Cami Kuran Kursu ve Kocasinan Müftülüğü Hizmet Binası'nın temelini atmak ve Hacılar İlçe Müftülüğü'nün açılışını yapmak üzere Kayseri'ye gelen Bardakoğlu Kayseri Valisi Mevlüt Bilici'yi de ziyaret etti. Bardakoğlu, burada yaptığı konuşmada, "Türkiye'de Hristiyanların kendi kiliselerinde ibadet etmesi bizim alicenaplarımızın bir örneğidir. Bizim geleneğimizin bir parçası, dinimize saygımızın bir gereği olarak görüyoruz. Bırakalım herkes kendi inancını kendi inandığı şekilde yerine getirsin. Din özgürlüklerini genişletmek ve geliştirmek toplumsal huzur ve barışın kaynağıdır. Baskı sadece ve sadece iki yüzlü insanların sayısını arttırır. Baskı kurarak değil insanları insan olduğu için, değerini sayıp bağrımıza basarak toplumsal barışı sağlayabiliriz. Böyle olduğu içinde 72 milyonun diyaneti olmak demek insanları etnik kökenleri, mezhepleri, inançları, dindarlık tercihleri sebebiyle ayırmamak, hepsini sevmek, hepsine gönül dünyamızı açmak demektir." diye konuştu.
DİNİ İDARELERİN ZAYIF OLDUĞU YERLERDE SORUNLAR DAHA ÇOK KATLANIYOR
Kayseri İl Müftüsü Şaban İşlek'in Arnavutluk'a tayininin çıkmasını değerlendiren Diyanet İşleri Başkanı Bardakoğlu, Arnavutlukta hala taşların yerine oturmadığını ancak Kayseri Müftüsü'nün tecrübesiyle bu işin altından kalkabileceğini söyledi. Dini idarelerin zayıf olduğu yerlerde sorunların daha çok katlandığının altını çizen Bardakoğlu, "Gönlümüz isterdi ki hem balkanlarda, hem de Afganistan, Pakistan hinterlandında dini idareler güçlü olsun, dini gelenekler istikrar ifade etsin ki insanlara sağ duyu, huzuru ve hoşgörüyü tavsiye etsin. İşte dini idareler zayıf olunca aşırılıklar başlıyor. Din adına birçok yanlışlar başlıyor. İnsanlar adeta birbirinin boğazına sıkmaya birbirine çelme takmaya başlıyor. Ayrılık gayrılık başlıyor." şeklinde konuştu.
Diyanet İşleri olarak 5-6 yıldır ısrarla yürüttükleri Cami Dışı Din Hizmetleri Projesi hakkında bilgi veren Bardakoğlu, din hizmetleri deyince caminin dört tarafına hapsedilmiş, ezan ve namazdan ibaret sayılmasını son derece yanlış bulduklarını açıkladı. Din hizmetlerinin caminin dört duvarı arasında kılınan namazdan, tutulan oruçtan ibaret olmadığını kaydeden Bardakoğlu, "Hayatımızın 24 saatini kuşatan büyük bir mesaj ve çağrıdır. O çağrıyı insanlara ulaştırmaktır. Komşuluk ilişkilerimiz, ticari hayatımız hepsi bu çağrının nimetinden istifade etmek zorundadır. Din görevlilerimizde sadece camide namaz kıldıran bir memur değil, toplumun içinde olan yaraları saran, bacası tütmeyen ev varsa onun derdine koşan, tedavi edilmesi gereken hasta varsa ilk ona ön ayak olan, çalışkanlığı temizliği, topluma aşılayan kanat önderi, bir gönül doktoru olmak zorunda. Biz bu projeyi başlattığımızda çok iyi geri dönüşler almaya başladık. Hangi il ve ilçeye gittiysem orada din görevlilerinin yeni yeni sosyal projeler başlattıklarını ve adeta toplumla kucaklaştıklarını ve o mahallenin din görevlisi olma yolunda ilerlediklerini görüyorum." ifadelerini kullandı.
CAMİ AVLULARI BULUŞMA MERKEZİ OLUYOR
Diyanet İşleri Başkanlığı olarak camilerin işlevini tam olarak yerine getirebilmesi için çaba harcadıklarının altını çizen Bardakoğlu, yeni bir projeyle cami avlularını buluşma merkezi haline getireceklerini açıkladı. Camilerin halkın içinde, halkla birlikte, insanların kolayca ulaşabileceği hayatın bir parçası olmak zorunda olduğuna dikkat çeken Bardakoğlu, camiler resmi mekanlar olmadığını vurguladı. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın bile resmi bir kurum olmadığına değinen Bardakoğlu, başkanlığın sivil karakterinin bürokratik karakterinin çok daha önde olduğunu vurguladı.
Diyanet İşleri Başkanlığı olarak başkanlığın daha sivil, daha halk ile iç içe, halkın duygu ve düşünceleriyle tasavvur ve tahayyülleriyle hem hal olan ve onlara çare arayan bir sivil kuruluş olarak görmek istediklerinin altını çizen Bardakoğlu, "Camilerimizin her birinde okuma salonları olmasını projelendirdik. Her camimiz aynı zamanda cami avlusunda yapacağımız buluşma mekanlarıyla kültür sanat buluşma merkezi olmalıdır. Artık kadınlarımız, gençlerimiz, çocuklarımız cami avlusunda, caminin düzenleyeceği etkinliklerle buluşmalıdır. Bunun en iyi örneklerini Avrupa'da görüyoruz. En iyi örneklerinden birisi Rusya'da Kazan şehrindedir. Burada her cami sosyal ve kültürel faaliyetlerin adeta merkezini teşkil ediyor. İnsanlar cami altında, cami kenarında, cami yanında oluşan kültür merkezlerinde, buluşma merkezlerinde vakit geçiriyor ve dini hayatla, sosyal hayat, kültürel hayat iç içice. Türkiye'de bunun olabilmesi için çabalıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Bu yıl Kuran Kurslarında da pilot uygulama başlattıklarını hatırlatan Bardakoğlu, çok daha sivil ve ihtiyaçlara cevap verir şekilde planlandığını dile getirdi. Artık formel tek bir kalıp Kur'an hizmeti yerine toplumun çok değişik kesimlerinin taleplerini, o taleplere uygun mekan ve saatlerde karşılayacak yeni tip Kur'an eğitim hizmetlerine başlandığını aktaran Bardakoğlu, bütün bunların Diyanet işleri başkanlığının toplumla bütünleşme ve 72 milyonun diyaneti olma çabasının ürünü olduğunu açıkladı.
KÜRTÇE KUR'AN KONUSUNDA ŞUANDA BİR ÇALIŞMAMIZ YOK
Bardakoğlu, Kürtçe Kur'an-ı Kerim için Diyanet İşleri Başkanlığı'nın bir çalışması olup olmadığı yönündeki soruya ilişkin "Biz 72 milyonun diyanetiyiz. O çalışmaların her biri kendi kıvamında yürür. Özel konuya ilişkin bir açıklamamız yok. Biz herkesin yanında olmaya, herkese İslam dinini aydınlık davetini, mesajlarını ulaştırmaya çalışıyoruz. Zamanı gelince açıklama yapılacaktır." dedi.
Konuşmaların ardından, Kocasinan Müftülük Hizmet Binası'nın arsasının temini ve projesinde emeği geçenlere plaket verildi. Törende daha sonra eski Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Necmettin Nursaçan dua etti.