Kırşehir’in Kaman ilçesinde yaşayan 67 yaşındaki İsmigül Çiftçi, Bulgaristan göçmeni kocasının "yemeden doyamam" dediği "göçmen çöreği"ni, yarım asırdır tandırdaki sacında pişiriyor.
Bulgar ve Türk hükümetlerinin karşılıklı verdiği notalar sonucu 1950'li yıllarda Bulgaristan’dan Türkiye’ye göç edenler arasında, İsmigül Çiftçi'nin eşi de yer aldı.
O dönem faaliyet gösteren Merkezi İskan Komisyonu tarafından, 10 bin göçmeni iskan etmek üzere Ankara, Konya, Niğde, Kayseri, Sivas, Yozgat ve Kırşehir’de 30 köy kurulması kararlaştırıldı. Bu kapsamda, Kırşehir’e gelen 945 göçmen ilk olarak Kaman ilçesine bağlı Çağırkan, Yeniköy, Ömeruşağı, Ömerhacılı köylerine yerleştirildi.
Yakup Çiftçi ve ailesi de Yeniköy’e 1952-53 yıllarında yerleşen 45 haneden biri oldu.
Devletin verdiği evde oturup tarımla uğraşmaya başlayan Yakup Çiftçi, bir süre sonra eşi vefat edince 5 yaşındaki oğluyla yalnız kaldı. Çiftçi, ikinci evliliğini yöre halkından İsmigül Çiftçi ile yaptı.
Bulgaristan göçmeni kocası Yakup Çiftçi’nin isteğiyle öğrendiği "göçmen çöreğini" yarım asırdır yapan İsmigül Çiftçi, evlendiğinde 16 yaşında olduğunu söyledi.
Yakup Çiftçi ile ilk eşinin vefatından 4 ay sonra evlendiklerini belirten Çiftçi, şöyle devam etti:
"İlk hanımından olan oğlu 5 yaşındaydı o zaman. Beni dedemden istediler, evlendik. Bizim de bir oğlumuz oldu. Bir gün bana dedi ki 'Hanım biz bu ekmekleri yapıyoruz. Sen yapabilecek misin?' Ben de 'bir kere göster ben yaparım' dedim. Bana ilk yapmayı öğreten kocam oldu. Ellerini hamura vurdu. Nasıl yapıldığını gösterdi. O günden beri sürekli yaparım. Şimdi kocam hala sevinir. Bu ekmeği öğrendiğim için çok dua eder bana. Çünkü göçmen çöreğini yemeyince rahat edemiyor."
- "Göçmenler bana iyi davrandı, ben de kocama iyi davrandım"
Bulgaristan göçmenlerinin iyi insanlar olduğunu vurgulayan Çiftçi, “Ben oraya gelin gittiğimde daha çocuktum. Eşimin akrabaları çok iyi insanlardı. Kimsenin şerrini istemezlerdi. Bunlar 51’in göçmenleriydi. Gelip Yeniköy’e yerleştiler. Devlet de onlara nüfus başına tarla verdi. Sonra çoğu Bursa başta olmak üzere büyük şehirlere gitti. Benim adam burada kaldı. Biz de 50-60 sene oldu belki evleneli. Onlar bana iyi davrandı ben de kocama iyi davrandım." dedi.
-"Göçmen çöreği yemeden karnımız doymuyor"
Çöreğin yapılışını anlatan Çiftçi, un, su, maya ve tuz katarak yoğurduğu hamuru tepsiye döşedikten sonra sofra bezine sarıp güneşte mayalanmasını beklediğini aktardı. Çiftçi, “Yerliler bilmez bu çöreği. Çünkü bu çöreğin özelliği sacıdır. O da buralarda bulunmaz. Ya Bursa’dan gelir ya Eskişehir’den ya da Kayseri’den. Öğretmemi çok isteyen oldu ama sacını getiremediler. Biz bu çöreği yemezsek karnımız doymuyor.” diye konuştu.
Güneşte mayalanan hamuru tepsisiyle birlikte tandırdaki sacın içinde 15 dakika pişirdiğini dile getiren Çiftçi, “Bizim ilçenin çarşamba günleri pazarı olur. Göçmen çöreğini birkaç kez de pazarda sattım, çok sevdiler. Benim için yapması çok kolay. Tandırım bahçemde. Akşama kadar 4-5 kez mayalıyorum. 11-12 ekmek oluyor. Ayda 200-300 lira kazanıp aile bütçeme katkı sağlıyorum.” şeklinde konuştu.
Eşinden Öğrendiği 'Göçmen Çöreğini' Yarım Asırdır Pişiriyor
Kırşehirli İsmigül Çiftçi, Bulgaristan göçmeni 51 yıllık eşinden yapmayı öğrendiği ve tandırda pişirdiği 'göçmen çöreği'ni satarak aile bütçesine katkı sağlıyor İsmihan Çiftçi: 'Yerliler bilmez bu çöreği. Çünkü bu çöreğin özelliği sacıdır. O da buralarda bulunmaz. Ya Bursa’dan gelir ya Eskişehir’den ya da Kayseri’den. Öğretmemi çok isteyen oldu ama sacını getiremediler. Biz bu çöreği yemezsek karnımız doymaz'