El Bileğinden Anjiyo Yapılıyor

Acıbadem Kayseri Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Ergün Seyfeli, klasik anjiyodaki gibi kum torbası ile uzun saatler yatması gerekmeyen hastaların, el bileğinden yapılan anjiyo ile 3 saat sonra günlük yaşamlarına dönebildiğini söyledi.

Kalp hastalıklarında erken tanı, diğer tüm hastalıklarda olduğu gibi başarılı bir tedavi için büyük önem taşıyor. Koroner arter hastalıklarında koroner anatomiyi en iyi gösteren erken tanı yöntemi hala anjiyo işlemi. Pek çok kalp hastasının endişeyle yaklaştığı anjiyo, gelişen teknoloji ve artan hekim deneyimi ile artık ‘basit‘ bir tarama testi olarak uygulanıyor. Hastalar, üzerlerinde ağır bir kum torbası ile saatlerce yatmak zorunda kalmadan, 3 saatte taburcu olabiliyor. Hasta konforunu ön planda tutan

bilekten anjiyo (radial arter) işlemi hastalar ve hekimler tarafından klasik anjiyoya oranla daha fazla tercih ediliyor.

Acıbadem Kayseri Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Ergün Seyfeli, el bileğinden yapılan anjiyo işlemi hakkında bilgi vererek, "Hastanın kalp damarlarında daralma riskinin bulunduğu, bunun efor ve sintigrafi gibi testlerle ortaya konduğu durumlarda, verilen ilacın izlediği yol saptanarak koroner ağaçta (kalbin damarları) daralma olup olmadığı gözleniyor. Çıkan sonuca göre de tedavi seçenekleri belirleniyor. Kalp damarlarında herhangi bir darlık olmayabileceği gibi, stent takılması hatta by-pass

ameliyatı yapılması zorunluluğunu ortaya çıkaran durumlar da olabiliyor. Klasik anjiyoda hastaya verilen ilaç, kasıktan sokulan bir kateter yardımıyla kalp bölgesine ulaştırılıyor. Yaklaşık 20 yıl önce dünyada uygulanmaya başlanan ve son yıllarda Türkiye‘de oldukça yaygınlaşan bilek damarı yolu ile yapılan koroner anjiyo ise hastaya önemli avantajlar sağlıyor" dedi.

Kasıktan ve bilekten yapılan anjiyo uygulamalarını karşılaştıran Seyfeli, bilekten anjiyo yönteminin avantajları hakkında ise "El bileğinden anjiyo, anjiyo yapmanın zor olduğu şişman hastalar da dahil olmak üzere, teknik olarak daha kolay ve hasta konforunu ön planda tutan bir yöntem. Özellikle uygulamayı yapan doktorlar deneyim kazandıkça işlem başarıları da artıyor. Kasıktan yapılan anjiyo işlemi sırasında veya sonrasında kanama, morarma, şişlik ve kasık ağrısı bilekten yapılan anjiyoya oranla daha

fazla yaşanıyor. Ayrıca kasıktan yapılan anjiyoda, hasta uzun süre yatakta sırt üstü yatmak zorunda kalıyor, yemek ve tuvalet ihtiyaçlarını rahat karşılayamıyor hatta sürekli yanında bir bakıcıya ihtiyaç duyabiliyor" diye konuştu.

Klasik yöntemde hastanın ayağa kalkabilmesi için en az 6 saat kum torbasının altında beklemesi gerektiğine dikkat çeken Doç. Dr. Seyfeli, "Klasik yöntemde taburcu olma süresi 10 saate kadar uzayabiliyor. Eğer kasıktan girilerek stent takıldıysa bu süre 3 saat daha uzuyor. Oysa radyal yöntemle bilekten yapılan anjiyoda hastanın kılıfı hemen çekiliyor. Hasta tüm ihtiyaçlarını anjiyodan sonra görebiliyor. Hastanede kalma süresi ise 3 saate düşüyor. Kişinin işbaşı yapma süresi de buna bağlı olarak azalıyor.

Kasıktan yapılan anjiyo sonrasında yaşanan problemlerin hiçbirine bilekten yapılan anjiyo sonrasında rastlanmıyor. Bu yöntem özellikle sırt üstü rahat yatamayan, kilolu, prostat problemi olan, aşırı kilolu, eklem ve romatizmal hastalığı olan hastalarda önemli avantajlar sağlıyor" şeklinde konuştu.

Çok zayıf yapılı, bileği ince olan kişilerde, diyaliz hastalarında ve el bileğinde anatomik problemleri olanlarda bilekten anjiyo yapmanın uygun olmayacağına belirten Doç. Dr. Seyfeli, "Bilekten anjiyo öncesi hasta iyi muayene edilmeli, özellikle komplike ve işlem riski yüksek hastalarda fazla tercih edilmemeli" dedi.

Seyfeli, hazırlık öncesi işlem hakkında ise, hastanın en az 4 saat aç olması gerektiğini ve işlemin lokal anestezi ile yapıldığını söyleyerek, "İnsülin enjektörü ile anestezi veriliyor. Klasik anjiyoda olduğu gibi kasıktaki geniş alana anestezi vermek gerekmiyor. Ayrıca, kasıkta verilen anestezik maddenin beşte biri kullanılıyor" ifadelerini kullandı.

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile