Doğurganlığı artırmak için öneriler

Doğurganlığı artırmak için öneriler

Op.Dr. Güçlü Kaleağası, kadın yumurta kalitesini etkileyecek beslenme ve yaşam önerilerde bulundu.

Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Op.Dr. Güçlü Kaleağası, “Doğurganlığın azalmasında ki en büyük etkenlerden biri, yaşın ilerlemesiyle birlikte yumurta sayısının ve kalitesinin bozulmaya başlamasıdır. Yumurtalar yumurtalıklarda primordial folikül olarak bulunurlar ve olgunlaşarak primer foliküllere dönüşürler. Bu evrede foliküller vücudun kendi hormonlarına ya da dışarıdan verdiğimiz ilaçlara cevap vermezler. Yumurtaların olgunlaşma safhasındaki aşamada, doğru destek ilaçları kullanmak, besinsel takviyeler almak ve yaşam biçimi önerilerine dikkat etmek, yumurtalıklarda kalite artışına imkan verebilir. Primer folikül oluştuktan sonra içsel ve dışsal gonadotropinlerle (yumurta büyüme ve olgunlaşmasını sağlayan ilaçlar) büyüyebilirler. Vücudun biyoritmini ve genel sağlığını arttıran yaklaşımlar üreme sisteminin iyilik halini arttıracaktır” dedi.
Egzersizin dokuların kan akımını arttırarak, dokuların oksijenlenmesini arttırdığını ifade eden Dr. Kaleağası, “Serbest radikallerin temizlenmesini hızlandırır, bol su tüketimi yine organların iyi kanlanmasını ve kanın daha serbest dolaşımını sağlayarak yumurtalıkların da çalışmasını hızlandırır. Üreme hücreleri serbest radikaller dediğimiz hücre ölümü ve yaşlanması yapan zararlı bileşiklere çok duyarlıdır. Vücutta zararlı etkili homosistein denilen maddeyi azaltan folik asid yıllardır gebeliğin ilk haftalarında kullandığımız fetüslerde gelişim anomalilerini azaltmakta olan bir vitamindir. Bu vitamin aynı zamanda da gebelik ihtimalini arttırdığı için çocuk sahibi olamayan çiftlerde (infertilite) başlanmalıdır ( İnfertilite de doz artımı gerekmektedir). Dışardan takviye olarak almak gerektiği gibi folik asid içeren besin gruplarının beslenmedeki miktarlarını arttırmak gerekir. Yüksek miktarda folik asid içeren besinler kuşkonmaz, brokoli,yeşil yapraklı sebzeler, bamya, brüksel lahanası, karnabahar, pancar, turunçgiller ,avokado- ispanak, maydanoz, nane, bezelyedir. Üzerine en çok araştırma yapılmış bir moleküldür. Vitaminler vücutta üretilmeyen dışarıdan aldığımız besinlerdir. Güneş ışınlarının yardımı ile vücutta üretilen bir molekül olduğu için işin özünde vitamin değildir. Tüm ekosistemde, tüm canlıların önemli bir kısmı için güneş ışığı önemlidir. Vücutta anlamlı eksikliği başladığı zaman insanlarda üreme fonksiyonlarını bozduğu bilinmektedir. D vitamini eksikliğini klinikte eski zamanlara göre daha sık görmekteyiz. Eksiklik olmadan tedavi verilmesinin olumlu etkisi görülmemiştir. Çocuk sahibi olmak isteyen çiftlerde testlerle kontrol edilmeli, eksikliği mevcutsa tedavi edilmelidir. Yağ metabolizması bilinen bilinmeyen faktörlerle kadının gebe kalma mekanizmasını etkileyen bir faktördür. Diyette aşırı derecede yağ kısıtlamak gebe kalma potansiyelini azaltır. Uzun süre açlıkta erkeklerin kadınlara göre daha fazla kilo vermeleri, türün devamlılığında, kadının bünyesinin daha stabil kalma adaptasyonu olarak yorumlanabilir. Genel olarak margarin gibi trans yağları tüketmek, aşırı karbohidrat tüketimleriyle yağlanmak, üreme için zararlı iken, balık gibi omega 3 yağ asitleri tarafından zengin beslenmek kadın üreme sistemini iyi yönde etkiler. Beslenme de doymamış yağ asidi içeren besinlere yönelmek gerekir. Tekli doymamış yağ asitli yiyecekler avokado, fındık, fıstık, ceviz gibi kabuklu yiyecekler, badem yağı, yer fıstığı gibi kabuklu yemiş yağları, zeytinyağı, kanola yağı, susam yağıdır. Çoklu doymamış yağ asidi içeren yağlar.. omega 3 ve omega 6 içeren yağ asitleridir. Omega3 daha çok yağlı balıklarda, keten tohumunda ve soya yağında bulunurken, Omega 6 da daha çok mısır yağı, ayçiçek yağı gibi bitkisel yağlarda bulunur. Tüp bebek tedavisine başlayacak hastalarda yapılan çalışmalarda bu iki tip beslenme şeklinde, hastalardan daha kaliteli embryolar oluştuğu gözlenmiştir. Akdeniz tipi beslenmede, balık, bakliyat, sebze, sebze yağları, tam tahıllı yiyecekler, zeytinyağı fazla tüketilir.Flemenk(Dutch) tipi beslenmede ise yüksek oranda tam tahıllı yiyecekler, tekli ve çoklu doymamış yağ asitli yiyecekler et ve balıktan zengin beslenme mevcuttur. Hayvan çalışmalarında B12 vitamin kısıtlaması üremeyi azalttığı gözlenmiştir. Vücutta B12 vitaminin bağırsaklardan emilebilmesi için mide de bir molekülle birleşmesi gerekir, bu nedenle mide hastalıklarında da eksikliği görülebilir. Obezite tedavisi maksadı ile bariatrik cerrahi geçirenlerde yumurta kalitelerinde azalma görülmüştür, B12 eksikliği, folik asid eksikliği gibi homosistein artması sonucu tekrarlayan gebelik kaybı yapabilir.B12 vitamini içeren besinler süt ve süt ürünleri, kefir. Yumurta, ciğer, dana, kuzu, koyun etidir. Özellikle kuzu ciğeri B12 vitamini açısından zengindir. Kabuklu deniz ürünleri, istiridye, midye, yengeç, ıstakoz bol miktarda mevcuttur, balık ta B12 vitamini boldur, özelikle uskumru, somon, ton ve lüfer balıklarında bol bulunur. Vücutta A vitaminine dönüşen ve bitkilerde bulunan bir bileşendir . En güçlü beta karotenler sebzelerdir. Havuç, tatlı patates, pazı, ıspanak, kayısı da daha çok bulunur. Literatürde b-karoten in canlı çocuk oranını arttırdığı ile çalışmalar mevcuttur. Vücutta metabolizmayı kolaylaştıran, hızlandıran moleküllere enzim denir. Koenzimlerde enzimlerin çalışmasını düzenleyen moleküllerdir. Antioksidan gibi hareket eder, bağışıklığı güçlendirirler. Hücrelerin güç kaynağı içlerinde bir oluşum olan mitokondriler tarafından düzenlenir. ,Koenzim q10 yumurta hücresindeki mitokondrial çalışmayı düzenlediği gösterilmiştir. Koenzim q10 sakatatlar da çok yüksek oranda bulunur. Sardalya, uskumru gibi balıklarda ayrıca ıspanak ,brokoli, karnabahar gibi sebzelerde de bulunur. İnfertil çiftlerde dışarıdan destek olarak vermek gerekebilir” diye konuştu.
DHEA'nın kanıta dayalı kadınlarda yumurta kalitesini arttıran bir molekül olduğunu kaydeden Dr. Kaleağası, “Normalde böbrek üstü bezlerinden salınan bir hormondur. Yaş arttıkça menopoza yakın vücutta azalmaya başlar. Besinlerden takviye edebileceğimiz bir molekül değildir. Takviye tarzında kullanılmalıdır. DHEA ve Koenzim q10 u beraber kullanmanın daha etkili olduğu düşünülen çalışmalar mevcuttur. Doğadaki yumurtalıklar üzerine etki oluşturduğu düşünülen bitki ve otlardan bahsedeceğim. Bu bölümde ki bilgiler hazırlanırken literatür ışığında yorumlanmaya çalışılmakla beraber gözlem ve tamamlayıcı tıp bilgileri de kullanılmıştır. Arı sütü (royal jelly) özellikle erkek infertilitesi konusunda daha fazla çalışma olan bir besindir. Hayvan çalışmalarında embryo kalitesini arttırdığı izlenmiştir. Yumurta ve sperm kalitesi açısından olumlu etkileri izlenen yayınlar mevcuttur. Takviye tarzında alınmalıdır. Latince adı lepidium meyenii olan maca bitkisi, hardal bitkisinin de dahil olduğu brassica ailesine mensuptur. Turp benzeri yapısıyla toprağın altında büyükçe bir kök geliştirir ve şifalı özellikleri için de bu büyük, sarımsı renkteki kökü kullanılır. Peru dağlarında yüzyıllardır doğurganlığı arttırıcı özelliklerinden dolayı kullanılmaktadır. Yumurta geliştiren hormonlar üzerine etkilerini gösteren çalışmalar mevcuttur. cinsel isteği arttırdığı bilinmektedir. Yeşil sebzelerin ekstaktlarından oluşan besinsel desteklerdir. Kaliteli sperm için sağlıklı protein kaynaklarını nasıl ihmal etmemeyi öneriyorsak, kaliteli yumurta için sağlıklı , iyi tarım uygulamalarıyla üretilmiş mevsim sebze ve meyvelerini tüketmek gerekir. Bu besinsel desteklerin içinde ıspanak, mavi yeşil yosunlar( spirulina), buğday çimi, deniz bitkileri bulunur” ifadelerini kullandı.
Siyah yılankökünün (black cohosh) yumurta geliştirici ilaçlarla kullanıldığında iyi sonuçlar verebildiği izlenen bir bitki olduğunu belirten Dr. Kaleağası, “Klinikte meme ağrısı adet sancılı gibi durumlarda kullandığımız hayıt tohumu(agnucaston), çalışmalarda kadınlarda hormon dengeleyici etkileri izlenmiştir. Destekleyici olarak kullanılabilir. Aslan pençesi (alchemilla vulgaris) ülkemizde sık başvurulan destek bitkisi, rahim üzerine etkileri olduğu kaynaklarda geçiyor. bilimsel araştırma yoktur. Angelica sinensis(dong quai) Çin tıbbında sık kullanılan bir preperat, özellikle rahim iç çeperinin (bebeğin tutunduğu alan) kan akımını arttırdığı ile ilgili yorumlar mevcut. bilimsel data mevcut değildir” açıklamalarında bulundu.
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile