Fransa'daki 'Kur'an-I Kerim' Tartışması

Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Düzgün: 'Müslümanlarla ilgili dünyada son dönemlerde oluşturulmaya çalışılan negatif algının biraz da Yahudilerin dünyadaki etkinliği dikkate alınarak özel olarak Yahudilere yönlendirilmesi ve bunun daha büyük bir provokasyona sebebiyet vermesi amaçlanıyor. Burada bir gerçeklik inşası var, gerçeklik yok' 'Bunu Fransızlar iyi bilirler, buna hiper gerçeklik deniyor yani gerçeği de şekillendiren üst bir tanımlamaya girişmek, Müslümanların ve onların kutsal kitabının Yahudi karşıtı bir kitap, Müslümanların da Yahudi karşıtı bir toplum olduğu yaratılmaya çalışılan bir gerçeklik, bu hiper gerçeklik, karşılığı yok bunun'

Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şaban Ali Düzgün, "Müslümanlarla ilgili dünyada son dönemlerde oluşturulmaya çalışılan negatif algının biraz da Yahudilerin dünyadaki etkinliği dikkate alınarak özel olarak Yahudilere yönlendirilmesi ve bunun daha büyük bir provokasyona sebebiyet vermesi amaçlanıyor. Burada bir gerçeklik inşası var, gerçeklik yok." dedi.

Düzgün, Karadeniz Teknik Üniversitesince (KTÜ) Atatürk Kültür Merkezi'nde düzenlenen "Özgürleştirici Güç Olarak Din" konulu konferansta, akademisyen ve ilahiyat fakültesi öğrencilerine sunum yaptı.

Düzgün, konferansın ardından, Fransa'da aralarında eski Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, üç eski başbakan, Yahudi ve Hristiyan cemaati temsilcileriyle yazarların da bulunduğu 300 kişinin imzasıyla yayınlanan, Kur'an-ı Kerim'den "şiddet ve Yahudi karşıtı fikirleri yaydığı gerekçesiyle bazı ayetlerin çıkarılması" yönündeki bildiriye ilişkin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Bence Müslümanlarla ilgili dünyada son dönemlerde oluşturulmaya çalışılan negatif algının biraz da Yahudilerin dünyadaki etkinliği dikkate alınarak özel olarak Yahudilere yönlendirilmesi ve bunun daha büyük bir provakasyona sebebiyet vermesi amaçlanıyor. Burada bir gerçeklik inşası var, gerçeklik yok. Bunu Fransızlar iyi bilirler, buna hiper gerçeklik deniyor yani gerçeği de şekillendiren üst bir tanımlamaya girişmek, Müslümanların ve onların kutsal kitabının Yahudi karşıtı bir kitap, Müslümanların da Yahudi karşıtı bir toplum olduğu yaratılmaya çalışılan bir gerçeklik, bu hiper gerçeklik, karşılığı yok bunun." diye konuştu.

Prof. Dr. Düzgün, şu değerlendirmede bulundu:

"Kur'an-ı Kerim'in, Yahudilerle ilgili söylediği negatiflik içeren ayetler var. Bunlar bütünüyle Medine Sözleşmesine taraf olan Yahudilerin, Medine Site Devleti'ne ihanetlerinin neticesinde ele başlarının cezalandırılması tarihsel olarak var. Medine pazarında idam ediliyor sayısal olarak elebaşı bir kaç kişi ve bu hükmü veren de Yahudiler, daha sonra da bir sürgün yaşıyorlar ve bunu Medine Sözleşmesi'ne olan aykırılıkları, kendi sözleşmelerine aykırı davranan insanların kendi verdikleri hüküm. Bütün Yahudilerin Medine'ye bir referansı var, orada Yahudilere karşı bir antipati yaratıldı ve sürüldüler kasıtlı olarak. Diyoruz ki tarihsel bir gerçeklik var ve o tarihsel gerçeklik orada kaldı, bugün insanlara zarar vermeyen, barışa, huzura kaynaklık eden Yahudilerle bir Müslümanın hiçbir zaman bir derdi olmaz, Hristiyan'la da olmaz. Dolayısıyla Fransa'da oluşturulan bu çaba epeydir Müslüman karşıtı hiper gerçeklik dediğimiz algının bir parçası olarak okunmalıdır."

- "Buradan bir karşıtlık, antisemitizm hele hele çıkarmanın imkanı yok"

"Nasıl bir tepki verilmelidir?" diye soran Düzgün, "Verilecek tepki, bunun gerçekliğinin şu söylediğimiz zeminde yazılıp çizilmesidir. Onun dışında çok yüksek sesle bağırıp çağırmanın da gereği yok bana sorarsanız. Akademik bir karşılığı olmalıdır. Neden Kur'an-ı Kerim'de bu ayetler var? Kur'an-ı Kerim'de Yahudileri bir bütünüyle yeren ayetler yok. Peygamberlerini, onların mücadelesini ve haklarını öven ayetler de var. Bu şu demektir, Kur'an-ı Kerim nötr olarak olaya bakıyor, yapılan işi değerlendiriyor. Bu bir metin olarak yapabileceği bir şeydir. Buradan bir karşıtlık, antisemitizm hele hele çıkarmanın imkanı yok." ifadelerini kullandı.

Düzgün, bildiriye ilişkin İslam dünyasından gelen tepkilerin yeterli olup olmadığına ilişkin görüşlerini ise şöyle dile getirdi:

"Bunun ne olduğunu bildiği için, bunu çok da ciddiye hele hele içinde bir de Sarkozy, hele bir politikacının bulunduğu bir harekete akademik cevap vermek de ne kadar gerekli? Bana sorarsanız o ayrı bir şey. Bu bir politika ve hiper gerçeklik meselesi. Bu oyunun bir parçası. Böyle bir gerçeklik var, Kur'an-ı Kerim'de Yahudileri ele alan ayetler var, bunların tamamı negatif değil, Yahudilerin mücadelesini öven ayetler de var. O zaman Kur'an-ı Kerim bütün olarak Yahudilerin karşısında ya da yanında öyle bir tanımlama yok. Olaylar var, olgular var, onları değerlendiren bir kitap. Olaylar var tarihsel olarak."

Bu tür söylemlerin yol açabileceği durumlar hakkında ise Düzgün, "Bence önümüzdeki 10, 20 yıla bakmamız lazım. Ben Avrupa'daki bu üst üste konulan, oluşturulan karşıtlık düşüncesinin çok hayra doğru gitmediği kanaatindeyim. Avrupa'ya çok sık ziyaret gerçekleştiren birisi olarak, Avrupa'da yaşam alanlarının gittikçe daraldığını görüyorum. Komşuluk ilişkileri mesela eskisinden daha kötü. Alttaki üsttekine selam veriyordu, şimdi vermiyor, alışverişini kesiyor. Bunlar yeni olgular. Politikanın bu işlerde çok fazla aktif olduğunu düşünüyorum." değerlendirmesinde bulundu.
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile