'FETÖ, Büyümesini Kendi Başına Becermedi'

Eski CHP Milletvekili Güler, FETÖ'nün Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu'nun davetini kabul etmeme nedenini ve FETÖ'ye ilişkin değerlendirmelerini bir mektupla komisyona bildirdi Güler'in mektubundan: 'Cemaat/terör örgütünün tanık olduğumuz büyümeyi kendi başına becermesi mucize olurdu. Bu 'beceri'nin sergilenmesinde, Türkiye dışında ABD kurumlarının rolü, Türkiye içinde ise yerli siyasi liderlikler ile bürokratik üst yönetim makamlarının destek ve işbirliği kritik öneme sahiptir' 'Cemaat, dünya görüşü bakımından bir arada olamayacağı siyasal yapılara oylarını ve televizyonlarıyla gazeteleriyle propaganda olanaklarını sundu. Karşılığında bu çevrenin zihniyet çürüklüğünü, doku uyuşmazlığını, Amerikancı suratını, her şeyini görmezden gelen siyasi oportünizm adeta şaha kalktı'

KADİR KARAKUŞ - CHP 24. Dönem İzmir Milletvekili Prof. Dr. Birgül Ayman Güler'in, TBMM FETÖ'nün Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu'na cevap olarak gönderdiği mektupta, komisyonun davetini kabul etmemesine ilişkin, 'Dar particilik kaygılarının bir yansıması.' değerlendirmesinde bulundu.

Komisyonun bilgisine başvurma davetini reddeden Güler, komisyona gönderdiği 6 sayfalık mektupla neden davete icabet etmediğini açıkladı ve FETÖ'ye ilişkin değerlendirmeler yaptı.

Komisyonun görevini hiçbir kısır tartışmanın, özellikle de particilik kısırlığının içine sürüklenmemesi gerektiğini vurgulayan Güler, mektubunda FETÖ'ye yönelik gözlem ve görüşlerini de ifade etti.

FETÖ'nün 1983'te okullaşma, dershanecilik, 1992'de yabancı ülkelerde okullaşma; 1994'te televizyon, haber ajansı, vakıflar kurma, 2004'te insani yardım dernekleşmesi gibi adımlarla kesintisiz genişleme yaşadığını vurgulayan Güler, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in hakkında açılan davanın beraat ile sonuçlanması üzerine de bu yapının 2008-2013 arasında siyasetin serbest ve makbul aktörlerinden biri haline geldiğini belirtti.

Güler, mektubunda 'Cemaat/terör örgütünün çok sayıda idari, adli, siyasal karar ve işlem yapılmasına karşın tanık olduğumuz büyümeyi kendi başına becermesi mucize olurdu. Bu 'beceri'nin sergilenmesinde, Türkiye dışında ABD kurumlarının rolü, Türkiye içinde ise yerli siyasi liderlikler ile bürokratik üst yönetim makamlarının destek ve iş birliği kritik öneme sahiptir.' ifadesini kullandı.

FETÖ'nün devlet yönetimini ele geçirmek isteyen bir kuvvet olduğuna dikkati çeken Güler, FETÖ'nün en ağırından başlamak üzere 'casusluk, darbe girişimi, terör, devlette yapılanma' suçlarını işlediğini vurguladı.

-'Cemaat deniz kabuklusu gibi davranmış bir yapıdır'

'Cemaat, uzun yıllar boyunca deniz kabuklusu gibi davranmış bir yapıdır. İktidarlara ve iktidara yakın olan kurumlara yapışarak yaşamak, bu yapının yaşam tarzıdır.' diyen Güler, mektubunda şunları kaydetti:

'Değişik zamanların siyasal iktidarları ile partiler, bu yapıya sahip olduğunu varsaydıkları maddi, ilişkisel ve seçmen güçünden yararlanmak amacıyla kendi yanlarında ve hatta içlerinde yer açmışlardır. Siyaset biliminde 'örtülü ittifak' olarak adlandırılan zemin, bu ve benzeri oluşumlar için mümbit bir arazi olmuştur. Siyasal partilerin bu yapıyla ilişkileri toplumda 1980'li yıllardan beri tartışma ve eleştiri konusudur. Parti yönetimleri ise iktidar yarışında her yol mubah anlayışıyla çeşitli ilişkiler geliştirmekten geri durmamışlardır.

Bu durumun yaşandığı en açıklayıcı örneği, FETÖ/PDY soruşturmaları nedeniyle kaçak ya da tutuklu durumuna düşen AKP 24. dönem milletvekillerinin varlığıdır. Parti içi koalisyon, örtülü ittifak, kendini seçim listelerinde ele veren bir iştir. Bir liste ortaklığı olmasa, bu kişilerin AKP'de ne işi olurdu? Başka örnek de 30 Mart 2014 yerel seçimlerinde tanık olduğumuz harekattır. Örgütün henüz PDY diye de FETÖ diye de resmen tescillenmiş olmadığı o tarihte, 'cemaat oyunu güçlü olana verecek. MHP güçlüyse ona, CHP güçlüyse ona, bağımsız güçlüyse bağımsıza.' şeklinde dile getiren bir harekat yaşadık. Cemaat, dünya görüşü bakımından bir arada olamayacağı siyasal yapılara oylarını ve televizyonlarıyla gazeteleriyle propaganda olanaklarını sundu. Karşılığında bu çevrenin zihniyet çürüklüğünü, doku uyuşmazlığını, Amerikancı suratını, her şeyini görmezden gelen siyasi oportünizm adeta şaha kalktı.'

Birgül Ayman Güler, 50 yıldır var olduğu bilinen cemaatin 3 yıl önce bir suç ve terör örgütü olarak resmen tescillendiğini ve siyaset dünyası için bir açmaz yarattığını belirterek, bu durumun tüm siyasal iktidarlara ve partilere 'sorumluluk' ve sorumluluktan doğan 'suçluluk gölgesi'ni çökerttiğini kaydetti.

FETÖ'nün herkesin bildiği 'sırlar'dan hareketle çökertilemeyeceğini vurgulayan Güler, gerçekten anlamlı bir sonuç elde edilmek isteniyorsa sapla samanın sağlamca birbirinden ayırt edilmesi gerektiğini belirtti.

Siyasal partilere yerleştirilen FETÖ/PDY unsurlarının yürütülen adli soruşturmalarla ortaya çıkarılması gerektiğini aktaran Güler, 'Piyasa ve sivil toplum kuruluşlarında, askeri ve sivil devlet kurumlarında saçaklanmış olan habis urların, başta iktidar partisi olmak üzere parlamentodaki partiler ile diğerlerine hiç değmeden geçmiş olduğunu ileri sürmek gülünç olur.' ifadesini kullandı.

Güler, AK Parti ve CHP'nin siyaset kurumuna karşı sarsılan güvenin onarılmasında büyük öneme sahip olduğunu belirterek, aksi halde vatandaşların canına mal olmuş ve Türkiye'nin işgaline aracılık etmiş bu yapının tüm boyutlarıyla ortaya çıkarılmasının çok güç hale geleceğini bildirdi.

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile