Mahkeme ayrıca, sanık ve avukatlara esas hakkındaki mütalaaya karşı beyanda bulunmaları için son kez ikaz etti. Duruşmayı 10 Ağustos'a erteleyen mahkeme heyeti, bu tarihte avukatların duruşmalara katılmaması halinde sanıklara müdafileri olmadan söz hakkı vereceğini açıkladı.
Sanıkların bu haklarını kullanması ardından yargılamada ‘son söz’ aşamasına geçileceği vurgulandı. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi 97. celsede, Balyoz davasında duruşmalara girmeyerek yargılamayı tıkayan avukatlara son ihtarını yaptı.
Avukatların kanunların kendilerine verdiği hakkı kötüye kullandığının belirten mahkeme, hukukun kötü niyeti korumayacağını vurguladı. Duruşmalara avukatların gelmemesi nedeniyle yargılamanın gereksiz yere uzatıldığı ifade edilen ara kararda, mahkemenin müdafilerin gelmemesi nedeniyle bir çok celseyi ertelemek zorunda kaldığının altı çizildi.
Medeni Kanun'un 2. Maddesinde yer alan “Herkes hakkını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kuralına uymak zorundadır. Bu hakkın açıkça kötüye kullanılması hukuk düzeni korumaz” ilkesine vurgu yapılan kararda şöyle denildi: "26, 27, 29 Mart ve 05, 06 Nisan 2012 tarihli celselerden itibaren bir çok sanık müdafiin mahkemeyle tepki, yargılamayı uzatma ve kilitleme amacıyla duruşmaya katılmadıkları, sanıklara müdafi atanması için bir çok defa İstanbul Barosuna müzekkere yazıldığı, ancak barodan olumsuz cevap verildiği anlaşıldı. Baronun sanıklara müdafi ataması yapmadığı, müdafileri duruşmalara katılmayan sanıkların kendilerin baro tarafından müdafi atanmasını kabul etmedikleri, mahkememizin sanıklar müdafilerinin duruşmalara katılmaları için birçok celseyi ertelemek zorunda kaldı. Sanık müdafilerine duruşmalara katılmaları için süre verdiği ancak mahkememizin tüm bu çabalarının sonuçsuz kaldığı, duruşmalara katılmadıkları bu nedenle yargılamanın gereksiz yere uzadığı ve sürüncemede bırakıldığı, Türk Medeni Kanunun 2. Maddesinde ‘herkes hakkını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kuralına uymak zorundadır. Bu hakkın açıkça kötüye kullanılması hukuk düzeni korumaz’ şeklinde düzenlemenin bulunduğu, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 17. maddesinde hakların kötüye kullanılması yasaklandığı ayrıca hiçbir hukuk sisteminde hakkın kötüye kullanılmasının korunamayacağı, duruşmaya katılmayan sanıklar müdafilerinin ve kendilerine başkaca bir müdafi atanması kabul etmeyen sanıkları bu tutumlarının açıkça hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmakla iddia makamının tüm sanıklar ve müdafilerinin esas hakkındaki mütalaaya karşı beyanda bulunmaları için bir sonraki celseye kadar son defa süre verilmesine, bir sonraki celsede sanık müdafilerinin duruşmaya katılmasa dahi yargılamaya devamla sanıklara söz hakkı verileceğinin ihtarına.”
CMK'nın 109. Maddesinde yapılan değişiklikle tutuklu sanıkların mevcut hallerinde bir değişikliğe neden olmadığını belirten mahkeme, Çetin Doğan, Özden Örnek, İbrahim Fırtına'nın da aralarında bulunduğu 250 tutuklu sanığın tahliye taleplerini reddetti. Adli Kontrolün tutuklu sanıkların üzerine atılı suçların ceza miktarı göz önünde bulundurulduğunda yetersiz kalacağını belirtilen ara kararda, iki sanık hakkında yakalama kararı bulunduğu olduğu ancak halen kendilerine ulaşılamadığının altını çizdi .
Balyoz Davasında Sanıkların Tahliye Talebi Reddedildi
Balyoz darbe planı davasını yürüten İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi, Çetin Doğan, Özden Örnek, İbrahim Fırtına'nın da aralarında bulunduğu 250 tutuklu sanığın tahliye taleplerini reddetti.