İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmekte olan birleştirilen Ergenekon davasının bugünkü duruşması, tutuklu sanıkların taleplerinin alınmasıyla devam ediyor. Tutuklu sanıklar Mustafa Balbay, Yassıada yargılamalarına ilişkin hatırlatmalar yaparak, "Orada 3 kişi idam edildi. Burada da 3 kişi Kuddusi Okkır, Türkan Saylan ve Prof. Dr. Uçkun Geray infaz edildi. Orada nasıl kin biriktiyse burada da aynı kin birikiyor. Bu süreç devam ederse burası Yassıadayı da geçecek. Yassıada mahkemesi için ne hissediyorsam bugün Silivri içinde aynı duygular içindeyim." şeklinde konuştu. Sanık Balbay, "Bu sabah biz yine tahliye totomuzu oynadık. Kim tahliye olur dedik. Sorgusu yapılmayan sanıklar serbest ama sorgusu bitenler hala özgürlüğünü bekliyor." diye konuştu.
Roma dönemi köle hukukuyla yargılandığını düşündüklerini söyleyen Balbay, "Roma Kralı, 'Adalet isteyen eşek bile olsa verin' demiş. Sayın başkan Roma hukukunda bizi nereye koyuyorsunuz bilmiyorum ama adalet istiyoruz. Yargılanmak istemiyoruz demiyoruz ama bizi tutuksuz ve özgür yargılayın." şeklinde taleplerini dile getirdi.
Mustafa Balbay mahkeme tarafından örgüt yöneticisi olmakla suçlanan sanıkların savunmalarının iki gün ile diğer suçlarla yargılanan sanıkların savunma süresi ise bir güne sınırlandırmasını eleştirerek, "Mahkemeniz bu kısıtlamayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin ilgili kararları gereğince verdiğini söyledi. Peki, AHİM'nin yüksek cezalar konusunda ki kısıtlama kararını da uygulayacak mısınız?" dedi.
Balbay'ın konuşmasının ardından seyirci bölümünde alkış sesleri duyuldu. Bunun üzerine mahkeme başkanı Köksal Şengün, "Burasının mahkeme salonu olduğunu unutmayalım." diyerek izleyicilere uyarıda bulundu.
Daha sonra da diğer tutuklu sanık Tuncay Özkan taleplerini sunmak için sanık kürsüsüne geçti. Özkan izleyicilere hitaben, "Sevgili dostlarım bulunduğunuz ortamın havası bazen sizi sıkabilir. Buna tepki göstermek isteyebilirisiniz ancak suskunluğunda bir silah olduğunu unutmayalım. Tepkinizi suskunluk silahını kullanarak gösterin." ifadelerinde bulundu.
Eleştiri yaptıkları için yargılandıklarını savunan Özkan, "STK'lar içinde yer almayan hiçbir düşüncenin önemi yoktur. Eleştirmediğiniz bir yapının içinde olamazsınız. Türkiye'de eleştiri yapılmasın isteniyor. Bunu yapmazsak ölürüz. Hak ve özgürlük yoksa yaşam yoktur." dedi.