CHP'nin 1972'de hazırlattığı kürt raporu

CHP'nin kendi arşivinde bile olamayan yakın tarihinin önemli bir bölümü, İzmir'de ortaya çıktı. CHP'nin 1972'de eski İçişleri Bakanı Bekata'ya hazırlattığı rapor Kürt sorununa ışık tutuyor. İşte o ilginç rapor:

DOĞU ANADOLU RAPORU'NDA ÖNERİLER

CHP’nin 1970-80 yılları arasındaki arşivi, İzmir Ahmet Piriştina Kent Arşivi ve Müzesi’nde araştırmacıların kullanımına sunuldu. 1974 ve 1978-79’da Basın Yayın Genel Müdürlüğü görevinde bulunan yazar Orhan Koloğlu’nun bağışladığı belgeler arasında bulunan Doğu Anadolu Raporu çözüm önerileri sunuyor.

DEVLET DİP ÇİĞE BEL BAĞLAMAMALI

1972 yılında hazırlanan raporda “Bölgede yaşayanların yüzde yetmişinin anadili Kürtçedir. Sınırda Mustafa Barzani, bir Kürt devleti kurmanın silahlı mücadelesi içindedir. Avrupa ve Amerika Kürt milliyetçiliğini tahrik ediyor. Devlet dipçiğe bel bağlamamalı. Toprak reformu şart” deniliyor


CHP yakın tarihinin önemli bir bölümü, İzmir’de ortaya çıktı. CHP’nin 1970-80 yılları arasındaki arşivi, İzmir Ahmet Piriştina Kent Arşivi ve Müzesi’nde (APİKAM) araştırmacıların kullanımına sunuldu. APİKAM’daki dosyalarda, 12 Eylül cuntasının siyasi partilerin arşivini SEKA’da “geri dönüşüme” göndermesi nedeniyle CHP’nin genel merkezinde bile bulunmayan belgeler yer alıyor.

Arşivin kaynağı, araştırmalarıyla Yunus Nadi ve Sedat Simavi ödülleri kazanan, yaklaşık 50 kitabın yazarı Orhan Koloğlu. 1974 ve 1978-79’da Basın Yayın Genel Müdürlüğü görevlerinde de bulunan Koloğlu, kişisel arşivini ve binlerce kitabını 2006 yılında APİKAM’a bağışlamış. Bir kamyon dolusu belge, Koloğlu’nun evinden alınmış ve uzun uğraşlar sonucunda konularına göre tasnif edilmiş. Klasörler dolusu arşivin önemli bir bölümünü, CHP’nin 1970-80 yılları arasındaki dokümanları oluşturuyor. APİKAM Müdürü Yrd. Doç. Dr. Oktay Gökdemir, ellerinde bulunan belgelerin CHP Genel Merkezi’nde olmadığını, istenmesi durumunda kendileriyle paylaşabileceklerini söylüyor.

APİKAM’daki CHP arşivi, partinin Kürt sorununa, yara kanamadan çok önce teşhisi koyduğunu belgeliyor. İsmet İnönü’nün Genel Başkan, Bülent Ecevit’in Genel Sekreter olduğu CHP’nin, 1972 yılında eski İçişleri Bakanı Hıfzı Oğuz Bekata’ya hazırlattığı rapor, sanki bugünlerde yaşanan tartışmalar üzerine yazılmış gibi. CHP’nin “Doğu Anadolu Raporu”ndaki şu cümle bile 2000’li yıllara ne ölçüde ışık tuttuğunu ortaya koyuyor:

“Bu bölgede yaşayanların yüzde yetmişinin anadili Kürtçedir. Gene sınırda Molla Barzani, bir Kürt devleti kurmanın silahlı mücadelesi içindedir. Avrupa ve Amerika’da Kürt milliyetçiliğini tahrik eden ve bu alanda emeller besleyen kuruluşlar ve hesaplar vardır.”

CHP Genel Sekreterliği’ne sunulan rapor, 16 sayfa. Bölgenin özelliği, varlığı, sorunları ile çözüm yollarını kapsayan 4 bölümden oluşuyor. Rapor, devletin bölgede “jandarma dipçiğine” bel bağlamaması gerektiğinin altını çiziyor. Sorunları iyi bilen yönetici ve öğretmenlere gereksinim olduğunu kaydediyor.

Bölgedeki 16 ilde hangi dilin konuşulduğunu istatistiki olarak döken rapora göre bölgede 1 milyon 605 bin kişi Türkçe bilmiyor ve Kürtçe konuşuyor. Raporu hazırlayan Bekata, dil sorunu için iki farklı görüşü ortaya koyuyor, ancak kendisi yalnızca konunun “nezaketine” değinmekle yetiniyor:

“Şerefname ve Dede Korkut Oğuznamelerine göre Kürtler her yönden Türktürler. Kürtlerin kökü Oğuzların Boğduz ile Becen boylarındandır.

İkinci görüşe göre ise Kürtler Turani değil Ari bir kavimdir. Dillerini ve kültürlerini muhafaza etmelidirler. Bunun için Kürtçe gazete, dergi, kitap çıkarılmalı ve radyoda Kürtçe yayınlar yapılmalıdır. Okullarda çocuklar Kürtçe öğretim ve eğitim görmelidirler. Bu iki görüş Doğu’da takip edilecek dil ve kültür politikasının yönünü tayin edecek yetkililere açık bir fikir vermek için belirtilmiştir.”

Raporda, özellikle ekonomik sorunların çözümü için “toprak reformunun” şart olduğu belirtilerek, “Sorunun büyük bir sosyal, ekonomik, kültürel, idari ve politik mahiyet taşıdığı meydandadır. Öyleyse tedbirleri aynı cinsten almak gerekir. Doğulu; aşiret reisinin yönetiminden modern ve meşru devlete, kul olmaktan vatandaşlığa, sömürülür bir vasıta olmaktan insanlık şeref ve haysiyetine, maddi esaretten ekonomik kurtuluşa, cehaletten aydınlığa süratle kavuşturulmadığı takdirde; bu mert, vefalı, masum kütle devlete bütün bağlılığına rağmen her cins sömürücülerin elinde sahipsiz kalacaktır” deniliyor.
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile