Burkay: Süreci Provoke Etmek İçin Ellerinden Geleni Yapacaklar

Hak ve Özgürlükler Partisi (HAK–PAR) Genel Başkanı Kemal Burkay, Türkiye’de konjonktürün değiştiğini ve Kürt halkının artık silahların susmasını istediğini söyledi.

Fransa’da öldürülen terör örgütü PKK üyesi 3 kadın için Diyarbakır’da düzenlenen cenaze töreninin bunu gösterdiğini hatırlatan Burkay, “Kürt halkı olgunlukla o töreni başlattı ve bitirdi. Hükümetin, aydınların ve bizim de kaygılarımız vardı. ‘Acaba birileri çıkıp bu kitle hareketini provoke eder mi?’ Olmadı, düşünenler varsa bile başaramadılar. Demek ki Kürt halkı –BDP de bunun içinde– ve hareketi olgunlaşıyor, barış istiyor. Bu çok önemlidir.” dedi.

Partisinin Çukurova Park Otel’de düzenlediği 'Kürt Sorunu ve Demokrasi' konulu konferansa konuşmacı olarak katılan Burkay, hükümetin Kürt sorununun çözümü için başlattığı yeni girişimin ‘başarı şansının’ olduğunu kaydetti.

AK Parti hükümetinin silahların susmasını istediğini ifade eden Burkay, daha önceki iktidarların buna yanaşmadığını savundu. 1999’da terör örgütü PKK’nın elebaşısı Öcalan’ın İmralı’ya konulduktan sonra ‘silahların tümden susmasını önerdiğini’ belirten Burkay, “Ama o zamanki hükümet ve güvenlik güçleri buna yanaşmadı. Şimdi hükümet bunu istiyor. Son bir iki sene edindiğimiz izlenime göre –henüz kamuoyuna yeterince açıklanmış olmasa bile– Öcalan, buna destek veriyor. Öcalan’ın PKK’nın üzerinde önemli bir etkisi var. Kürdü ve Türkü ile halk istiyor. Silahların susması için önemli bir kamuoyu desteği söz konusu. Bu nedenle bu aşamada silahların susturulması ve tümden bırakılması için şartların düne göre çok daha elverişli olduğu kanısındayım. İçerde ve dışarıda silahların susmasını istemeyen, çatışmaların devamında fayda gören kesimler var. Bunlar da geçmişte olduğu gibi bu süreci provoke etmek için ellerinden geleni yapacaklar. Buna karşı uyanık olmak ve çabalarını engellemek lazım.” dedi.

Partisinin Kürt sorunun çözümü konusunda kendisine özgü bir programa sahip olduğunu vurgulayan Burkay, ‘eşitlik’ temelinde bir çözüm istediklerini açıkladı.

Barışçıl yöntemleri önlerini koyduklarına işaret eden Kemal Burkay, şöyle devam etti: “Bazıları ‘silahlar olmazsa kim bizi ciddiye alır’ diye düşünüyor. Hatta bugüne kadarki kazanımları silahlı mücadelenin ürünü olarak gösteriyor. Siyasi mücadeledeki hayatım 50 yılı buldu. Şunu gördüm: 1960’lı, 70’lı yıllarda barışçı şekilde hızla gelişen bir hareketin içindeydik. Kürt hareketi o dönemde barışçı yöntemlerle taleplerini dile getiriyordu. Sistem bundan ürktü, hep önlemeye çalıştı. Görüşlerimizi söyleyip, yazdığımız dönemde gözaltına alındık, tutuklandık, baskılar gördük. 12 Mart, 12 Eylül darbesi yaşandı. Bu darbelerin amacı gelişen sol hareketi ve canlanan Kürt hareketini önlemek, ezmekti. 12 Eylül’de sistem ‘sağın ve solun’ içine sızarak, birbirine düşürdü. Amacı barışçıl şekilde gelişen kitle hareketini ezmekti. Toplum olarak çok büyük acılar çektik. Sadece Kürtler değil, Türkler de çok büyük zararlar gördü. Şiddet şiddeti getirdi. Şiddetin acılarını halen yaşıyoruz. Bugün bu durumdan kurtulmaya çalışıyoruz.” ÖZAL’IN BAŞLATTIĞI SÜREÇ SABOTE EDİLDİTurgut Özal’ın 1993’de “Kürt sorunun şiddetle çözülmeyeceğini” gören liderlerden birisi olduğunu anlatan Burkay, o dönemde bu sürecin de sabote edildiğini bildirdi. 33 askerin şehit edilmesi, Özal’ın şüpheli ölümü ve asker–sivil çatışmaların durmasından yana olanların hayatlarını kaybettiğini ifade eden Burkay, “Bütün bunlar birbirini izledi ve o dönem de maalesef kaybedildi. 2000’li yıllarda AK Parti hükümeti Kürt açılımını başlattı. Silahların susması için beli çabalara girdi. Şu anda bu çabalardan birini daha yaşıyoruz. Yeni bir girişim söz konusu. Yıllarca izlenen yanlış politikalar yüzünden bu ülke barış yüzü görmedi. Türkiye’de demokrasi kurulamadı. Şimdi öyle bir noktaya yaklaştık ki Kürtler ve Türkler olarak artık, büyük çoğunluk, şiddetle bu sorunun çözülmeyeceğini fark etti. Yeni yol ve yöntemlere yönelmeliyiz. Silahlar susturulmalı. Bunu başardığımız zaman diyalog ortamı rahatlayacak. Sorunu barışçı yollarla çözmenin kanalları daha da açılacak. Bunun güvencesi halkın kendisidir.” şeklinde konuştu.

SİLAHLAR SUSTUKÇA KÜRT SİYASETİ NORMALLEŞECEKSilahların susmasının siyasetin normalleşmesini getireceğinin altını çizen Burkay, son yıllarda askeri vesayetin gerilediğini söyledi.

Sivil siyasetin ülkede rahatladığını belirten Burkay, “Her şeyde generaller karar verdikçe, sivil politikacılar ne yapacaktır? Geçmişte politikacılar bir laf ettiklerinde, o lafı onların ağızlarına tıkadı. Askeri vesayet geriledi. Siyaset beli bir derece normalleşti. Ama Kürtler bakımından hala silahlar konuştuğu için siyaset normalleşmiş değil. BDP bakımından bile serbest siyaset yapmak kolay olmuyor. Osman Baydemir, ‘silahların miadı dolmuştur’ dediği zaman o kesimde tepkilere uğradı, geri adım atmak zorunda kaldı. Ahmet Türk öylesine konuşmalar yaptı. Ona da böyle davranıldı, sustu. Leyla Zana, ‘artık silahların zamanı geçmiştir’ dedi; o da susturuldu. Dolayısıyla bunu görmek lazım. Silahlar konuştuğu sürece BDP’nin bile serbestçe siyaset yapma şansı yoktur. Silahlar sustuktan sonra Kürt siyaseti normalleşecek. Herkes görüşleri neyse, neye inanıyorsa ona göre siyaset yapacak. Çok renklilik olacak, çok seslilik haklarımıza zarar vermez. Barış eşitlik ve özgürlük demektir.” diye konuştu.

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile