Denizbank, Çiftçiler Günü'nü Deniz Kule'de Kutladı

DenizBank Genel Müdürü Ateş: 'DenizBank tarımda milli misyon üstlenmiş bir banka. 2003'ten bu yana tarıma özel, uzmanlaşmış ekiplerimiz ve yüzlerce ziraat mühendisimiz ile hizmetlerimizi Türkiye'nin dört köşesine taşıyor, yılda ortalama yüzde 46 büyümeyle tarımda Türkiye'nin lider özel bankası olmaya devam ediyoruz' 'Yurt dışında deniz, kum, güneş üçlemesine tarım ve gastronomi de eklemeyi başaran ülkeler var artık. Kelimenin tam anlamıyla mutfak ihraç ediyorlar. Örneğin İspanya bunu başardı, biz de aynı başarıyı göstermeliyiz' 'Tohum da milli bir meseledir, hayat tohumdan başlar. Bu siyasetin üstünde stratejik bir meseledir' 'Kurun düşüklüğü, alçaklığı bir meseledir. Stabil olması başka bir meseledir. Kurun öngörülebilmesi çok daha önemli'

DenizBank, Çiftçiler Günü'nü Deniz Kule'de gerçekleştirdiği bir dizi etkinlikle kutladı.

Dünyanın 9. büyük tarım ekonomisi konumunda bulunan Türkiye'de, 2003'te itibaren bu alana desteği ülke geleceğine destek olarak gören DenizBank, Türkiye çapında, üreticiler ile yan yana gelmek suretiyle düzenlediği Çiftçiler Günü özel etkinliklerini, İstanbul'daki Genel Müdürlük binasında gerçekleştirdiği organizasyon ile tamamladı.

Söz konusu davette, DenizBank'ın tarım yolculuğu tüm detaylarıyla paylaşılırken, bankanın 10 yıldır Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı işbirliğinde hayata geçirdiği "Tarım ve İnsan" Fotoğraf Yarışması'ndan en seçkin eserler, Genel Müdürlük binasında sergi alanı olarak hizmet veren GaleriDeniz'de misafirlerin beğenisine sunuldu.

DenizBank Genel Müdürü Hakan Ateş, toplantıda yaptığı konuşmada tarımın stratejik bir sektör olduğunu belirterek, köyü kalkındırmadan şehrin kalkındırılamayacağını söyledi.

Tarım sektörünün enerji, bankacılık, denizcilik ve turizm sektörler gibi daha teknokrat daha bürokrat bir yapıyla yönetilip, yönlendirilmesi gerektiğini belirten Ateş, "Yanı başımızdaki Yunanistan'ın topladığı navlun gelirinin 4'te birine erişebilsek, Türkiye'nin cari açığında çok büyük düzelme olur." dedi.

Ateş, çiftçilerin tefecilere verdiği aylık vade farkların yüzde 3'ler civarında olduğunu, bankaların tarım sektörü girmesiyle çiftçilere 5-6 aya kadar vade farksız, 6 ay üzerinde ise yıllık yüzde 8-9 seviyesinde maliyetlerle finansman sağladığını dile getirdi.

- "Tarımda milli misyon üstlenmiş bir bankayız"

Ateş, DenizBank'ın tarımda milli misyon üstlenmiş bir banka olduğunu belirterek, "2003 yılından bu yana tarıma özel, uzmanlaşmış ekiplerimiz ve yüzlerce ziraat mühendisimiz ile hizmetlerimizi Türkiye'nin dört köşesine taşıyor, yılda ortalama yüzde 46 büyümeyle tarımda Türkiye'nin lider özel bankası olmaya devam ediyoruz." dedi.

Diğer yandan, tarıma özel dijital ürünlerle de bir bankadan beklenmeyecek atılımlar gerçekleştirdiklerini söyleyen Ateş, "Ancak bizim için en büyük gurur, söz konusu yapılanmayla Türkiye'de tarım bankacılığına daha fazla oyuncunun katılması için bir teşvik ortamı yaratmış, toplamda tarıma verilen desteğin büyümesine destek sunmuş olmak. Mayası tarımla yoğrulmuş toprakların evlatları olarak, çiftçimizin yüzünü güldürmeyi sürdüreceğiz." ifadelerini kullandı.

Ateş, 16 yıl önce çiftçiyi tefecinin elinden kurtarmak üzere yola çıktıklarını ve bugün geldikleri noktada Türkiye'de tarımın ve çiftçinin bankası olarak anılmaktan gurur duyduklarını belirtti.

2003 yılında tarımı ülkenin geleceği için kritik sektör olarak sahiplendiklerinde, çiftçinin sorunlarına odaklanan tek özel banka olduklarını anlatan Ateş, bugün 14 ayrı bankanın tarım bankacılığı hizmeti sunduğunu ve oluşturulan model sayesinde sektöre sağlanan toplam finansmanın 92 milyara ulaştığını söyledi.

Ateş, şöyle devam etti:

"Yola çıktığımız günden bu yana 20 katın üzerinde artırdığımız, Türkiye'nin her köşesine hizmet götüren tarım şubelerimiz, yeri geldiğinde üreticinin tarlasına, bahçesine kadar ulaşmak üzere dijital araçlar ve teknolojiyi de dahil etmek suretiyle geliştirdiğimiz hizmet anlayışımız, 1 milyonu aşan çiftçi müşterimiz ve aralarında asırlık bankalar da bulunan kamu bankaları dahil edildiğinde yüzde 13 oranındaki pazar payımız ile Türkiye'de tarıma en çok kredi kullandıran, lider özel banka konumundayız.

Tarım sadece kırsal alanda yaşayan vatandaşların geçimlerini sağladıkları bir kaynak değil, gelecek için stratejik bir sektör olarak ele alınmalı. 16 yıllık süre zarfında Türkiye'de tarımın finansmanını baştan aşağı değiştiren en önemli finansal inovasyon olarak öne çıkan Üretici Kart başta olmak üzere, üreticilerin gerçek sorunlarına çözüm getirmek hedefiyle hemen hemen tüm zirai ürüne özel bir bankacılık ürünü geliştirdik. Bugün tarımda adeta jenerik marka haline gelen Üretici Kart, 570 bin üreticimizin cebinde yer alıyor. Bu ürünün çevresine paydaşlarımızı, iş ortaklarımızı ve kampanyalarımızı eklediğimiz zaman, çiftçimiz, 'Sen beni tefecinin elinden kurtardın' diyor. Bu aslında iş yapış şekillerinde bir inovasyondur. Üretici Kart, tüketimi değil üretimi destekleyen bir kart olarak üreticimize can suyu veriyor."

Ateş, tohumun da milli bir mesele olduğunu, hayatın tohumdan başladığını ve bunun siyasetin üstünde stratejik bir mesele olduğunu vurguladı.

- "Dünyada tarımın başladığı topraklar üzerindeyiz"

Hakan Ateş, toprak ve iklim yapısı, su kaynakları, bilgi düzeyi yüksek çiftçisi, genç nüfusu ve büyüyen ekonomisi ile Türkiye'nin tarım alanında taşıdığı yüksek potansiyele dikkati çekti.

Bugün Türkiye'nin dünyanın 9. büyük tarım ekonomisi konumunda bulunduğunu anımsatan Ateş, incir, fındık, kayısı, ayva, kiraz, nar olmak üzere 6 ürünün üretiminde dünya lideri olunduğunu söyledi.

Ateş, "3 ürünün üretiminde dünya ikincisiyiz. İlk 10 üreticisi içerisinde olduğumuz toplam 27 zirai ürün var. Dünyada tarımın başladığı topraklar üzerindeyiz. Bu bereketi bilgiyle, teknolojiyle ve genlerimizde olan imece kültürü ile beslersek dünyanın en önemli tarım ülkesi olmak için aşılamayacak sorun bulunmuyor. Bu sene ülkemizin pek çok noktasında gerçekleştirdiğimiz ve üreticilerimizin yoğun ilgi gösterdiği Tarım Zirveleri'nde de altını çizdiğim bir konu vardı. Yurt dışında deniz, kum, güneş üçlemesine tarım ve gastronomi de eklemeyi başaran ülkeler var artık. Kelimenin tam anlamıyla mutfak ihraç ediyorlar. Örneğin İspanya bunu başardı, biz de aynı başarıyı göstermeliyiz." ifadelerini kullandı.

- "Nefes kredilerinde ilişki kazandık"

Toplantı sonrasında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Ateş, kredi büyümelerine ilişkin olarak, "Bankacılık sektörünün toplam kredi büyümesi yılbaşından bu yana yüzde 4 seviyesinde. DenizBank olarak kredi büyümemiz yüzde 6. Bunun ağırlıklı kısmı tarım, KOBİ, KGF ve Nefes kredileridir." dedi.

Nefes-2 kredilerinde iki kamu bankasından sonra 3. en büyük kredi ikraz eden banka olduklarını söyleyen Ateş, "Nefes-2 kredisinde müşterilerimizin yüzde 80'i yenidir. Tabii burada yeni bir ilişki kazanıyoruz. İşin artısı bu. Fedakarlık yapıyoruz, burada bir zarar var. Yüzde 9,90 ile ilk krediyi verdik. İkinci krediyi (Nefes-2) yüzde 11,80 ile kredi kullandırdık. Ama mevduat yüzde 15 ile toplanıyor... Nefes-1 kredisinden 50 milyon lira düzeyinde potansiyel zarar ettik. Faizden zarar ettik. Ama ilişki kazandık. Tarım kredilerinde NPL rasyomuz yüzde 4 civarında. Varlık yönetim şirketlerine 1 liralık problemli tarım kredisi satmadık ve satmama niyetimiz var. Kredilerimizin yüzde 95'ini teminatsız veriyoruz." ifadelerini kullandı.

- " Kur artışı tamamen kötüdür diye düşünmemek lazım"

Hakan Ateş, son dönemdeki kredi yapılandırma talepleri ve döviz kurlarındaki sert dalgalanmalara ilişkin soru üzerine, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Döviz kurunun ciddi bir hareketi oldu. TL'nin belli bir değer kaybı son yıllara sari realize oldu. Kurun artması ille de kötü değildir. Tahmin edilemez bir volatiliteden bahsetmiyorum. Biz dış ticaret açığı veren bir ülkeyiz. 55 milyar dolar civarında cari açığımız. Böyle bir ülkede iç talep ile dış talebi dengelemezseniz bunun sonu hüsran olur. Ömür boyu cari açık fonlanamaz. Biz bir noktada mutlaka dış talebi de canlandırıp, iç taleple dengelemek zorundasınız. 55 milyar doları sıfır yapmamız lazım. Burada en önemli kalem enerjidir. Türkiye'nin enerji kompozisyonunda yüzde 31'dir kömür. Bunun yüzde 14'ü yerli yüzde 17'si ithaldir. Bu oran tamamı yerli kömür olmak üzere ABD'de yüzde 40, Almanya'da yüzde 45, Polonya'da yüzde 83 ve Yunanistan'da yüzde 55'tir. Halbuki Anadolu'nun omurgası kömürdür. Biz enerji kompozisyonumuzdaki kömürün tamamını yerliye dönüştürsek cari açığımızda ciddi azalma olur. Bunun yanı sıra güneş, rüzgar enerjisini de eklerseniz cari açığı ciddi azaltırız. Sanayiyi de unutmamalıyız. Cari açık bir şekilde fonlanıyor. Bu yıl için ihracatta 170 milyar dolarlar konuşuluyor. Kur artışı tamamen kötüdür diye düşünmemek lazım. Malımızın değerinin dünyada da ederi fiyatlarla işlem görmesini sağlamamız lazım.

Bankalarda, kamuda ve hane halkında döviz pozisyon açığı bulunmuyor. Hane halkında altın hariç 140 milyar dolar, altın dahil 200 milyon civarında döviz pozisyon fazlası vardır. Bunların önemli bir bölümü de firma sahibidir. 215 milyar dolar civarında özel sektörün döviz açığı vardır. Kısa vadede DTH'ları artıda. Uzun tarafa baktığımızda kurun hızlı artışından kümülatif bilanço olarak negatif etkilenir, kur farkı zararı olarak. Bu bir realite. Türkiye böyle dönemler yaşamıştır. Enflasyonu düşüreceksiniz, faizi düşüreceksiniz ki Türk lirası sadece mevduat yapılan bir para birimi olmaktan çıkıp, yatırım yapılabilir, kredi alınabilir bir para birimi haline gelebilsin."

Ateş, kur artışlarından etkilenen taraf olduklarını belirterek, "Kurdaki stabilizasyonun sağlanması önemli. Kurun düşüklüğü, alçaklığı bir meseledir. Stabil olması başka bir meseledir. Kurun öngörülebilmesi çok daha önemli. Gelişmekte olan ülke para birimlerinde yılbaşından bu yana bir değer kaybı oldu. Seçimlerin ardından bazı belirsizliklerin süratle ortadan kalkacağını bir döneme girileceğini düşünüyorum. Bu stabilizasyonu sağlayacak. Merkez Bankası'nın elinde veri seti hepimizden fazla. TL aşırı değerli midir yoksa aşırı değersiz midir ona göre faiz kararlarını verecektir ve vermeye devam edecektir." değerlendirmelerinde bulundu.

- "Üreticilerin yetiştirdikleri ürün bazında ne kadar hibe ve destek alabileceklerine ilişkin bilgi verebileceğiz"

DenizBank Genel Müdürü Ateş, tarım sektörünün dijital dönüşümünü ve teknoloji ile entegrasyonu konusuna, çiftçinin işini daha kolay ve verimli kılmak hedefi çerçevesinde büyük önem verdiklerini belirtti.

14 Mayıs 2016'da Dünya Çiftçiler Günü'nde "Deniz'den Toprağa" Facebook sayfasını hizmete sunduklarını hatırlatan Ateş, bugün 100 bin üreticiye en güncel haberleri bu sayfa üzerinden sunduklarını ve onlardan gelen soruları en kısa sürede uzman ziraat mühendisleri aracılığıyla cevapladıklarını anlattı.

Ateş, şunları kaydetti:

"Facebook sayfamızın zamanla yakaladığı ivmenin etkisiyle Eylül 2017'de yine aynı isimle Deniz'den Toprağa mobil tarım uygulamasını hizmete sunduk. Üreticilerimizin tarladaki akıllı danışmanı olarak gördüğümüz Deniz'den Toprağa, müşterimiz olsun olmasın tüm çiftçilerimizin ihtiyaç duyabilecekleri bilgilere tek tıkla ulaşabilecekleri bir platform ve inovatif içeriğiyle sektörde bir ilk. Mobil uygulamamız, piyasaya sürülmesinin birinci ayında uluslararası finans çevrelerinde en saygın ödül platformlarından 'EFMA - DMI Awards 2017'de, 'En İyi Yeni Ürün / Hizmet' kategorisinde birincilik ödülünün sahibi oldu.

Bugün itibarıyla 50 binin üzerinde indirildi. Eylül ayında mobil uygulamamıza finansal okur yazarlığı artıracak, aynı zamanda yatırım danışmanlığı hizmeti de verecek bir modül ekleyeceğiz. Bu kanal üzerinden ayrıca İstihbarat Sorgusu hizmeti de sunacağız. Üreticimiz artık gönül rahatlığı ile ticari ilişkisi olan kişi için mobil olarak senet veya çek sorgulamasını yapabilecek. Diğer diğer gelişme, 10 gün içinde uygulamamıza Hibe Destek modülü ekleyecek olmamız. Burada da açılan hibe ve destek programlarını yayınlamamızın yanı sıra, üreticilerin yetiştirdikleri ürün bazında ne kadar hibe ve destek alabileceklerine ilişkin bilgi verebileceğiz."

- "Çiftçilerin hayatlarına değer katacak projelerimiz sürecek"

DenizBank Tarım Bankacılığı Genel Müdür Yardımcısı Burak Koçak da DenizBank'ın, tarımın sadece finansman tarafıyla değil sosyal tarafı ile de yakından ilgilendiğini, çiftçilerin hayatlarına değer katacak, onların yüzlerini güldürecek projelere imza attığını belirtti.

Tarıma sağladıkları finansal ve kurumsal desteği, aynı zamanda sosyal sorumluluğun bir parçası olarak da gördüklerini dile getiren Koçak, bu kapsamda Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile çok güzel ve verimli çalışmalar gerçekleştirdiklerini anlattı.

Koçak, "Türkiye'nin en geniş kapsamlı eğitim seferberliği ile 5 bin köye 500 bin adet tarımsal içerikli kitabın çiftçimize ulaştırılması, bakanlığımız iş birliğinde uzun yıllardır hayata geçirdiğimiz Tarım ve İnsan konulu fotoğraf yarışması ile 'Tarıma Değer Katanlar' yarışmalarımız bu kapsamda öne çıkan projelerimiz. Bu yöndeki çalışmalarımız artarak sürecek." diyerek sözlerini tamamladı.

- "Türkiye dünyanın 9. büyük tarım ekonomisi"

Burak Koçak dünya nüfusunun her geçen yıl daha büyük bir hızla arttığını ve kişi başına düşen arazi miktarının ise her geçen gün azaldığını vurguladı.

Son 50 yılda gerçekleşen tarımsal tüketim miktarının ilk 11 bin yılda gerçekleşen tarımsal tüketim miktarına eşit olduğuna dikkati çeken Koçak, dünyada en büyük tarım ekonomisinin 958 milyar dolarlık büyüklükle Çin olduğunu söyledi.

Çin'i 354 milyar dolarlık büyüklükle Hindistan, 184 milyar dolarla ABD, 125 milyar dolarla Endonezya, 85 milyar dolarla Nijerya, 85 milyar dolarla Brezilya, 67 milyar dolarla Pakistan ve 55 milyar dolarla Rusya'nın takip ettiğini aktaran Koçak, Türkiye'nin 52 milyar dolarlık büyüklükle dünyanın 9. tarım ekonomisine sahip olduğunu dile getirdi.

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile