Bahçeli, “ Eğer Başbakan Erdoğan, 'açılımda yanıldım, terörü azdırdım' diyorsa Milletimizi 36'ya bölmekten vazgeçiyorsa. ABD'yi dinlemeyeceğini, Barzani'ye haddini bildireceğini söylüyorsa. Şehide kelle katile sayın demekten pişmanlık duyduğunu açıklıyorsa. Milletimizden özür de diliyorsa. Görüşmeye kapımız açıktır! Bunları kendisinden duyduğumuz anda elimizi uzatırız. Bizim görüşme şartlarımız bunlardır” dedi.
Devlet Bahçeli'nin partisinin grup toplantısında yaptığı açıklamalar şöyle:
Dün akşam Hakkari'nin Şemdin'li ilçesi Beyyurdu Köyü Jandarma Karakolu'na saldırı sonucu 3 Mehmetçiğimiz şehit, 3 Mehmetçiğimiz de yaralanmıştır. Şehitlerimizin ailelerine başsağlığı diliyorum.
11 AY GEÇTİ
Bugün itibariyle tek başına iktidar olmayı yakalan AK Parti'nin 7 yıl yedi ay 19 gün geri kalmıştır. Bu süre içinde açlık ve teröre mahkûm edilen milletimizin hükümetimizin ısrarla sürdürdüğü bölünme çabaları Türkiye'yi karanlık bir eşiğe getirmiştir. Başbakan Erdoğan'ın 23 Temmuz 2009 tarihinde 'İster Kürt sorunu deyin ister Güney Doğu sorunu deyin, ister Kürt açılımı deyin' bunun üzerinde çalışmaları başlattık sözleri üzerinden 11 ay geçmiştir.
Bu uzun sürenin sonunda gelinen nokta, bölücülüğün azdığı terörün tırmandığı, kanlı saldırıların çoğaldığı, tehdit ve eylemlerin başında topluma yayılmasından başka bir gelişme göstermemiştir. Bir siyasi partiyi millet önünde aklayacak en önemli tavrı geleceğe yönelik tavrıdır.
NEHİR SUYU DEĞİL EVLATLARIMIZIN KANI
Terörle mücadelede hedefin küçültüleceğini, PKK'nın kontrol altında tutulacağını, terör örgütünün silah bırakması için Türkiye'ye aşamalı bir siyasi tavır yaratılacağını sıralamıştık. Gelişmeler bu öngörülerimizi ortaya çıkarmıştır ve Türkiye adı 'açılım' denen bir girdabın içine sürüklenmiştir. Açılıma gelen gelir, gelmeyen gelmezdi. Yalvaracak halleri de yoktu. Meclis'te sayıları da yeterdi. Bu yola da baş koymuşlardı. Başbakan Erdoğan, PKK'ya seslenerek kimlerle pazarlığa oturmak istediğini kendi ağzından bizzat açıklıyordu. Açılıma karşı çıkan MHP ise yangına körükle gidiyordu ve partimiz ırkçıydı, etnik siyaset yapıyordu. Teröristin arkasından gözyaşı dökerek başlanan macera kötü bitti. Toplananlar maalesef kardelenler değil, şehitlerimizin cansız bedenleri oldu. Oluk oluk kan ise barışa doğru nehirlerin suları değil evlatlarımızın kanları oldu. Açılım özeti budur! Sahibi ve sorumlusu da bellidir.
VEBALDEN KURTULAMAZ
Artık analar ağlamayacaktı, evlatlar hayatını kaybetmeyecekti, terörist teslim olacak ve silahını bırakacaktı. Türkiye için bir milat olacaktı. Söylenen bunlardı... Aradan geçen bunca zaman sonra vicdan sahiplerine soruyorum;
Geride terör, eylem, tehdit, şehit ve gaziden başka ne kalmıştır?
Biz MHP olarak şunları sorduk hep! Şehit annelerinin gözyaşlarını terör örgütüne teslim olarak mı dindireceksiniz?
Başbakan'ın her bedeli ödemeye hazır olduğunu açıkladı bu süre içinde, cani ile şehidin aynı kefeye konulduğunu, dağdaki katiller için gözyaşı döküldüğünü, sanatçılarla toplantılar yapıldığını ve MHP'ye yönelik iftiraların başlatıldığını hepiniz biliyorsunuz. Aradan geçen aylar sonra her terör eylemini sürpriz gibi algılayıp, mazeretler uydura uydura bu günlere gelmiştir. Bu kılavuzlarla gidilecek karanlık tünel bellidir. Terörün bu noktaya gelmesinde Başbakan'ın vebali büyüktür ve hukuk önünde hesap vermelidir. Başbakanla birlikte bu suça iştirak edenleri de aynı akıbet bekleyecektir. Her sonucun uyarısı önceden yapılmış karşımıza çıkacak bütün ihtimaller öngörülmüştür. Biz bunun ağır bir yıkıma gideceğini söylerken, onlar bunun kardeşlik getireceğini savundu.
Biz vazgeçilmemesi halinde toplumda ölümcül yaraların açılacağını söylerken, onlar inadına açılıma devam edeceklerini söylüyorlar. Biz bu yıkımda yer almayacağımızı söylerken, onlar bunun bir çözüm olacağında ısrarcılardı. Biz bir milletin evladıyız derken, onlar tekerleme halinde kimlikleri saya saya yıkım yolunda ilerliyorlardı. Biz bölücü talepleri siyasete sokarsanız ülkeyi bölersiniz derken onlar bizi ırkçı olarak suçluyorlardı. Bu itibarla daha 1 yıl bile dolmadan kimin haklı olduğunu görmek acı tecrübelere bakarak görmek mümkündür.
Bugün hiç kimse bize karşımıza çıkanların uyarısını yapmadı diyemez. Hiç kimse ucuz bir özürle bu tür ağır acıların vebalinden kurtulamaz. Bunlar Türk milleti ailesini parçalayacak etnik ayrımcılığı 'açılım' adı altında hükümet politikasına çevirmişlerdir. Devletimizin devamlılığı üzerine ne kadar tehdit varsa birer birer önümüze konulmuştur.
Açılım denen yıkım sürecinden bu yana yaşadıklarımız, unutulacak, sineye çekilecek basit hatıralar değildir. 30 bin insanın kasabından barış elçisi yapmaya çalışanları unutacak mıyız? Eşkıya başıyken AKP'nin ağabeyliğine soyunanları unutacak mıyız? Terörle canla başla mücadele edenleri, muhterem yöre halkını işbirlikçi olarak tanımlayanları unutacak mıyız? Hakkımızdaki ağır suçlamaları göz ardı edip, partimizin terörden nemalandığı gibi alçakça ithamları sineye mi çekeceğiz. Bu zilleti millet çekmez, herkes katlansa da MHP katlanmaz ve bu ihaneti asla affetmez!
BİR ŞARTLA GÖRÜŞÜRÜZ
Eğer Başbakan Erdoğan, 'açılımda yanıldım, terörü azdırdım' diyorsa Milletimizi 36'ya bölmekten vazgeçiyorsa. ABD'yi dinlemeyeceğini, Barzani'ye haddini bildireceğini söylüyorsa... Şehide kelle katile sayın demekten pişmanlık duyduğunu açıklıyorsa. Milletimizden özür de diliyorsa... Görüşmeye kapımız açıktır!.. Bunları kendisinden duyduğumuz anda elimizi uzatırız. Bizim görüşme şartlarımız bunlardır.
Yok eğer Başbakan, partimizi sürece ortak etmeye devam edecekse, bir yandan görüşmek isteyip partimize yönelik iftiralara devam edecekse, PKK ile karşılıklı silah bırakmayı önerecekse bu karanlık yolda MHP asla olmayacaktır.
ALET OLMAYACAĞIZ
MHP kimden ve nereden gelirse gelsin millet varlığına açık tehdit oluşturan bu siyasi sapmalara sonuna kadar karşı çıkmaya devam edecektir.
Toplumda teslimiyet ve bıkkınlık dalgası yaratarak milletimizin milli direncini kırmak isteyenlere alet olmayacaktır. Partimizin milletinden gizleyeceği ve saklayacağı özel görüşmelerle pazarlık yapacağı hiç bir konum yoktur. Kimlikleri sicilleri görüşleri bilinen kadrolu açılım fedailerinin kin ve nefret kustuğu kanallar ve bu kanaların patronlarının eyyamcılığı da fikrimizi değiştirmeyecektir.
Terörle mücadelenin iplerini yabancı ülkelere veren ve günü dolduran AKP hükümeti bunca eyleme rağmen tutumunu değiştirme yoluna gitmemiştir. AKP zihniyeti, yıllarca terörün silah bırakmasını beklemiştir. Hatta en acılı günlerimizde bile içerideki 5 bin bittimi ki dışarıdaki 500'le uğraşalım demiştir.
AÇILIMDAN DERHAL VAZGEÇİLMELİDİR
Başbakan Erdoğan ve İmralı canisinin başa baş yarıştığı sürecin başlıkları şunlardır:
Milli kimliğin adım adım tahrip edilmesidir. Milli Kimliğin değerlerini yok etmek. Sorunu milli güçlerle çözmek yerine Irak'ı işkal etmiş güçlere bel bağlamasıdır.
Temennimiz AKP hükümetin açılım sürecinden derhal vazgeçmelidirler. AKP'ye oy vermiş ama pişman olmuş vatandaşlarımızın sayısı her geçen gün artmaktadır.
Türkiye'yi yıkıma götüren bölücü odakların oyunlarını bozmak boynumuzun borcudur. MHP bunun içindir bundan sonra da var olacaktır. PKK sorununu ortadan kaldıracak kimse Türkiye'nin kendi gücüdür.
ZAVALLININ ÇAĞRISIDIR
Başbakan'a göre kandırılmış masum çocuklar, Barzani ve Talabani amcaları el ele vereceklerdi. Çıktıkları dağlarda ellerindeki silahları bırakarak kendiliğinden teslim olacaklardır beklentisi vardı. Teröristler artık Botan çayında yüzmek, Munzur Dağları'nda çiçek toplayacaklardı. Bütün istekler buydu. O günlerde bize de ihtiyaçları yoktu diyordu. Yalvaracak halleri de yoktu. Bu yola da baş koymuşlardı. Başbakan'ın o dönemdeki muhatabı da belliydi. Başbakan kimlerle pazarlık yapacağını belli ediyordu. Başbakan ne pahasına olursa olsun bunu başaracağız diyordu.
Teröristin ardın gözyaşı döktüler. Toplananlar maalesef kardelenler değildi, toplananlar şehitlerimizin cansız bedenleri olmuştur. Oluk oluk akan kan barışa değil şehaadete ulaşmış evlatlarımızın kanı oldu.
Yıllardır üçlü mekanizma oyunuyla bu süreci geçiştiren hükümet Kandil Dağı'nın bir üs olarak kullanılmasını engelleyememiştir. Bu bölgeye kapsamlı kara harekâtı yapılamamıştır. ABD Türkiye'yi Irak'ta uzak tutan bütün stratejileri izlemiştir. Yapılacak iş basittir. Türkiye başka ülkelerin icazetine bırakarak bu sorunu çözemez. 3'lü mekanizma ve istihbarat paylaşımı denilen oyunlarla bu şekilde sürdürülemez. Öncelikle diplomatik ilişkiler düşürülmeli ve ekonomik baskı uygulanmalıdır. Yaptırım şiddetinin artacağa bildirilmeli gerekirse askeri müdahale yapılmalıdır.
Kim dost kim düşman belli değil diyerek mi terörü bitireceklerdir. Başbakan'ın başlattığı yeni arayış manidardır. Aşiret reisini aklamaya çalışıyor. Son haftadaki sözlerde bizim askerle yapamadığımızı Peşmergeyle yapılacağını beklemenin yanlış olacağı açıklamaları unutulmamalı.
NATO'nun özellikle son yıllardaki konsept değişikliğiyle terör örgütleriyle mücadele ettiği görülmektedir. Bölücü terör Irak'ta konuşlanmasına rağmen saldırılarını Türkiye'ye yapmaktadır. Kandil temizlenene kadar Irak'ta güvenlik bölgesi oluşturulmalıdır.
Başbakan Erdoğan'ın görüşme talebine şartlı evet
MHP Lideri Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Başbakan Erdoğan'ın görüşme talebini şartlı olarak kabul edeceklerini belirtti.