CHP TBMM Grup Toplantısı
Genel Başkan Kılıçdaroğlu: (1) 'FETÖ'nün istediği valileri, kaymakamları, paşaları sen atamadın mı? Sen atadın. Devletin namusunu, kozmik odasını sen FETÖ'ye açmadın mı? Açtın. Daha bundan büyük siyasi ayak mı olur? Şunu affedemiyorum, FETÖ'nün siyasi ayağıyla iş birliği yapanlar, bugün seçmenleri suçlama noktasına geldiler' 'Efendim, bu seçmenler FETÖ'cü mü, değil mi?' Ne demek FETÖ'cü mü, değil mi? Sen FETÖ'cü arıyorsan iş birliği yaptığın adama bakacaksın, milliyetçiliği ayaklar altına alan adama bakacaksın sen' '100 bin imzayı toplayamasınlar, amaç bu. Korku dağları sarmış. İstediğiniz kadar korkun, 25 Haziran'da Türkiye aydınlığına uyanacaktır' 'Rahmetli Alparslan Türkeş hayatta olsaydı, 'Ben her türlü milliyetçiliği ayaklarımın altına aldım.' diyen adamla asla yan yana gelmezdi, kendi partisini satmazdı'
Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM'deki Grup Toplantısı'nda, yaptığı konuşmada, Türkiye'nin beka sorunu varsa, herkesin birleşmesi gerektiğini belirterek, "Birleşeceğiz kazanacağız, bu ülkeye kardeşliği, demokrasiyi getireceğiz." ifadesini kullandı.
Dünya Basın Özgürlüğü Günü'nde gazetecilerin hapislerde bulunduğunu, Türkiye'nin medya özgürlüğü konusunda sonlarda olduğunu, gazetecilerin gücü övmek için değil, denetlemek için görev yapması gerektiğini, gazetecinin güce tapması, gücün arkasından gitmesi durumunda işlevini yitireceğini vurgulayan Kemal Kılıçdaroğlu, "Geldiğimiz noktada bu örnekleri Türkiye'de çok görebilirsiniz." diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, gazete sahiplerinin kendi özgür iradeleriyle gazetecilik yapmadığını, atamayla mevcut görevlerine geldiğini ileri sürerek, bu konuya ilişkin altı ilke belirlediklerini bildirdi.
Bunların başında gazete sahibinin gazetecilik dışında başka işi olmamasının geldiğini aktaran Kılıçdaroğlu, "Eğer gazete sahibinin pek çok alanda işi varsa bir süre sonra siyasi iktidarın baskısına direnemiyor ve siyasi iktidara teslim oluyor. Dünya'da, Türkiye'de örnekleri var." dedi.
İkinci kuralın gazete dağıtımına ilişkin olduğuna değinen Kemal Kılıçdaroğlu, "Gazetelerin dağıtılması bir şirketin tekeline bırakılamaz. Gazetelerin dağıtılması konusunda bütün medya sahiplerinin ortak olduğu bir şirket olmalı ve gazeteler hiçbir baskı altında kalmadan Türkiye'nin bütün sathına yayılabilmeli." ifadesini kullandı.
Kılıçdaroğlu, gazetecilikte sendikalaşmanın zorunlu hale gelmesini üçüncü ilke olduğunu vurgulayarak, şunları söyledi:
"En son Sayın Genelkurmay Başkanı ile Saray Sözcüsü'nün, Abdullah Gül'ü ziyaretini internette küçük bir haber yapmıştı bir gazeteci arkadaşım ve bir süre sonra onu geri çekmek zorunda kaldı. Bu gazetecinin işine son verdiler. Genelkurmay Başkanı ile Saray Sözcüsü'nün, 11'inci Cumhurbaşkanı'nı ziyaret etmesi dünyanın her tarafından haberdir, demek ki yapılan doğrudur. Hele hele bugün Türkiye'nin içinde bulunduğu koşullara göre zaten haberdir. Haber yalan mı? Hayır. Peki neden, hangi gerekçeyle bu gazetecinin işine son verilir, bunun üzerinde durmak gerekiyor."
- "Korku dağları sarmış"
Dördüncü ilke olarak Basın İlan Kurumu ve Radyo Televizyon Üst Kurulunun (RTÜK) yeniden yapılandırılmasını belirlediklerini kaydeden Kılıçdaroğlu, kamu ilanlarının objektif kıstaslarla belirlenmesinin ve televizyonlarda zorunlu yayımlanan ilanların paralı olmasının diğer kuralları olduğunu belirtti.
Yetki verilmesi durumunda bunların tamamını hayata geçireceklerine işaret eden Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti:
"Bu kürsüden defalarca FETÖ'nün siyasi ayağını açıkladık, malum FETÖ'nün siyasi ayağı, bir numaralı ayağı sarayda oturan zattır. Herkes bunu biliyor. Ne istediniz de vermedi? Türkiye'yi teslim etti, bundan daha iyi siyasi ayak mı olur. FETÖ'nün istediği valileri, kaymakamları, paşaları sen atamadın mı? Sen atadın. Devletin namusunu, kozmik odasını sen FETÖ'ye açmadın mı? Açtın. Daha bundan büyük siyasi ayak mı olur? Şunu affedemiyorum, FETÖ'nün siyasi ayağıyla iş birliği yapanlar bugün seçmenleri suçlama noktasına geldiler. 'Efendim bu seçmenler FETÖ'cü mü, değil mi?' Ne demek FETÖ'cü mü, değil mi? Sen FETÖ'cü arıyorsan iş birliği yaptığın adama bakacaksın, milliyetçiliği ayaklar altına alan adama bakacaksın sen. Rahmetli Alparslan Türkeş hayatta olsaydı, 'Ben her türlü milliyetçiliği ayaklarımın altına aldım.' diyen adamla asla yan yana gelmezdi, kendi partisini satmazdı. Şimdi bunu niye söylüyorlar, 'Efendim seçmenlere bakmamız lazım, bu seçmenlerde FETÖ ayağı var mı, yok mu?' Tepedeki adama bak sen kardeşim, seçmen FETÖ'cü mü, değil mi nereden bileceksin onu. Amaç 100 bin imzayı toplayamasınlar, amaç bu. Korku dağları sarmış. İstediğiniz kadar korkun 25 Haziran'da Türkiye aydınlığına uyanacaktır."
(Sürecek)