Emniyet Genel Müdürlüğünün 'FETÖ/PDY' Raporu (3)

Emniyet Genel Müdürlüğünün 'FETÖ/PDY' Raporu (3)

Emniyet Genel Müdürlüğünün, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gönderdiği, "Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY)" konulu raporda, "Kamu kurumlarında çalışan örgüt mensupları, elde ettikleri bilgileri örgüte aktarmakta, toplanan bütün bilgiler yukarıda birleştirilerek, büyük bir havuz oluşturulmaktadır. Örgüt, hedeflerine ulaşmak için bu havuzdaki bilgi ve belgeleri amaca uygun hale getirerek, hasım cephedeki kişi ve kurumlar aleyhinde kullanmaktadır. Süreç, önce olayın kendilerine yakın medyaya sızdırılması ve kamuoyu oluşturulması ile başlamaktadır" denildi.

Genel Müdürlük, talep üzerine hazırlanan raporu, Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Zeki Çatalkaya imzasını taşıyan üst yazıyla Başsavcılığa gönderdi.

Raporda, Fetullah Gülen'in, ilk etapta devlete karşı savaş vererek hedeflere ulaşmanın yıpratıcı olacağını teşhis ettiği, bu nedenle sistemi yıkmak yerine, devletin tüm kurumlarını ele geçirmeyi hedeflediği belirtildi.

FETÖ/PDY'nin, polis teşkilatında da örgütlendiğine işaret edilen raporda, 'örgütün nihai hedefleri bakımından bunun anlaşılabilir olduğu' ifade edilerek, 'Zira Emniyet Genel Müdürlüğü, adli, idari ve istihbari kolluk görevi ifa eden, aynı zamanda güç kullanma yetkisine sahip bir devlet kurumudur. Bu nedenle örgütün sızıp, kontrolü altına almaya çalıştığı kurumların başında gelmesi de oldukça doğaldır. Örgüt, emniyet teşkilatındaki kadrolaşmasını belirli bir düzeye ulaştırdıktan sonra, buradaki gücünü, operasyonlarının ana aracı olarak kullanmaya başlamıştır' değerlendirmesine yer verildi.

Raporda, 'Örgütün İstihbarat Ağı ve Arşivi' başlığı altında şunlar kaydedildi:

'Kamu kurumlarında çalışan örgüt mensupları, elde ettikleri bilgileri örgüte aktarmakta, toplanan bütün bilgiler yukarıda birleştirilerek, büyük bir havuz oluşturulmaktadır. Örgüt, hedeflerine ulaşmak için bu havuzdaki bilgi ve belgeleri amaca uygun hale getirerek, hasım cephedeki kişi ve kurumlar aleyhinde kullanmaktadır. Süreç, önce olayın kendilerine yakın medyaya sızdırılması ve kamuoyu oluşturulması ile başlamaktadır.

FETÖ/PDY; Mülkiye, MİT, TSK ve Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde örgütlenerek, 'güvenlik bürokrasisi' ve 'istihbarat' alanında bir ağ oluşturma yoluna gitmiştir. Bu kurumların yanı sıra, bu yapının paralel bir örgütlenmeye giderek, istihbarat ağına katmaya çalıştığı kurumlardan birisi de TÜBİTAK olmuş, son dönemde Türkiye'nin en mahrem kurumlarından birisi olan TÜBİTAK'ta da derin bir oluşuma gittiği anlaşılmıştır. TÜBİTAK'ın, özellikle en gizli birimlerinden olan Bilişim ve Bilgi Güvenliği İleri Teknolojiler Araştırma Merkezindeki (BİLGEM) kadroları sayesinde devletin üst düzey siyasi ve bürokratlarınca kullanılan kriptolu telefonların dinlenildiği ortaya çıkmıştır.'

Raporda, 'hizmet ve eğitim hareketi' olarak görünmesine rağmen FETÖ/PDY'nin paralel kadrolaşma hedefinin, askeri ve stratejik birimlere yöneldiğine, gücün, stratejik bilginin ve paranın olduğu her yerde örgütlendiğine dikkat çekilerek, 'Bu hedeflerden birisinin de askeri ve stratejik projelerin, kriptolu telefonların üretildiği, bilirkişi raporlarının verildiği TÜBİTAK birimleri olduğu anlaşılmıştır. Örgütün istihbarat ağı ya da gücü konusunda bahsedilmesi gereken bir husus da Gülen'in sahip olduğu ileri sürülen arşivdir. Bu yasa dışı arşivde, örgütün yasa dışı adli ve önleme dinlemeleri, kendine ait gelişmiş cihazlarla yaptığı teknik takip, telefon ve ortam dinleme kayıtları, kamu personeline yönelik fişlemeler ile teması olan öğrencilerin ve ailelerinin bilgileri bulunmaktadır' denildi.

-Gülen ile yüz yüze görüşme

Örgütün en önemli haberleşme aracının GSM hatları olduğu, genelde hatların abone bilgilerinden gerçek kullanıcısına ulaşılamadığı bildirilen raporda, yaklaşık 3 ayda bir yeni GSM hattı temin edildiği ve hatla birlikte telefonun da değiştirildiği aktarıldı.

İnternet üzerinden haberleşmeye imkan tanıyan programların da kullanıldığı belirtilen raporda, örgütün 'abi'lerinin başvurduğu yöntemlerden birinin, Türkiye'de, başka ülkelere kayıtlı GSM hatlarını kullanmak olduğuna yer verildi.

Canlı kurye kullanımının, 'en sağlıklı' haberleşme yöntemlerinden kabul edildiği ifade edilen raporda, 'Talimat almak ve faaliyetler hakkında bilgi vermek amacıyla doğrudan ABD Pensilvanya'ya gidilerek, örgüt lideri F. Gülen ile yüz yüze görüşülmekte ve talimatlar bizzat alınmaktadır. Gülen'in, 'çok önemli hususların yüz yüze görüşülmesi' yönünde talimatlarının olduğuna dair bilgiler mevcuttur' değerlendirmesi yapıldı.

Örgütsel telefon görüşmeleri sırasında 'hizmet, şakirt, Fetullah Gülen, cemaat' gibi kelimelerin kullanılmamasına özen gösterildiği, buluşma yerleri için şifreli ifadeler kullanıldığı anlatılan raporda, 'örgüt toplantılarında verilen talimatların ufak kağıtlara yazıldığı, hatta bunların lüzumu halinde yok edilebilmesi için yenilebilir özellikte olmasının sağlandığı' kaydedildi.

-'Korku imparatorluğu'

'Örgüt, son yıllarda adeta bir korku imparatorluğu oluşturmayı başarmıştır' ifadesine yer verilen raporda, bu sürecin ilk aşamasında 'yayımlanan ya da yayımlanacak ses kayıtlarının, kamuoyunda gündem oluşturan yazarlarca 'iddia' şeklinde ana hatlarıyla duyurulduğu', ikinci aşamada bu iddiaların, özellikle belirli basın yayın kuruluşlarınca ülke genelinde tartışılır hale getirildiği anlatıldı.

Üçüncü aşamada konuya ilişkin bilinçaltı algısı oluşturulan kitlelere yönelik 'mevcut hükümet aleyhine tepkiselliğin artırılması', 'kitlelerin harekete geçirilmesi', 'devlet kurumlarının ve bürokrasinin yıpratılması' gayeleri ile sosyal medya ve basın organları üzerinden algı operasyonları yapıldığı ifade edilen raporda, '17-25 Aralık sürecinde de bu yöntemlerle hükümeti devirmeye yönelik, 'üst akılla' profesyonelce oluşturulmuş, tamamen organize bir strateji izlenmiştir' denildi.

Örgütün, bazen kamu çalışanını itibarsızlaştırmaya, suçlu göstermeye yönelik iddialar içeren isimsiz, imzasız ihbar mektupları ya da elektronik postalar gönderdiği, bunlara dayanarak, kamudaki uzantıları aracılığıyla şahıslar hakkında hukuk ve ceza davaları açtırdığı, kişileri hapse gönderdiği, şahsı itibarsızlaştırdığı, tayin ve terfisini engellediği, aile düzenini bozduğu anlatılan raporda, örgüt tarafından kimi zaman yurt dışından hizmete sokulan internet sitelerinden, kişileri kamuoyu nazarında yargısız infaz eden görüntü ve sesler yayınlandığı kaydedildi.

Örgütün, güvenlik birimleri veya stratejik kurumlardaki uzantıları vasıtasıyla illegal yöntemlerle sağlanan ve üzerinde oynanmış çeşitli dijital verileri kamuoyuna sunduğu bildirilen raporda, örgütün kamuoyu oluşturmak için özel olarak yetiştirdiği çok sayıda akademisyen ve gazetecinin, FETÖ/PDY mensubu olarak ulusal ve uluslararası politikalara yön verebilmek adına başta algı operasyonu olmak üzere her türlü yolu denediği, ayrıca mensuplarını milletvekili olarak Meclis'e sokmak istediği ifade edildi.

Raporda, FETÖ/PDY'nin, son dönemde devletin gizli bilgilerini, toplantılarını, telefon görüşmelerini, devlet kademelerindeki kendi unsurları vasıtasıyla her türlü yolu meşru sayan bir anlayışla ele geçirip, montajlayarak, sosyal paylaşım sitelerinden yayınladığı, devleti ve hükümeti 'itibarsızlaştırmak' suretiyle, 'casusluk' faaliyetine girdiği belirtildi.


Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile