Doç. Dr. Uludag Açiklamasi 'Tunca Nehri Kenarindaki Heyelanin Sebebi Kuraklik Degil, Yamaç Dengesizligi'

Doç. Dr. Uludag Açiklamasi 'Tunca Nehri Kenarindaki Heyelanin Sebebi Kuraklik Degil, Yamaç Dengesizligi'

Trakya Üniversitesi Dogal Afet Arastirma ve Uygulama Merkezi Müdür Yardimcisi Doç. Dr. Musa Uludag, Edirne’deki Tunca Nehri kenarindan geçen yolda meydana gelen çatlaklar ve heyelanin kuraklik nedeniyle degil, yamaç dengesinin bozulmasindan kaynaklandigini söyledi.

Türkiye’nin çeltik üretiminin yarisindan fazlasini karsilayan Edirne’de, asiri sicak ve yagislarin yetersiz olmasi nedeniyle tarimsal sulamada kullanilan Tunca Nehri’nin debisi 2 metreküp/saniyeye kadar düstü. Ciddi boyutlara ulasan kuraklik hem üreticileri, hem de vatandaslari endiselendiriyor.

Tunca Nehri’nin yanindaki yolda geçtigimiz hafta meydana gelen 3 metre uzunlugunda çatlaklar ve heyelanin kurakliga bagli oldugu düsünülüyor. Görenleri sasirtan bu manzaranin kurakliga bagli oldugu söylense de, uzmanlar bunun nedenini farkli bir olaya bagliyor.

Iklim degisikligi ve kuraklikla ilgili yapilan yorumlara ragmen, sorunun çok daha farkli oldugunu söyleyen Doç. Dr. Musa Uludag, Tunca Nehri çevresindeki heyelanlari sadece kurakliga yorumlamanin dogru olmadigini belirtti.

Asiri kurakligin toprak kaymasina neden oldugu yönündeki söylemlere açiklik getiren Doç. Dr. Uludag, yasanan olayin nedenlerini anlatti.

"Tek basina kuraklik olarak nitelemek dogru degil"

Toprak kaymasini tek basina kuraklik olarak nitelemenin dogru olmadigini söyleyen Doç. Dr. Uludag, kütle hareketlerinin temelini yamaç dengesinin bozulmasinin olusturdugunu belirtti.

Yamaçtan nehre dogru su akintisi oldugunu aktaran Doç. Dr. Uludag, bu yol yapilirken suyun drenajinin düzgün olmamasinin heyelan ve kütle hareketini tetikleyen en önemli parametre olarak karsimiza çiktigini ifade etti.

Nehrin su seviyesinin azalmasindan ziyade, yaz kurakligi olarak asiri buharlasma, toprak içerisinde çatlaklarin olusmasi gibi parametrelerin birlesmesi ve yolun araç trafigine açik olmasinin süreci tetikledigini dile getiren Doç. Dr. Uludag, nehrin karsi tarafindaki yolda herhangi bir yamaç hareketi yasanmadigina degindi.

"Küçük bir kayma degil"

Boyut itibariyle bakildiginda küçük bir kayma olmadigina dikkat çeken Doç. Dr. Uludag, "Agaçlar yaklasik 3 metre kadar bir kayma yüzeyi boyunca nehre dogru hareket etmis. Agaçlarda herhangi bir kuruma yok. Çünkü kökleri ile birlikte hareket etmisler. Bakildigi zaman kütlesel bir hareketin oldugu görülüyor. Yamaç boyunca bakildiginda nehrin su seviyesi çok düsük olmasina ragmen, taban suyu yüzeye çiktiginda heyelanin hareket kazandigini gösteriyor" dedi.

Kurakligin küresel bir sorun oldugunu ve akarsularin havza boyutunda etkilendigini söyleyen Doç. Dr. Uludag, “Tunca ve Meriç nehirlerinin havzalari, Bulgaristan’i da kapsayan genis bir bölgeyi etkiler. Bulgaristan’da bu kis kar yagisinin az olmasi kayak merkezlerini de olumsuz etkiledi. Yagisin az ve yetersiz olmasi akarsularin beslenmesini dogrudan etkilemistir. Akarsular, yagmur, kar ve buzul sulariyla beslenir, ancak yer alti sulari da önemli bir beslenme kaynagidir” ifadelerine yer verdi.

Nehirdeki evsel atiklar ve organik maddelerin fazla olmasinin ötrofikasyonu arttirdigini belirten Doç. Dr. Uludag, Yerel ve kamu kurumlarinin insan kaynakli bu çöpleri saglikli bir sekilde bertaraf etmesi ve düzenli olarak toplamasi gerektigine degindi.
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile