Haliç Üniversitesi Mimarlık Fakültesi İç Mimarlık Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. S. Selhan Yalçın Usal, Ordu Üniversitesi (ODÜ) Sosyal Bilimler Enstitüsü'nün ilk sayısını yayınladığı Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi'ne yazdığı araştırmada, çeyiz sandığının Türk evlilik geleneğinde adeta bir 'gelinlik' gibi değer gördüğünü belirtti. Türk evlilik geleneğinde çeyiz sandığında saklanan el ürünlerinin miktarı ve maddi değeri ne kadar fazlaysa kız tarafının saygınlığının da derecesinin o derece
artığını vurgulayan Yrd. Doç. Dr. S. Selhan Yalçın Usal, Osmanlı İmparatorluğu'nda mahkemelerin çeyiz sandığı ile ilgili aldığı kararlardan örnekler verdi. Usal, "19. yüzyıl sonlarında alınan Osmanlı mahkemesine ait kararda gelinin maddi durumuna göre çeyiz eşyasının ve sandık sayısının ne olacağının belirlendiğini ifade eder. Buna göre, zengin bir aileden gelen kadının üç, orta derecenin bir üst sınıfına giren kadın iki, orta derecede bulunan bir kadın ise çeyizinde bir sandık getirecektir. Çeyiz
eşyası ise her üç kademede de benzerdir, ancak değerleri ve miktarları farklıdır. Örneğin, zengin ve orta derecenin bir üst sınıfına giren kadın yatak takımı getirirken, orta derecedeki kadın adi bir şilte, bir yastık ve bir yorgandan sorumlu tutulmuştur. Zengin kadından gümüş bir kahve takımı, orta derecenin bir üst sınıfına giren kadından ise bir kahve takımı istenmiş, ancak orta sınıfa mensup kadın kahve takımından muaf tutulmuştur. Fakir aileye mensup bir kadının çeyizi ise, maddi durumu iyi olanların
yardımlarıyla hazırlanacaktır" dedi.
SOSYAL STATÜ GİBİ SANDIK
Çeyiz sandığının Türklerde 'sosyal statü' özelliğini taşıdığını, üzerindeki işçilik ve malzemesinin bu statüyü katladığını vurgulayan Usal, sandığın üzerindeki süslemelerin bile bir anlam içerdiğine dikkat çekti. Usal, "Türklerde çeyiz sandığı sosyal anlamda hem gelinin varlığının hem de içindeki çeyizin değerinin simgesidir. Çeyiz sandığı ailenin ve gelinin sosyal statüsünün sembolü olurken, bir taraftan da süslemeleriyle iletiler verir. Çeyiz sandığı süslemeleri toplumlara göre doğum, bereket, şans
gibi değişen anlamlar içerebilir. Türkler çeyiz sandıklarında daha çok bitki, çiçek motifleri işlemişlerdir ki, yeni kurulan bir aile için dilenen bereketi, çoğalmayı simgeler" ifadelerini kullandı.
Ancak günümüz endüstrileşmiş toplumunda insanların üç neslin bir arada yaşadığı konaklarda değil, çekirdek aile olarak 75-100 metrekarelik küçük konutlarda yaşadığını dile getiren Usal, günümüzde çeyiz sandıklarının yatak odalarında ya da antrelerde 'geçmiş dönem atmosferini' tamamlayan bir öğe durumunda olmasına rağmen köylerde hala geçerliliğini koruduğuna dikkat çekti. Usal, şöyle devam etti:
"Türk çeyiz geleneğinde sandık, hala simgesel işlevini sürdürmektedir. Günümüzde çeyizin sandıkla taşınması geleneği artık neredeyse sadece köylerde ve endüstrileşmemiş kentlerde uygulanmaktadır. Endüstrileşmiş kentlerde ise sandık nostaljik bir eşya olarak değer görmektedir. Yine de bu geleneği sürdürmek için kentlerde simgesel olarak çeyiz sandığı yaptırılabilmektedir. Çeyizin güveyin evine taşınıp sergilenmesi adeti de uygulanabilmektedir."
Çeyiz Sandığı Önemini Yitiriyor
Türk evlilik geleneğinin en önemli simgesi olan çeyiz sandığı, günümüzde önemini yitirse de Anadolu köylerinde hala simgesel işlevini sürdürüyor.