Eximbank’tan İhracatçılara Yenilikler

Eximbank’tan İhracatçılara Yenilikler

2008-2009 krizinden sonra piyasaya görülmemiş oranda likidite sürüldüğünü, bunun batmakta olan ülkeleri ve şirketleri kurtarma politikası olduğunu belirten Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, riskin ortadan kalkmadığını, çok önemli bir süreçten geçildiğini, bu süreçte Merkez Bankası’nın uygulayacağı politikaların önemine dikkat çekerek, “Dünya ekonomisi şuanda bilinmeyenlerde.

Böyle bir ortamda özellikle kurla alakalı Merkez Bankası’nın söylediği veya söylemediği her bir ifade her bir kelime dikkatli incelenmesi lazım” dedi.

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ve Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan; Başbakanlık’ta düzenledikleri ve Eximbank’ın çalışmaları, yeni faiz düzenlemeleri ile ihracatçılara yönelik çalışmalar hakkında bilgi verdikleri basın toplantısında gazetecilerin sorularına cevap verdi.

“SURİYE İLE İLGİLİ ÇOK NET BİR KAYIT VE TALEP YOK”

Bir gazetecinin “Suriye yönetiminin Türk işadamlarının hakkedişlerini sildikleri yönünde size resmi bir bilgi ya da başvuru geldi mi?” şeklindeki sorusuna cevap veren Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, “Suriye ile ilgili problemler 2 senedir yaşanıyor. Suriye konusunda BM karar almadığı için Libya’daki kadar rahat hareket edemedik. Libya’da yaşanan olaylarla beraber BM Güvenlik Konseyi’nin aldığı karar çerçevesinde biz bir çok değerlendirmeyi yapma imkanı bulmuştuk. Suriye meselesinde yaptığımız şeyler, oradaki yatırım yapanların ve iş yapanların bir yerde SSK ve vergi ile ilgili ödemelerine destek olmaktı. Teminat konusunda kayda değer bir şey bize intikal etmiş değil. Çok net elimizde bir kayıt veya bir talep şuanda yok” dedi.

“BİZ İSTİKRAR OLMASINI TALEP EDİYORUZ”

TİM Başkanı Büyükekşi; bir gazetecinin, “Dövizdeki oynaklık sizin güvence anlamında üzerinde durduğunuz bir konu. Eximbank’ın sağladığı sigortalar sizin bu beklentinizi tamamen karşılayacak nitelikte mi, yoksa hala bir döviz istikrar fonu kurulması talebiniz masada mı?” şeklindeki soruya, “Biz özellikle bir istikrar olmasını hep talep ediyoruz. Şuandaki kurun oluşmuş olduğu rakam zirvede değil, geçen sene 1.90’lardaydı hatırlarsanız dolar kuru. Orada bir sakınca görmüyoruz. Dövizdeki oynaklıkla ilgili sigortanın bir önemi yok” diye konuştu.

“KUR İLE İLGİLİ MERKEZ BANKASI’NIN SÖYLEDİĞİ HER İFADE DİKKATLE İNCELENMELİ”

“Eximbank’ın ihracatçıları sağlayacağı yenilikler ve faiz indirimi için kaynak miktarı belli mi, not artışının ardından döviz düşer beklentilerinin ardından dövizin arttığını gördük, bu noktada Merkez Bankası’nın operasyonu oldu mu?” şeklindeki soruya cevap veren Başbakan Yardımcısı Babacan, 2008-2009 krizinden sonra Amerikan Merkez Bankası, Avrupa Merkez Bankası ve Japon Merkez Bankası başta olmak üzere gelişmiş pek çok ülkenin merkez bankası şimdiye kadar görülmemiş miktarda likidite sürdüğünü, bunun bir yandan batmakta olan şirketlerin ve ülkelerin yüzdürülmesine yönelik operasyonlar olduğunu ifade ederek, pek çok finans kuruluşunda ve ülkede bu riskin tamamen ortadan kalkmadığını belirtti.

Olağanüstü bir dönemden geçildiğini açıklayan Babacan, “Bizim Merkez Bankası’nın uyguladığı ve uygulayacağı politikalar çok önemli. Bu merkez bankalarının işlerin iyiye gitmeye başlayacağı ülkelerde normalleşme operasyonlarına başladıklarında da aynı bir ortam yaşayacağız ve bu ortama da hem Merkez Bankası’nın hem özel sektör kuruluşlarının hazır olması gerekiyor. Dünya ekonomisi şuanda bilinmeyenlerde. Böyle bir ortamda özellikle kurla alakalı Merkez Bankası’nın söylediği veya söylemediği her bir ifade her bir kelime dikkatli incelenmesi lazım. Merkez Bankası’nın iletişimi haricinde diğer iletişim konusunda ihtiyatlı olmak gerekiyor. Hükümet olarak bizim kur politikamız serbest kur rejimidir. Cari açığı olan, gelişmekte olan ülkelere bakın, bütün o ülkelerin para birimleri içinde Türk Lirası en istikrarlı para birimi. Bu kadar belirsizliğin olduğu ortamda bunu yakalamak bile çok önemli. Eximbank kendi öz sermayesi ile çalışan, dışarıdan da dönem dönem kaynak kullanan bir bankamız. Şuan için herhangi bir kaynak sorunu yok. Yeter ki talep olsun, yeter ki ihracatımız olsun Eximbank’ın kaynak sorunu olmaz, biz Eximbank’ın arkasındayız. Yüzde 100 hazinenindir. Yeter ki talip olsun, kaynak sorunu Eximbank için olmaz” açıklamasında bulundu.

Likidite konusunda normale dönüş, ya da bir çıkış hangi merkez bankasında ne zaman olur diye bakıldığında ihtimal olarak en yakın olanının FED olduğunu söyleyen Başbakan Yardımcısı Babacan, FED’in bile oldukça uzun bir süre bu politikaya devam etmek zorunda olacağını, sırf likidite ile olmadığını, güven ortamı olmadığında likiditenin bir işe yaraladığının altını çizdi. Amerikan şirketlerinin kasasında 2 trilyon dolar nakit olduğunu ve korktukları için bunu yatırıma döndüremediklerini, güven ortamının ne kadar hızlı toparlayacağını Amerika’da izlemek gerektiğini ifade eden Babacan, Türkiye’nin finansman kompozisyonunda sadece FED, sadece dolar olmadığını, Türkiye’nin finansman kompozisyonunda Euro, Tokyo Merkez Bankası, Japonya olduğunu, Japon Merkez Bankası da olduğunu söyledi.

AB VE ABD ARASINDAKİ TRANSATLANTİK SERBEST TİCARET ANLAŞMASI

AB ve ABD arasındaki transatlantik serbest ticaret anlaşması çalışmasının Haziran 20 itibariyle kongredeki sürecinin biteceğini hatırlatan ve daha sonrasında müzakere sürecinin başlayacağının altını çizen Bakan Çağlayan, “Bu müzakere sürecinin 2 yıl, 5 yıl veya daha uzun süreceği ifade ediliyor. Bizim AB Gümrük birliği anlaşmamızdan kaynaklanan çok önemli bir dezavantajı var. Bu anlaşma çerçevesinde Türkiye AB’nin üçüncü ülkelerine yapmış olduğu anlaşmalara taraf olamıyor. Bu bize masala otururken 1-0 yenik başlamamıza neden oluyor. ABD ve AB arasındaki transatlantik anlaşması ile ilgili uzun süre üzerinde çalışıyoruz. Bu ziyaretinde Başbakanımız heyetler arsın görüşmede Türkiye’nin anlaşma dışında kalmasının Türkiye-ABD ticaretini olumsuz etkileyeceğini ifada etti. Arkadaşlarımız nasıl bir komisyon kurulması, nasıl bir çalışması olacak şeklinde çalışma yapacaklar. Bunu Amerika’ya kısa süre içinde yapacağımız ziyarette bunu yasal hale getireceğiz. AB-ABD arasında anlaşma çok uzun sürer, zor olur. Ama Türkiye ile ABD arasındaki anlaşmanın çok daha kolay olacağı kanaatindeyim. Benim temennim, AB-ABD arasındaki serbest ticaret anlaşması nihayetleninceye kadar inşallah Türkiye’nin bunu en iyi şekilde değerlendirmesi yönünde. Bu komisyon bize önemli bir kapı açmıştır. ABD’de bir kongre süreci de bizi bekliyor. Etkin bir lobi yapmamız gerekiyor” şeklinde konuştu.

Krizden sonra AB ve ABD pazarlarının birbirine açılmasının dünya için çok önemli olduğunu ifade eden Başbakan Yardımcısı Babacan, “Yönetim ile işimiz kolay olabilir, kongre ayağında çok iyi çalışmamız lazım. Nakış işler gibi kongrede işlenmesi gerekiyor. Ümit ederim ki başarıya ulaşırız” dedi.

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile