'Demokratikleşme, Haklar, Özgürlükler Ve Ab: Solidarnosc'ten Ab Üyeliğine Polonya Deneyimi' Paneli

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, sendikaların yeni koşullara uyum çabası içerisine girmelerinin tüm çalışma hayatı için bir zorunluluk arz ettiğini belirterek, "Daha sivil, daha demokratik, daha çoğulcu kurumların ülkemizin gelişimini ve kalkınmasını hızlandıracağı yadsınamaz bir gerçektir" dedi

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, sendikaların yeni koşullara uyum çabası içerisine girmelerinin tüm çalışma hayatı için bir zorunluluk arz ettiğini belirterek, "Daha sivil, daha demokratik, daha çoğulcu kurumların ülkemizin gelişimini ve kalkınmasını hızlandıracağı yadsınamaz bir gerçektir" dedi.
Rixos Otel'de Hak-İş ile Avrupa Birliği Genel Sekreterliği'nin ortaklaşa düzenlediği "Demokratikleşme, Haklar, Özgürlükler ve AB: Solidarnosc'ten AB üyeliğine Polonya Deneyimi" konulu panele eski Polonya Cumhurbaşkanı ve AB Düşünce Grubu üyesi Lech Walesa, Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, Hak-İş Genel Başkanı Salim Uslu, milletvekilleri ve çok sayıda sendikalı katıldı.
Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Bağış, Hak-İş'in emekçinin hakkını savunan, demokrasi ve AB standartlarından yana taraf olan Hak-İş'e uzun yıllar ülkeye hizmet etmesini dileyerek, Polonya'nın Gdansk şehrinde Walesa ile görüştüklerini hatırlattı. Bağış, "Sendikaların, faaliyet gösterdikleri kurumları öldüren zararlı bir virüs gibi olmamaları gerektiğini, bakteriler gibi canlandıran, güçlendiren mekanizmalar olmaları gerektiğini o gün orada ondan duydum. Sendikaların toplumun gelişmesinde,
demokratikleşmesinde, AB standartlarını yakalamasında ne kadar önemli fonksiyonları olabileceğini söylemişti" dedi.
Bağış, Walesa'nın Türkiye'nin AB sürecinin en tutkulu savunucularından olduğunu belirterek, "Kendisi kahvaltıda, bu yaz eşiyle birlikte Türkiye'de tatil yaptığını ve Dalyan'da girdiği çamur banyosuyla romatizma ağrılarından kurtulduğunu anlattı. Ben de Türkiye'nin, Avrupa'nın birçok sorununa çare olacak bir ülke olduğu gibi, şifa dağıtmaya da devam edeceğimizi söyledim. Kendisinin de aralarında bulunduğu Avrupa'nın akil adamları, bu sene içinde bir rapor yayımladı. Orada Türkiye'nin AB üyeliğine,
Türkiye'den çok Avrupa'nın ihtiyacı olduğunu çok net vurguladılar. Ülkemizde yaptığı tatilin ardından ayrılırken havalimanında yaptığı açıklamada, Fransa'nın Cumhurbaşkanı ve kendisinin de yakın dostu Sarkozy'nin Türkiye'yi ziyaret etmesi durumunda, Türkiye'nin AB'ye üyeliğini destekleyeceğine inandığını dile getirdi. Hatta 'eğer genç olsaydım gelir Türkiye'ye yerleşir ve Türkiye'de yaşamak isterdim' dedi. Bunlar bizi çok duygulandırdı" ifadelerini kullandı.

BAKAN DİNÇER
Bakan Dinçer de yaptığı konuşmada, özgürlükçü zemininin sendikalaşmayı daha da arttırdığını söyleyerek, sendikal hareketlerin değişik eğilimlerinde ortaya çıkmasına neden olduğunu söyledi. Hak-İş'in en temel özelliğinin, kuruluşundan beri ülke gerçeklerine yapıcı, uzlaşmacı bir yapıda olduğunu belirten Dinçer, bu anlayışını geliştirerek sürdürmesi olduğunu ifade etti. Hak-İş'in çatışmasız, uzlaşmacı biçimde devletle ahenkli bir biçimde çalışmayı ilke edindiğini söyleyen Dinçer, ''Nitekim ana tüzüğüne
göre Hak-İş, ülke gerçeklerini göz önünde bulundurarak, çalışanların haklarını korumayı, milli ve manevi değerlere saygıyı hak ve hukuk kaidelerine uymayı ve bu değerlerle işçi ve işverenler arasında denge sağlamayı ve işbirliğini geliştirmeyi, iş ahengi ve barışını çatışmasız bir şekilde tesis etmeyi amaçlayan bir konfederasyon olarak kurulmuş olması bu düşüncemi desteklemektedir. Diğer bir husus ise Hak-İş'in farklı bir sendikacılık anlayışıyla 1990'lı yıllarda sendikacılığın bir sivil toplum
örgütlenmesi olduğu görüşünü ön plana çıkarmasını önemsediğini belirtmeliyim. Ayrıca Hak-İş'in her türlü etkiden uzak olarak sosyo-ekonomik ve siyasi şartlardaki değişiklikler ve dünyadaki endüstri ilişkileri alanındaki gelişmelerle uyumlu ve özgür politikalar üretmeye odaklandığı söylenebilir. Hak-İş'in Et ve Balık Kurumu ile Karabük Demir Çelik İşletmelerinin özelleştirilmesindeki, Anayasa referandumunu desteklemesindeki ve kıdem tazminatı fonu kurulmasındaki modern yaklaşımlarıyla, çözümsüz katı
muhalefet anlayışının terk edilebildiğini göstermesi bakımından anlamlıdır'' ifadelerini kullandı.

YENİ KOŞULLARA UYUM ÇABASI
Et ve Balık Kurumu özelleştirilmesinde, Anayasa değişikliği referandumunda modern yaklaşımlarıyla muhalefetin katı anlayışının terk edilebildiğini göstermesinin anlamlı olduğunu belirten Dinçer, sendikaların ülkenin demokratikleşmesine katkı sağladığını kaydetti. Dinçer, değişen şartlara uyum sağlamaya çalışan sendikaların çalışma hayatında barışın tesisi açısından yararlı olduğunu belirtti. Sendikacılığın teknoloji ve üretim yapılarındaki değişikliklerden etkilendiğini söyleyen Dinçer, Batılı ülkelerde
işçi sendikalarının işsizlerin, gençlerin, kadınların sorunlarına çözümler ürettiğini, mesleki eğitimden, sosyal yardımların organizasyonlarına kadar farklı alanlarda önemli roller üstlendiğini vurguladı. Türkiye'de de yeni yeni sendikalarının bu tür projeler üretmeye başladığını belirten Dinçer, çalışma hayatında da değişimin sürdüğünü söyledi. Dinçer, yeni yüzyılda sendikaların yeni koşullara uyum çabası içerisine girmelerinin tüm çalışma hayatı için zorunluluk arz ettiğini söyleyerek, "Daha sivil, daha
demokratik, daha çoğulcu kurumların ülkemizin gelişimini ve kalkınmasını hızlandıracağı yadsınamaz bir gerçektir. Anayasamızın da bu anlayış içerisinde, çağın koşullarına bağlı olarak toplumsal yaşamda ve çalışma hayatında ortaya çıkan hızlı değişimlerin önünü açacak şekilde yeniden düzenlenmesi gerekmektedir. Bu anlayış içerisinde 12 Eylül 2010'da halkoyuna sunulan Anayasa değişikliği kapsamında çalışma hayatına ilişkin çok önemli düzenlemeler yapılmıştır'' dedi.
Değişim sürecinde anayasal düzeninde atılan adımların sürdürülmesi gerektiğini belirten Bakan Dinçer, 2821 sayılı Sendikalar Kanunu ve 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu için hazırlıkların sosyal diyalog zeminini esas alınarak sosyal taraflarla birlikte sürdürüldüğünü ifade etti. Ülkenin çalışma barışına hizmet edeceğine inandığını belirten Bakan Dinçer, bu yasaların bir taraftan ILO ve AB normlarına uygunluğunun sağlanması, diğer taraftan barış içinde tam bir mutabakat içinde
çıkarılmasını önemsediğini belirtti.
Öte yandan Dinçer'in konuşması sırasında kısa süreli elektrik kesintisi yaşandı.
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile