Yeni CHP'nin sözüm ona terörle mücadele diye sunduğu tekliflerin aslında PKK'nın dünden razı olup benimsediği bölünmeye çanak tutacak şirretlikler ve ihanet hazırlıkları olduğunu ifade eden Bahçeli, bu gelişmeler karşısında Gazi Mustafa Kemal'in kemiklerinin sızladığını, ruhunun da ziyadesiyle incindiğini söyledi.
Partisinin Meclis Grup toplantısında konuşan Bahçeli, son günlerde Türkiye'nin içine girdiği gündem karmaşası ve istismar enflasyonunun milletin enerjisini ve heyecanını bir hayli zayıflattığını ve zaafa düşürdüğünü ifade etti.
Bir mesele çözülmeden, makul ve kabul edilebilir bir noktaya getirilmeden; yeni sorunlar, yeni girdaplar ve yeni muammaların hemen varlığını gösterdiğini dile getiren Bahçeli, Başbakan Erdoğan'ın fantezi fikirleri, provakatif düşünceleri, kışkırtıcı beyanlarının ülkeyi çıkmaza sürüklediğini kaydetti.
Türkiye'nin bir AK Parti sorunuyla kavrulduğunu ve kıvrandığını belirten Bahçeli, işsizliğin başını alıp gittiğini, yoksulluğun derinleştiğini belirterek eleştirilerini şöyle sürdürdü:"İşsizlik almış başını gitmektedir; ama AKP kürtajı diline dolamıştır. Yoksulluk derinleşmektedir; ama AKP sezaryene kafayı takarak vakit kaybetmiştir. Hayat pahalılığı azmakta ve artmaktadır; ama AKP 1930'lu yıllara saplanmış kalmıştır. Memurlarımız perişanlığa mahkûm edilmektedir; ama AKP kindar gençlik yetiştirmenin derdine, öfke dilinin pençesine düşmüştür. Esnafımız infial ve patlama sınırına yaklaşmaktadır; ama AKP milli bayramlarla cebelleşmiş, İstanbul'un fethini kundaklamıştır. Çiftçimizin feryadı, işçimizin ahı, emeklimizin şikâyeti sel haline gelmektedir; ama AKP Dersim'deki isyancılara kucak açmış, milli mücadeleye karşı gelenleri yüceltmiştir. Terör ve bölücülük sabırları zorlamaktadır; ama AKP geçmişin tozlu sayfalarına takılmıştır. Şehit anaları ağlamakta, hanelerden ağıtlar yükselmektedir; ama AKP şehitliğin tanımını değiştirmeye kalkışmıştır. Türkiye’nin geleceği kararmakta, ama AKP suya yazı yazmakla ve havanda su dövmekle zamanı israf etmiştir. Biliyor ve tüm çıplaklığıyla fark ediyoruz ki AKP hükümeti; bağlanan umutları heba etmiştir. Talepleri kırmış geçirmiş, dilekleri uçuruma atmıştır. Özlemleri karartmış, ümitleri dağıtmıştır. Beklentileri boşa çıkarmış, hayalleri yıkmıştır. Dertlerine derman bekleyen, ağırlaşan meselelerine çare gözleyen milyonları yüz üstü bırakmıştır. Adalet ve Kalkınma Partisi tümüyle; işi gücü bırakmış, şimdiden Başbakan Erdoğan’ın bireysel hedef ve çıkarlarına yönelik seferberlik içine girmiştir. Başkanlık veya yarı başkanlık hesap ve arzularını gerçekleştirmek için yoğun bir çaba göstermiştir. Sanırsınız ki Türkiye tek kişilik çadır tiyatrosunun sergilendiği bir ülkedir ve Recep Tayyip Erdoğan’dan başka dikkate alınacak ve önemsenecek kimse de kalmamıştır. Sanki bu ülke Başbakan'a miras bırakılmış; keyfi neyi isterse, canı neyi çekerse, aklına ne düşerse yapmak kendisine hak ve helal olarak sunulmuştur. Düzmece methiyeler, gelip geçici iltifatlar ve temelsiz övücü sözler ona yöneliktir. Şovmen gibi takdim edilmekte, yeni yetme pop müzik ikonları gibi tezahürat görmektedir. Başbakan Erdoğan kendinden geçmiş, gözünü hırs bürümüş ve akli melekeleri işlemez bir duruma gelmiştir. Basiret pınarları kurumuş, feraset ışığı sönmüş ve doğruyu yanlıştan ayıracak zihinsel fonksiyonları körleşmiştir. Varsa da yoksa da şahsi ikbali ve siyasi kariyerini tek adamlıkla çakıştırma dürtüleri ön plana çıkmıştır."
TASMANIN HANGİ CANLI TAKILDIĞINI BİLİYORUZ
Başbakanın medyaya yönelik sözlerini de eleştiren Bahçeli, tasmanın kime takıldığı, hangi canlıyla ilgili olduğunu herkesin bildiğini ifade etti.
Kendileri için mühim ve öncelikli hususun ise bu ağır sözlere kimsenin çıtının dahi çıkmamış olması ve kimsenin üzerine almaması olduğuna dikkat çeken Bahçeli, bu ifadelerin sarf edildiği günün ertesinde de gazete manşetlerinin başka telden çaldığını ve köşe sahiplerinin karanlıkta ıslık çalan bir ruh haliyle hareket ettiğini söyledi.
"Üzülerek şahit olmaktayız ki dünün mütareke basını neredeyse yeniden belini doğrultmuş, bugünün kalemşörları gurur ve izzet-i nefsin iflas sınırına dayanmıştır." diyen Bahçeli, kim olursa olsun tasmayla gazeteciyi aynı kalıba sokmanın, insanlık değerlerine ve insan vasıflarına yapılan büyük bir yanlış ve hakaret olduğunu vurguladı. Nefret dilinin sonunun bu olduğunu dile getiren Bahçeli, korkunun, çekimserliğin, haysiyet aşınmasının ulaştığı hazin manzaranın da burada olduğunu kaydetti.
"Bizim açımızdan bu anlayış; çıraklığını Okyanus ötesinin yanında, kalfalığını BOP’un eşbaşkanlığında, ustalığını ise bölücülük tezgâhında ve kanlı senaryolarda heyecanla herkese sergilemiştir." diyen Bahçeli, "Şayet yıkım yolunun, bölünme istikametinin inşası ustalık olarak değerlendiriliyorsa, o zaman İmralı’da yatan cani, Kandil’deki fitne ve Irak’ın kuzeyindeki yılan ustalar kurulunun birer üyesi olarak tanımlanmalıdır. Bu durum karşısında Başbakan’ın değil usta, baş usta unvanıyla taltif ve hakkının teslim edilmesi de doğru ve yerinde bir karar olacaktır. Zira Başbakan’a ustalık tanımı ve sıfatı dahi az ve yetersiz gelecektir." dedi.
'TERÖR SORUNU TAVİZLERLE İÇİNDEN ÇIKILMAZ BİR HAL ALDI'
Bölücülük ve terör sorununun gün geçtikçe içinden çıkılmaz bir hal aldığını ve milletin beka düzeyinde kuşattığını anlatan Bahçeli, "Ne yazık ki şehitler yine gelmeye devam etmekte, milli vicdanlar sarsılmayı sürdürmektedir. Dün Diyarbakır’dan gelen iki şehit haberi ise bir kez daha ciğerimizi yakmıştır. Dicle Nehri’nin kenarındaki koyundan bile sözde sorumlu olduğunu söyleyen Başbakan Erdoğan şüphesiz şehitlerimizin akan kanının da yegane sorumlusu ve suçlusudur. Başlattığı yıkım ve bölünme projesi ülkemizin dağlarını kana bulamış, yollarını mayınlamış, karakollarını kuşatmış ve hain emelleri teşvik etmiştir. AKP hükümetinin ihanete varan kasıtlı ve ısrarlı adımları neticesinde bölücü terör örgütü PKK, belki de ilk defa vurdukça sonuç alacağını, katlettikçe amacına ulaşacağını görmüştür. Verilen tavizler, kurulan müzakere masaları, yapılan pazarlıklar Türk milletini etnik kimliklere indiren gafletle birleşince ülkemiz adeta terör cehenneminin ortasına göz göre göre düşürülmüştür. 2002’de sıfır terörden, 2012’de zirveleşen teröre bu şekilde gelinmiştir. Canlarımız bundan dolayı yanmış, analarımızın gözyaşları bu kapsamda oluk oluk akmıştır." diye konuştu.
Başbakan'ın 'ölü seviciler, ceset avcıları, kalleşler, arkadan vuranlar' diyerek sanal çıkışlar yaptığı kesimlerle derin ittifakı, terör sorunuyla sözde Kürt sorununu aynı havuzda toplamasının büyük badirelerin doğmasına neden olduğunu ifade eden Bahçeli, terör sorununu geri plana itip, sözde Kürt sorununu öne çektikçe ayrımcılık, farklılık ve bölücülüğün iyice zıvanadan çıktığını, bendini aştığını belirtti.
CHP BU NİYET VE KALİTESİNİ GÖZLER ÖNÜNE AÇIKÇA SERDİ
Bölücü terörle Kürt kökenli vatandaşları ilişkilendirmeye kalkışmanın teröre rehber tayin edeceğine işaret eden Bahçeli, buna ne AK Parti'nin ne de CHP'nin hakkı ve salahiyetinin olmadığını kaydetti.
Bahçeli, şunları söyledi:"Başbakan Erdoğan’ın yanlış tutum ve yönelimleri, teröre Kürt sorunu olarak bakan şuursuzluğu bugün bölücülüğün dip akıntısını hızlandırmış ve yüzeye çıkarmıştır. Ne büyük bir tesadüftür ki, CHP’de AKP’nin peşi sıra gitmekte, BDP’yle de birleşerek bölücülüğün şeytan üçgenini oluşturmaktadır. Görüldüğü kadarıyla, anamuhalefet partisinin genel başkanı sözde Kürt sorununu çözmek maksadıyla ortaya atılmış ve her zaman olduğu gibi acele ve şaşkınlıktan dolayı foyası dökülmüştür. İşin ilginç tarafı ise AKP, BDP ve CHP’nin aynı bölücülük havzasından ve havasından nasıl istifade ettiklerinin bu vesileyle ortaya çıkmasıdır. Sanki ellerine tutuşturulmuş müşterek metin ve her derde deva reçete vardır da bundan bir bizim haberimiz gecikmeyle olmaktadır. CHP’nin Meclis’e sunduğu metnin yalnızca iki yerinde teröre dolaylı atıf yapılmış ve her şey sözde Kürt sorununa bağlanmıştır. Dikkatimizi daha da fazla çeken bir başka husus ise CHP’ye göre ülkede bölücü terör diye bir sorunun olmadığıyla ilgilidir. Kısacası, öneri setinde sözde Kürt sorunu her şeyin başına koyulmuş ve böylelikle CHP bu konudaki niyet ve kalitesini gözler önüne açıkça sermiştir. Şurasını hemen söylemek isterim ki, CHP’nin yaklaşım ve önerileri PKK maşalarıyla ve İmralı canisinin saçmalıklarıyla neredeyse bire bir aynıdır. PKK ağzı, bölücü lügati, bölünme parolasının şifreleri CHP tarafından sahiplenilmiştir. Kandil ve İmralı’nın akil adamlar önerisi Sayın Kılıçdaroğlu’nda cevap bulmuş ve kendisini harekete geçirmiştir.
"YENİ CHP'NİN TEKLİFLERİ PKK'NIN İHANET HAZIRLIKLARIDIR"
Yeni CHP'nin sözüm ona terörle mücadele diye sunduğu teklifler aslında PKK’nın dünden razı olup benimsediği bölünmeye çanak tutacak şirretlikler ve ihanet hazırlıklarıdır." diyen Bahçeli, "Yeni CHP bölücülüğün sığ sularında demir atmış, burada teröristlere filika ve can simidi imal etmeye yönelmiştir. Cumhuriyet’i kurmakla övünen CHP, şimdi de çöküşe giden süreci hızlandırmaktan kıvanç duymaktadır. Bu gelişmeler karşısında herhalde Gazi Mustafa Kemal’in kemikleri sızlamış, ruhu da ziyadesiyle incinmiştir. Hali hazırda CHP’nin Genel Başkanı siyasi partileri ziyaret edeceğini ifade etmiş, ilk olumlu cevap da doğal olarak aynı derin ve karanlık sularda birlikte kulaç attığı, aynı bölücülük takımında beraber oynadığı Başbakan Erdoğan’dan gelmiştir. Ne acıdır ki, AKP, CHP, BDP ve PKK el ele vermiş, Türk milletine ölüm tarlaları açmak amacıyla amansız bir yarışa girmişlerdir. Ne kadar olumsuz bir manzara olsa da, Allah’a şükürler olsun ki, Milliyetçi Hareket hala geçilememiş, hala yenilememiş ve hala etkisizleştirilememiştir. Bu açıdan bizim hiç kimseyle sözde Kürt sorunu bağlamında görüşecek ve fikir alışverişinde bulunacak bir niyetimiz ve merakımız yoktur. Bu itibarla biz geçmişte AKP’yle yıkım projesini konuşmadık, bugün de CHP’yle çöküş planını konuşmayacağız. Parti olarak bölücülüğe ve teröre nasıl baktığımız bellidir ve duyarlı herkes tarafından da bilinmektedir. Bunun haricinde, bizim nezdimizde Kürt sorunu diye bir şey asla olmayıp, bunun konuşulması dahi sakat, mahsurlu ve tehlikeli bir durumdur. Herkes bilmelidir ki, terörle mücadelede en büyük manevi gücümüz ve asla vazgeçmeyeceğimiz hedefimiz bağımsız yaşama ülkümüz ve kararlılığımızdır. Terörü yok etmeye yönelik azim ve direncimizin merkezinde; şehadete ulaşmış vatan evlatlarına yönelik sevgimiz, saygımız ve bağlılığımızla birlikte, Türk milletinin bin yıllık kardeşliğine duyduğumuz hayranlık tam anlamıyla belirleyicidir. Bütün bu mukaddesatı yıpratacak, sorgulatacak, terörle mücadelenin ilke ve inancını zedeleyecek açıklama, açılım ve yorumlardan mutlaka ve acilen uzak durulmalıdır." şeklinde konuştu .
Devlet Bahçeli: CHP Bölücülüğün Şeytan Üçgenini Oluşturuyor
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, CHP'nin de AK Parti'nin peşi sıra gittiğini, BDP'yle de birleşerek bölücülüğün şeytan üçgenini oluşturduğunu iddia etti.