Yaş ilerledikçe diyabete yakalanma oranın yükseldiğini vurgulayan Doç. Dr. Burhan Mayir, “Şeker hastalığı çok sık karşılaştığımız bir durum. Bu durum dünyada da böyle, Türkiye’de de böyle. Her 9-10 kişiden 1’i şeker hastası. Yaş arttıkça şeker hastalarını daha çok görmeye başlıyoruz. Türkiye’de 55 yaş ve üzerindeki 4 kişiden 1’i şeker hastası. Şeker hastalığı damarları etkiliyor ve damarlar üzerinden bütün organlara hasar verebiliyor. Böylece ölümcül komplikasyonlara yok açabiliyor. Böbrekleri etkileyip böbrek yetmezliği yapabiliyor, kalp damar tıkanıklığı, kalp krizi, ani ölümlere yol açabiliyor. Felçler ve göz görme kayıplarına yol açabiliyor. El ayak damarlarında tıkanıklık ve gangrene yol açabiliyor. Bu yüzden şeker acilen tedavi edilmesi gereken hastalıklardan bir tanesidir” diye konuştu.
"Her 10 şeker hastasından 3’ü ilacını kullanmıyor"
Özel OFM Antalya Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Burhan Mayir, şeker hastalığı tedavisinde ameliyat seçeneğinin öncelikli bir seçenek olmadığını, hastalık düzeyinin kontrol altına alınmadığı durumlarda ameliyat seçeneğinin kabul edilebilir bir seçenek olduğunu vurguladı. “Sağlık Bakanlığının araştırması var. Her 10 şeker hastasından 3 tanesi ilacını kullanmıyor. Bu çok yüksek bir oran. Daha da kötüsü, ilaç kullansalar bile her 10 hastadan sadece 3’nün kan şekeri kontrol altında. Yani 7 hastanın kan şekeri kontrolsüz bir durumda. Beslenmeye ve egzersizlere dikkat edilmiyor, ilaçlar uygun şekilde kullanılmıyor, bunların hepsi büyük bir sıkıntı” diyen Doç. Dr. Burhan Mayir, şöyle devam etti:
“Şeker Hastalarının tedavisi öncelikle ameliyat değil. Şeker hastalığının tedavisi, diyet, egzersiz ve medikal tedavidir. Medikal tedavide bazı ilaçlar var. Bunların kullanılması öneriliyor ama buradaki sıkıntı, tedaviye uyum oranı çok düşük. Hastalar ömür boyu ilaç kullanmıyor, kan şekerlerini düzgün bir şekilde takip etmiyorlar. Buna bağlı olarak kan şekerleri oldukça yükseliyor. Ameliyat bu noktada biraz öne çıkmaya başladı.
Çünkü ameliyat olan hastalarda tedaviye uyumsuzluk diye bir şey söz konusu değil. Artık ilaç kullanmıyorlar. Her gün kan şekerini parmaklarından ölçmek zorunda kalmıyorlar, ameliyatlı oldukları için istemeseler bile diyete uyum sağlamak zorunda kalıyorlar. Bu açıdan ameliyatlar günümüzde ön plana çıkmaya başladı.
”
Ameliyat için doğru teşhis önemli
Obezite ve Diyabet Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Burhan Mayir; şeker hastalığının Tip-1 ve Tip-2 olmak üzere ikiye ayrıldığını, Tip-1 diyabet hastalığının genelde çocuk ve gençlerde ortaya çıktığını söyledi.
“Tip-1 diyabeti bu ameliyatlarla tedavi etmek mümkün değil. Bizim ameliyat ettiğimiz hastalar, Tip-2 diyabet hastalardır. Tip-2 hastalar, diyabet hastalarının yüzde 90’ını oluşturan bir grup. Bu grup içindeki hastalara bazı tetkikler yapıyoruz. Hastaların insülin rezervlerine bakıyoruz, boylarını ve kilolarını değerlendiriyoruz. Sonuçlara göre ameliyata karar veriyoruz. Doğru hastayı seçmek önemli. Doğru hastayı ameliyat ettiğimiz zaman çok iyi sonuçlar alabiliyoruz” diyen Mayir, “Sonuçta bu bir ameliyat; bir takım riskleri ve sonuçları olacaktır ama bu ameliyatlar düşünüldüğü kadar zor ameliyatlar değil. Günümüzde bu ameliyatları biz kapalı yöntemlerle yapıyoruz. Biz hastanın karnında 3 ila 5 tane yarım santim ile 1,5 santim kesiler oluşturuyor ve özel aletlerle, özel cihazlarla bu ameliyatları gerçekleştiriyoruz. Kapalı ameliyatın en büyük üstünlüğü hastalar 4-6 saat sonra yürümeye, dolaşmaya başlıyorlar. Ağrıları azalıyor, su içmeye başlıyorlar ve biz bu hastalarımızı kısa bir süre içerisinde taburcu ediyoruz. Şeker hastalarına gerçekleştirdiğimiz ameliyatlarda yüzde 90 oranında başarı yakalıyoruz” ifadelerini kullandı.
Ameliyattan sonra ilaç ve insülinden kurtulmak mümkün
Genel Cerrahi ve Diyabet Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Burhan Mayir, şöyle devam etti:
“Bu ameliyatlarla şeker hastalığının tedavisine ek olarak yüksek tansiyonlu hastaların tedavisinde yüzde 70-80 oranında başarı oranımız var. Yüksek kolesterolü olan hastalarda yıllar içerisinde kolesterolün normal seviyelere düştüğünü görebiliyoruz. Uyku apne sendromu yaşayan hastalarda yüzde 90 oranında bir başarı sağlayabiliyoruz. Bunlardan daha önemlisi, çok kilolu hastalarda bu ameliyatları yaptığımız zaman fazla kilolardan kurtulabiliyorlar. Bu ameliyatlar ile 100 kilo verebilen hastalarımız var. Bu durum hastalarımızın sosyal hayatına çok ciddi getirileri oluyor. Bir şeker hastası düşünün; şeker hastası, yüksek kolesterol hastası, günde 5-6 ilaç kullanıyor, 150-200 ünite insülin kullanıyor ve bunların hepsinden ameliyattan sonra kurtulması mümkün olabiliyor. Bu ameliyatın etkisi hızlı bir şekilde saatler içerisinde ortaya çıkıyor. Biz zaten ameliyat sürecinde bunu gözlemliyoruz. Kan şekerini takip ediyoruz ve kan şekerinin normal seviyelere düştüğünü görebiliyoruz. Hastalarımızın hiç biri ameliyattan sonra ilaç kullanmıyor. Birkaç gün takipte oluyorlar, kan şekerlerini görüyoruz, ondan sonra rahatlıkla evlerine gönderebiliyoruz. Ameliyattan sonra takip ve kontrollerimize devam ediyoruz. Ameliyatın en büyük faydası taburcu olduktan sonra hastalar hiçbir şekilde ilaç kullanmıyorlar. Bu hastalar için tek tip bir ameliyat yok, hastanın beslenme düzenine, insülin rezervine, kan şekerine, kilosuna göre hastaya uygun olacak ameliyatı yapıyoruz. Doğru hasta seçimi ve doğru ameliyatta başarı şansı yüksek."
Diyabet Hastaları İlaçlarını Kullanmıyor
Diyabetin hem Türkiye’de hem de dünyada en sık karşılaşılan hastalıklardan biri olduğunu belirtilen Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Burhan Mayir, Türkiye’de her 10 kişiden 1’inin diyabet hastalığına yakalandığını; her 10 hastadan 3’ünün ise gerekli ilacı kullanmadığını söyledi.