Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Bakanlar Kurulu sonrasında yaptığı basın toplantısında, Afyonkarahisar Valisi'nin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel'e halı hediye etmesini değerlendirdi. Arınç, "Ben de doğrusu kamuoyundaki eleştirilere katılıyorum ve bu konuda Sayın Genelkurmay Başkanımızın hiçbir suçu olmadığına da inanıyorum" derken, Afyonkarahisar Valisi'ni de tanıdığını ve başarılı birisi olduğunu söyledi.
"Ama davranış alaturka bir davranıştır" diyen Bülent Arınç, "Ama o atmosferde bu gereklimiydi? Bence hayır, hiç gerekli değildi" dedi.
Hediye töreninin gazetecilerin bulunduğu bir ortamda olmadığını, fotoğrafın da sadece Valiliğin internet sitesinden yayınlandığını hatırlatan Arınç, "O zaman madem, bu hediyeleşmeyi teamül olduğu için yaptınız, bunu kamuoyuna ilan etmek neyin nesi? Niçin bunu websitesine koyar, orada yayınlarsınız? Bence düşünülememiş, öngörülememiş, bunun kamuoyundaki tepkisi hesaplanamamış bir davranış. Ama bundan dolayı, Sayın Genelkurmay Başkanı'nı; siteye koyan o değil, valiliği ziyaret eden o, kendi açıklamasında da 'bir reaksiyon veremedim' diyor. O zaman onu bir kenara koymak lazım. Sayın vali özensiz davranmıştır. Hem hediye takdimi bakımından, hem de bunu valiliğin sitesine koyarak cümle aleme ilan etmesi bakımından herhalde özensiz davranmış diyebilirim" diye konuştu.
SURİYE'DE DÜŞÜRÜLEN JET İLE İLGİLİ SONA YAKLAŞILDI
Bülent Arınç, bir gazetecinin ise Suriye tarafından düşürülen jetle ilgili son bilgileri sorması üzerine, raporda sona yaklaşıldığını kaydetti.
"Bu zamana kadar elde edilen teknik bilgiler Türkiye'nin iddiasını doğrular niteliktedir" diyen Bülent Arınç, "Bugüne kadar çıkarılan parçalar, radar kayıtları ve uçaktan elde edilen bulgularla bizim iddialarımızın tamamen destklendiğini söyleyebilirim ancak parçalar üzerindeki son teknik çalışmanın Eskişehir'de yapılacağını ve çalışmaların sonucunun da umarım bir sonraki Bakanlar Kurulu'na kadar tamamlanacağını söyleyebilirim" şeklinde konuştu.
"HAŞİMİ TÜRKİYE'DE KALMAYA DEVAM EDECEKTİR GİBİ BİR KANAATİN İÇİNDEYİZ"
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık Haşimi'nin Irak'a iade edilip edilmeyeceği yönündeki bir soruyu da cevapladı. Arınç, 4 ay önce Tarık Haşimi'nin Türkiye'ye sığındığını hatırlatarak, "Tarık Haşimi, Cumhurbaşkanı Talabani'nin yardımcısıdır. Talabani'nin birkaç saat önce düşen bir haberinde, bunu bir adaletli karar olarak görmediğini, Haşimi'yi savunduğunu sözlerinden anlıyoruz. Talabani daha önceki açıklamalarında da Haşimi'ye karşı bir komplo üretildiğini, bu komplonun neticesinde onu siyasetten silmek istendiğini söylemişti. Herhalde Haşimi'yi bizden daha çok Talabani tanır, Irak'ta yaşayanlar bilir. Belki Barzani'nin de bugünlerde bir açıklaması olacaktır, ama bildiğiniz gibi Irakiye kanadı ve onların temsilcisi Allavi'de bugün yaptığı açıklamada, bunu sözde mahkeme, komplolar üreten, adaletli olmayan bir karar olarak nitelendirdi. Çünkü kendisiyle birlikte suçlananların bir kısmı gözaltındayken hayatlarını kaybettiler. Başhakim görevinden ayrıldı, baskılar yüzünden. Son kararı veren mahkeme bir uydurma mahkeme gibi bu basma kalıp kararı verdi" diye konuştu.
İdam kararını "Haşimi hakkında verilen kararın hukuki ve adaletli olmadığı, iç politikaya yönelik bir hasım duruma geldiğini bize gösteriyor" diyerek değerlendiren Bülent Arınç, konuyla ilgili olarak şunları söyledi: "Haşimi hakkında verilen kararın kesinleşmesi için bile en azından 30 günlük süre geçmesi gerekiyor. Eğer temyize başvurması gerekirse Irak'a dönmesi ve bu temyizi oradan yapması lazım. Böyle bir mahkeme, böyle bir karar veriyorsa, temyizin sonucu herhalde çok önceden bellidir. Tahmin ediyoruz ki, Haşimi Irak'a dönmeyecek ve temyiz süreci geçtiği için de hakkındaki karar kesinleşmiş olacaktır. Siyasi ve askeri anlamlardaki suçluların ve hükümlülerin iadesinde, o kendisinde bulunan hükümetin seçimlik hakları vardır. Bu hakları Türkiye zamanı ve yeri geldiğinde kullanacaktır. Dolayısıyla bu soru, yani 'idae edilecek mi, Türkiye'de kalmaya devam edecek mi?' bugünün sorusu olmaktan çok ötededir. Gelişen şartlar karşısında önümüzdeki evrelerde Haşimi ile ilgili kararları hükümetimizin açıklaması, yeri geliyorsa ve icap ediyorsa herhalde mümkün olacaktır. Şu anda kesinleşmemiş karar var. Bu karara yönelik itirazlar var, bu itirazlar sonucunda Irak'ta ne olur, bunların sonucunu hep beraber bekleyeceğiz, ama şu anda Türkiye'de kalmaya devam edecektir gibi bir kaanatin içindeyiz."
BDP'Lİ MİLLETVEKİLLERİNİN DURUMU
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, PKK'lı teröristler ile kucaklaşan BDP milletvekilleri ile ilgili ne planlandığı şeklindeki bir soruya ise, yol haritasını Başbakan Erdoğan'ın açıkladığını hatırlatarak cevap verdi. Öncelikle yargı sürecinin işleyeceğine işaret eden Arınç şunları kaydetti:
" Önce bizim dahil olmadığımız yargı süreci var. Yargı süreci dediğimiz şey nedir? Eğer son olay, BDP ile PKK'lıların kuçaklaşmasını kastediyorsanız, bu kendi içlerinde bile abartılı bir olay gösterilmekte. Bunun dışında 75 milyon insanımız bu görüntülerden fevkalade rahatsız olmuş durumdadır. Rahatsız olmak yetmiyor, bu çeteyle dün veya bugün birisini öldürdüğü, bombalamaya yaptığı, mayın döşediği, yarın hangi eylemin içinde bulunacağını bilmediğimiz kişilerle çok samimi dostlar ve arkadaşlar gibi yanak yanağa öpüşerek, birbirlerini tebrik ederek verdikleri fotoğraf nefretle karşılanmıştır. Bu nefretin ötesinde eğer bu yapılan iş bir suç ise, Türk Ceza Kanunu'na göre Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren bir suç ise, bunun tanımını yapmak yargının işidir, yani yargı dediğimiz savcılar bu olayla ilgili olarak bir suç tespit eder ve bu kişiler hakkında bir fezleke tanzim ederse bu fezlekeyi doğrudan doğruya Adalet Bakanlığı kanalıyla TBMM'ye göndereceklerdir. Anayasa Karma Komisyonu'na geldikten sonra Meclis'in görevi başlar. Meclis'te, Anayasa Komisyonu bunu gündemine alır mı, alırsa nasıl bir karar verir, bu kararlara karşı nasıl itiraz edilir, sonunda Genel Kurul nasıl bir karar verir, onu şu anda düşünmek noktasında değiliz." BDP'li milletvekilleri hakkındaki dosya sayısına da işaret eden Arınç, "550 tane dokunulmazlık dosyası içerisinde 450'si BDP'li milletvekillerine aitse, bazıları hakkında 40 dosya, bazılara hakkında 50 dosya, bazıları hakkında 15-20 dosya varsa bu iddiaların, fezlekelerini her biri en azından son yaptıkları eylemden belki daha da ağır konulardır" değerlendirmesinde bulundu. İş parlamentoya geldiğinde enine boyuna düşünerek hareket edeceklerini ifade eden Bülent Arınç, konuyla ilgili olarak şu değerlendirmelerde bulundu:
"Dokunulmazlık meselesine iş parlamentoya geldiği zaman enine boyuna düşünerek hareket edeceğiz. Bunu hepimizin bilmesi gerekir. Çünkü verilecek karar sonuçları itibariyle bir siyasi karardır. Bu siyasi kararı verirken milletvekillerimiz, eğer parlamentoda bir oylamaya dönüşecekse, her halde önünü, arkasını, enini, boyunu getireceği, getirmeyeceği sonuçları da dikkate alarak bir karar verecektir ama Sayın Başbakanımızın ifadesinin daha birinci bölümü bile tamamlanmış değil. Önce yargı ne yapacak ve yargı bunu nasıl değerlendirecek bunu görmemiz lazım, ikinci boyutunu daha sonra sorarsanız söylerim."
"CÜNEYT ÜNAL'IN HAYATTA OLDUĞUNU BİLİYORUZ"
Bülent Arınç, Suriye'de kaçırılan Türk Gazeteci Cüneyt Ünal'ın son durumu ile ilgili bir soruya da şu cevabı verdi: "Cüneyt Ünal arkadaşımızın hayatta olduğunu biliyoruz, umarım ki girişimler sonuç verecektir. Hem eşi, hem basın camiası, hem çalşıtığı kurum hem de milletimiz yine daha önce iki arkadaşımızda olduğu gibi aradan zaman geçmesine rağmen hayatta, sağlıklı olarak aramıza katılacaktır. Hayatta olduğunu biliyoruz. Onu elinde tutanların ne amaçla tutuklarını çözmeye çalışyoruz. Girişmiler vardır, bunlar insani girişmiler bütün boyutuyla. Gazetecilik mesleğini ifa ederken bir terörist muamelesi gören bir arkadaşımızın suçlanmasından hepimiz fevkalede üzgünüz. Umarız ki en kısa zamanda aramıza dönecektir. "
Bakanlar Kurulu Sona Erdi
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, patlama sonucu 25 askerin şehit olduğu Afyonkarahisar'da Afyon Valisi'nin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Özel'e halı hediye etmesi olayını 'alaturka bir davranış' şeklinde değerlendirirken, "Ben de doğrusu kamuoyundaki eleştirilere katılıyorum ve bu konuda Sayın Genelkurmay Başkanımızın hiçbir suçu olmadığına da inanıyorum" diye konuştu.