiyor. Onlar HSYK'ya üye seçiyor. Böylece yıllardan beri al gülüm ver gülüm. Tam bir kronik bir vaka. Son olaylara baktığınızda, Ergenekon'da yaşanan gelişmeler ve hükümetle olan didişmeler, yargıda reformun ne kadar elzem olduğunu gösteriyor." dedi.
" 'NO' KORKAK ADAMLARIN İŞİDİR"
Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal'a danışmanlık yaptığı yıllarda Özal'ın kendisine anlattığı bir anıyı da paylaşan Kuzu, salondakileri kırdı geçirdi.
Özal'ın dil öğrenmek için 5 arkadaşıyla beraber Amerika'ya gittiğini ve 5 arkadaşıyla birlikte yan yana bilet aldığını belirten Kuzu, Özal'ın ağzından olayı şöyle anlattı:
"İngilizce hiç bilmiyoruz. Bir 'yes' bir de 'no'yu biliyoruz. Oradan bir hostes geldi. Bir şeyler söylemedik. Bizim arkadaşlar korktu ve 'no' dedi. Bana geldiğinde ben de bir şey anlamadım 'yes' dedim. Sonra biz gülmeye başladık. Biz neye 'yes' neye 'no' dedik diye... Biraz sonra 'yes' diyenlere yemek geldi. Diğerlerine hiçbir şey gelmedi. Dolayısıyla 'yes' dediğin zaman olumlu bir şeydir. Dayak da gelir, yemek de gelir. Somut bir şeydir. 'No' korkak adamın işidir.' dedi." diye konuştu.
Kuzu katılımcıları referandumda 'evet' demeye davet etti.
