Avusturyalı şef Sascha Goetzel yönetimindeki Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası (BİFO), Prof. Dr. İlber Ortaylı ile farklı bir konsere imza attı.
İstanbul Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı'nda (ICEC) gerçekleştirilen "Müzik Tarihinden Altın Bir Yaprak" başlıklı konserin ilk bölümünde Alman sanatçı Dorothea Röschmann operanın farklı dönemlerinden eserler söylerken, Ortaylı da konser boyunca seslendirilen eserlere ilişkin anlatımlar yaptı.
Konserin açılışı, Sultan 2. Mahmut'un oluşturduğu yeni ordunun bandosu olarak kurulan "Mızıka-i Hümayun"un Donizetti Paşa'dan sonraki şefi olan Callisto Guatelli'nin bestelediği "Osmanlı Sergi Marşı" ile yapıldı.
- "Tüm zamanların en büyük musiki dehası Mozart'tır"
Tarihçi, akademisyen ve yazar Prof. Dr. İlber Ortaylı, Wolfgang Amadeus Mozart'ın "Saraydan Kız Kaçırma" eserinin çalınmadan önce musiki tarihinde unutulmaz bir üçlü olduğundan bahsederek, "Bunlardan biri tüm zamanların en büyük musiki dehası ve ömrü en kısa olan Mozart'tır. Doğduğu günden beri bütün Avrupa'yı gezmiş, tüm dünya musikisini tanımış ve her dilde beste yapabilmiş. Operalarıyla hem İtalyan operasını hem de Alman operasını kuran bu genç, çok zorlu bir hayat geçirmiştir." dedi.
Ortaylı, Mozart'ın ömrünün son 10 yılında Franz Joseph Haydn'la tanıştığını aktararak, şöyle devam etti:
"Burada önemli olan Mozart'ın, Haydn'la olan beraberliğini anlamaktır. İkisi arasında büyük bir dostluk ve bilgi alışverişi görülür. Bu dostluk aynı zamanda Viyana'nın yeni dehası Ludwig Van Beethoven'e dayanır. Her üçünün de kültür ve siyasi değişimlerle bir ilgisi vardır. 18. yüzyıl barok asrıdır. Barok sadece binaların yüzeylerinde veya resimlerde değil, hayatın her safhasında, devrin idaresinde, okullarda ve hatta maliyede bile göze çarpar. En başta da askeri düzen değişmiştir. İkinci Viyana kuşatmasından sonra Türk imparatorluğu da bu askeri düzeni benimsemek durumunda kalmıştır. Haydn, bestelediği 'Askeri' senfonisinde bu anlattıklarımın en iyi örneğini vermiştir. Ayrıca öğretileriyle Beethowen'u da etkilemiştir."
- "Mecidiye Marşı'nda yerel motifler yoktur"
Beethoven'ın "Doğumunda bana en çok sancı çektiren çocuğum." dediği ilk ve tek operası "Fidelio Uvertürü" eserinin de bağımsızlığı ve özgürlüğü ele aldığına dikkati çeken Ortaylı, Avusturyalı besteci Gustov Mahler'in ise son zamanlarda yeniden keşfedildiğini belirterek, "Adeta 20. yüzyılın başında birden bire Alman ve Avusturya musiki dünyası dışında da dinlenmeye, sevilmeye başlandı. Gustov Mahler'in Viyana'sı da fakirliğin yanında gelişen sanayinin var olduğu bir yer. Rusya İmparatorluğu ile birlikte büyük devletler ailesinde en problemli ülkeler Avusturya ve Macaristan'dır. İnsanların yaşam kalitesi bakımından, sınıflar arası uçurumlardan, siyasi iniş çıkışlar bakımından. Ama ne enterasandır ki belki de 20. yüzyılın en parlak ülkeleri sanatta resim, müzik, tiyatro ve ilmi gelişmeler bakımından bunlardır. Mahler de bu durumun tam ortasında durur." diye konuştu.
Konserin ikinci bölümünün başında seslendirilen "Mecidiye Marşı"nın İtalyan müzisyen Donizetti tarafından Sultan Abdülmecid adına bestelendiğini söyleyen Ortaylı, şunları kaydetti:
"Donizetti aynı zamanda Sultan Abdülmecid adına 'Mahmudiye Marşı'nı da bestlemiştir ve imparatorluğun son padişah devrinde imparatorluk marşı olarak kabul edilmiştir. Ondan evvel her padişah devrinde kendisine ithaf edilen marşlar vardı. Sultan Abdülaziz de Avrupa seyahatine çıktığı zaman Viyana'da imparator tarafından karşılandı. Bütün bu törenlerde daha 'Aziziye Marşı' yoktu. Sultan Abdülaziz alafranga müzik türünde bir kompozitördü. 'Valse', 'Gondol' gibi parçaları vardı. Onları çaldılar törende. Kendisi iyi bir müzisyen olduğu gibi, çok da iyi bir ressamdı. Bütün bu marşlara bakıldığında yerel motiflere dikkat edilmiştir. Fakat Mecidiye Marşı'nda böyle bir hava yoktur."
İlber Ortaylı, konserde çalınan Ahmed Adnan Saygun'un "Orkestra Suiti" eserinden önce de Saygun'un kendi kendini yetiştiren bir üstat olduğuna dikkati çekerek, "O dönem Türkiye'de henüz kendisine Batı müziğini öğretecek bir kurumumuz yoktu. Babası İzmir kütüphanesinin kurucusudur ve Saygun ilk musiki bilgisini tamamen kendi anlayışı, kendi tetkik, zekası ve ferasetiyle o kütüphanedeki ansiklopedileri, mecmuları, notaları okuyarak elde etmiştir. Bu bakımdan Saygun'un durumu bizim tarihimizde tıpkı merhum Semavi Eyice'nin çocukluğundan beri önce amatör, sonra profesyonelleşen Bizans uzmanı olması gibidir. Bu bakımdan onun durumu doğrudan doğruya yerli musikiye bağlı kalmasını gerektirmemiştir. Tam aksine dünya müziğinin etnolojik dalları da olmak üzere çok tetkik eden ve yerine göre de yararlanan bir kompozitördür." değerlendirmelerini yaptı.
- "Türk müziği Yeniçeri takımı ile mehterle Viyana'ya geldi"
Orkestranın şefi Sascha Goetzel de konserde mehter takımının kullandığı büyük davul, zil, çelik üçgen ve zurnaya ilişkin bilgiler vererek, Viyana'nın Türk müziğiyle tanışmasına dair şunları anlattı:
"1699'da barış anlaşması imzalandı ve bu dönemde kültür mübadelesi yaptık. Yani kıyafetlerimizden, yemeklerimize ve müziğimize kadar karşılıklı olarak alışverişlerde bulunduk. Türkiye'den çok sayıda Türk mimar Avusturya'ya geldi. Mesela Türklere husus olarak bilinen soğan kubbe ile böyle tanıştık. Müzik ise bir Yeniçeri takımı ile mehterle Viyana'ya geldi. Dolayısıyla Viyanalılar 'Türkiye'de insanlar nasıl müzik yapıyor' diye mehterle birlikte görme şansı yakaladılar. O dönem bir pazar günü mehter takımı Viyana sokaklarında 3 saat dolaştı. Haydn, Mozart ve duyduğu kadarıyla Beethoven de bu müziği duyma imkanına sahip oldular. Bunun sonucunda Beethoven bence Türk müziğini hissetmeyi öğrendi. İki ülke bakımından bu mübadelede kültürel açıdan bu kadar etkilenmemiz gerçekten önemli."
Yoğun ilginin yaşandığı ve yaklaşık 3 saat süren konserde Beethoven'in "Atina Harabeleri" operasından "Türk Marşı", 2. Johann Strauss'un "Bin Bir Gece Valsi" ile "Midas'ın Kulakları", "Çeşmebaşı Balesi" ve "Esintiler" gibi yapıtlarıyla tanınan besteci Ferit Tüzün'ün "Türk Kapriçyosu" eseri seslendirildi.
BİFO, İlber Ortaylı'nın Anlatımlarıyla ICEC'te Konser Verdi
'Müzik Tarihinden Altın Bir Yaprak' başlıklı konserin ilk bölümünde Alman sanatçı Dorothea Röschmann operanın farklı dönemlerinden eserler söylerken, Ortaylı da konser boyunca seslendirilen eserlere ilişkin anlatımlar yaptı.