Doğu Anadolu'nun en büyük kenti olan, MÖ 4900 yılında kurulduğu tahmin edilen, Kafkasya, Rusya ve İran'dan gelen transit yolların buluştuğu noktada bulunan ve her dönem canlı bir sosyo - ekonomik yapıya sahip olan Erzurum'un çok kültürlü tarihi binlerce yıldır süren diline de yansıyor.
Tarih boyunca Urartular, Kimmerler, İskitler, Medler, Persler, Parftlar, Romalılar, Sasaniler, Araplar, Selçuklular, Bizanslılar, Sasaniler, Moğollar, İlhanlılar, Safaviler ve Osmanlılar gibi çok çeşitli kavim ve milletler tarafından idare edilen kentte zengin kültürel mirasın sonucu olarak günlük dilde kullanılan bir çok kelimeyi duymak mümkündür.
İşte binlerce yıldan beri insanların yaşadığı Erzurum'da kullanılan kelimeler ve anlamlarından bazıları:
aba : abla
abacı : terzi
ağa : ağabeyi,
ağıl : yazın hayvanların koyulduğu yer
ahan : işte şu
ander : münasebetsiz
aşgar : kir
aşma : kaysı kurusu
avlu : evin giriş salonu
ayvan : boş oda
baca : dam
baci : kız kardeş
bardan : büyük çuval
bedimli : meteliksiz
bedire : kova
beg : bey, beyim
berf : kar
bıldır : geçen yıl
bibi : hala
bişi : yağda kızartılmış hamur, pişi
boğızli : obur
cağ : şiş
cakkıl : zincirli iki ucuna kova takılan uzun çubuk
camış : erkek manda
ceferlik : odunluk
ceferlik : odunluk
celep : besi hayvanlarının sürüsü
cığız : mızıkçı
cığızlamak : mızıkcılık etmek hakkına razı olmamak
cılfa : pulluk
cırbağa : cılız,çelimsiz
cıstik : erkek ayakkabısı
cingen : çingene
culuh : hindi
cücük : civciv
çakçavi : damların üzerine yapılan çerçeveli camekan
çangıl : zil
çarşut : casus
çenebit : camdan ekmek kabı
çerçi : gezgin satıcı
çermik : kaplıca
çiğirt : çekirdek
damçi : damla
dastar : hamurun üstüne örtülen örtü
densiz : uygunsuz
devamsız : işe yaramaz
dığa : hakararet olarak çocuk
dıldılık : ince elbise
dıreş : uzun boylu
dızınan : iri kıyım,iri yapılı
dibek : öğütme aracı
dizlik : külot
duz : tuz
düllük : çocuk düdüğü
dürüm : açık ekmekle yapılan sandöviç
eğiş : tandırdan eşya veya ekmek çıkarmak için kullanılan çengelli araç
emi : amca
enek : sapanın toprağı yaran kısmı
enik : köpek yavrusu
er : erkek, koca
ergişi : erkek kişi
esgetek : kadın
eze : teyze
fenikmek : telaşlanmak acele etmek
fırfırik : topaç
gada : ağabeyi, ağa
gah : elma kurusu
galah : tezek yığını
galo : hayvanları ahıra bağlayan eğik ağaç
gandırıg : çifti boyunduruğa bağlayan ağaç
gelberi : tandırdan külü çeken uzun saplı faraş
geven : deve dikeni
gındıllik: çember, tekerlek
gobçe : düğme
gollik : kısa boylu, boyu kısa olan
gottoz : dik kafalı
görüm : görümce, kocanın kız kardeşi
gucur : kısa boylu
gudik : köpek yavrusu
gullep : kapı demiri
guma : ikinci eş
gurna : kurna
guzzik : kambur
güleş : güler yüzlü
hagos : tarla sulama arkı
halhal : bilezik
hamayıl : boyuna asılan muskalı gümüş kap
haşıl : ana maddesi öğütülmüş buğday, yağ ve süt olan özel yemek
hedik : haşlanmış buğday
hemecik : bebek oyuncağı
hepenk : kepenk
hesir : otlardan yapılmış sergi
hetircek : tandırın üzerine konan demir
hıbar : duvar dizmede büyük taşlar arasıra konan küçük taş
hıngel : haşlanmış yufka ile yapılan hamur işi yemek, mantı
hınısi : toprak yayık
hırhız : hırsız
hış : köpeklerin boynuna takılan demir
hızan : fakir, görgüsüz
hızmeker : erkek hizmetçi
him : temel
hodah : hayvanlara bakan çocuk
hollaçelik : çelik çomak oyunu
horum : elle yapılmış ot ambalajı
hoyrat : sevimsiz kötü
hozan : sürülmemiş nadasa bırakılmış tarla
höllük : bebeğin altına konan killi toprak
hudik : Tedirgin, tereddütlü
igit : yiğit
istikan : bardak
işlik : gömlek, köynek
kafter : sevimsiz ihtiyar
kalikli : sürtük
kaloş : mes üzerine giyilen yarım ayakkabı
kanayaklı : kadın,yavaş
karakura : kabus
kartol : patates
kavurga : kavrulmuş buğday
kavut : kavrulmuş buğday unu
kazıl : yünden yapılmış kalın iplik
kelep : kolye, inci
keltoş : kel
keyvani : ev hanımı
kırbaç : hayvanları sürmeye yarayan sopa
kiral : kiler
kivra : kirve
kizir : köy adını ağız yapabilen kişi
kollaç : kadın ayakkabısı
kor : bakıpta görmeyen, kör
korzevel : kara sapanın ucuna takılan sopa
kotan : tarla sürme aleti
köynek : gömlek, işlik
kurik : yeni doğmuş tay
kurun : hayvanların su içtiği uzun kap
külek : kova, su kabı
külfet : ev halkı
külve : tandırın hava deliği
kürsü : tandırın üzerine konan masa
leçek : tülbent, başörtüsü
leğen : yıkanmaya yarayan kab
leppik : taş oynunda kullanılan yassı taş
lobiya : yeşil fazülye
loğ : toprak damları düzeltmeye yarayan yuvarlak taş
mablağ : çay kaşığı
mahat : sedir, kanepe
mahrama : mendil
malıh : kağnı kayışının ucuna takılan odun parçası
maraba : tarım işcisi
matıf : suratsız adam
mazanni : kötü huylu, şüpheli adam
mazi : kağnının tekerlerini birbirine bağlayan odun
medek : dişi manda
merek : ot ve saman konulan depo
mılıhci : yüze gülen karıştırıcı
mırıh : yarık dudak
mısmar : iri çivi
mozik : buzağının büyüğü, bir yaşında buzağı
müsürlük : ahırda hayvanların yem yediği tahta oluk
nahır : sığır sürüsü
oklavı : hamur açmaya yarayan ağaç cubuk
omo : dalkavuk
ortahçi : hayvan ve aleti olan tarım işcisi
pantol : pantolon
part : ot yığını, otuz bağlık araba
paşa : bayan, hanımefendi
paşvani : bekçi
peg : sadece duvarları olan yıkık bina
peke : ahırdaki oturma yeri, seki
peşkir : havlu
peşkun : yer sofrası
pıngel : yumurtalık, tavuğun yumurtladığı yer
pin : kümes
pohcah : ahırda hayvan dışkısının biriktiği yer
poşa : çingene kadın
puşe : peçe
rapata : hamuru tandıra yapıştırmaya yarayan araç
sagıldah : koyunların kuyruğu altında birikmiş dışkı
sakkavel : ahır süpürgesi
sako : erkek pardesüsü
salahana : başıboş
sambağı : boyunduruk sopasını öküzün boynuna bağlayan yünden yapılmış iplik
samı : boyunduruk sopası
seki : mutfak ve ahırda merdivenle çıkılan bölüm
sele : sepet
serpuş : tencere veya sahan kapağı
sılıh : ıslık, düdük
sınıhçi : kırıkçı
sikke : atları çayıra çakıldığında zincir veya ayak bağı
sini : büyük bakır tepsi
sitil : küçük barkaç
sogumsuz : sabırsız
şağıldahli : pis adam
şergada : akla gelmeyen işler yapan
şoş : Şose, stabilize veya asfalt yol
şurt : tandır kenarı
tağar : içine ateş konularak kürsü altına konan toprak kap
takatuka : kesme şekeri kırmak için kullanılan kütüklü kutu
tandır : toprağa gömülen ve içinde ekmek pişirilen fırın
tandırbaşı : tandırın çevresi
tanko : sosyetik
tapan : tarlayı sürdükten sonra düzeltmek için kullanılan çalıdan yapılmış alet
tar : tavukların üzerinde durduğu araç
teheze : arızalı, tehlikeli
tejgere : hayvanların dışkısını taşımaya yarayan alet
tekir : tekerlek
tekne : içerisinde hamur yoğrulan ağaç kap
telis : ketenden örülmüş tahıl yaramaya yarayan torba
terek : raf, mutfak rafı
termaş : şanslı
teşi : yünden iplik yapmaya yarayan alet
teşt : leğen, yıkanma kabı
tokaç : çamaşır yıkamada kullanılan ağaç tokmak
tuhs : kuluçka dönemini yaşayan tavuk
tuluh : tulum
urup : tahıl ölçme birimi
uşah : çocuk
vola : ulan, lan yerine geçer
yalak : hayvanların yiyecek yediği içi oyulmuş kap
yavşan : seyrek biten ot
yazma : kadın baş örtüsü
yegin : aceleci
yelloz : müflis
zam : hayvanların ahıra bağlandığı eğik ağaç
zanka : atla çekilen kızak
zenne : kadın
zığva : dadaş şalvarı
zırza : kapıya kilit vurmak için kullanılan demir parçası
zubun : entari
Erurum'un 7 Bin Yıllık Sözlüğü
Doğu Anadolu'nun en büyük kenti olan, MÖ 4900 yılında kurulduğu tahmin edilen, Kafkasya, Rusya ve İran'dan gelen transit yolların buluştuğu noktada bulunan ve her dönem canlı bir sosyo - ekonomik yapıya sahip olan Erzurum'un çok kültürlü tarihi binlerce yıldır süren diline de yansıyor