Gazeteci-yazar Kerim Balcı : Zaman Gazetesi, Bir Medeniyet Projesidir
Gazeteci-Yazar Kerim Balcı, Zaman Gazetesi’nin bir medeniyet projesi olduğunu ve gazetenin girdiği evde insanların farkına varmadan yenilendiğini söyledi.
Zaman Gazetesi Samsun Temsilciliği`nin düzenlediği programda okuyucularıyla bir araya gelen Gazeteci-Yazar Kerim Balcı, "Zaman Gazetesi bir medeniyet projesidir. Medeniyet projesi olmasının da bir dizi yönü vardır. Siz hiç farkına varmazsınız, Zaman Gazetesi’ni alırsınız belki de tam olarak okumazsınız, evinize girer. Farkına varmazsınız ancak gazete sizi yeniler. Formatlar, yepyeni insanlar yapar." dedi.
Zaman Gazetesi’nin, hayat anlayışını formatlayıp yenileme ve dili yeniden yazması açısından iki önemli meseleyi ele aldığını belirten Balcı, "Gazetecilik batıdan öğrenildiği şekilde yapılıyordu ve hayata hep kötücül bir bakış vardı. Hayat ne zaman kötüyü doğru kırılırsa, ne zaman hayatta kötüye doğru bir kıvrılma olursa buna haber değeri veren bir gazetecilik vardı. Yani nerede bir yangın varsa haber vardır ama güzel bir şey olduğunda haber değeri olmazdı. Merhum Peyami Safa bu meseleyi çok değerli bilmiş bir insandı. Onun dönemindeki gazetelerle alakalı yazdığı meşhur satırlardan biridir, “Mühim bir üniversitede 400 kişiyi toplamış bir zat, mühim bir konferans vermiş. Bunu hiçbir gazetede göremeyiz neyazık ki; amma o üniversitede öğrenciler polisle çatışsa gazetelere manşet olurdu ki” dert edinirdi. Geleneksel gazetecilik anlayışında kötücül bir olay yoksa haber olmaz. Biz gazetemizin kuruluşu itibariyle demişiz ki, hayır, biz güzelin de haber değeri içerdiği bir gazetecilik yapacağız." değerlendirmesinde bulundu.
Kötü haberleri yayımlayan medyanın, meydana gelen olaylar karşısında toplumu uyarıcı ve çözüm yolları konusunda yol gösterici bir çalışma yapmayıp ancak insanları karamsarlığa ittiğini kaydeden Balcı şöyle devam etti: "Gazetemizin kurulduğu yıllarda, iletişim fakültelerinde şöyle bir tanım üretilirdi: ‘Eğer bir köpek bir adamı ısırırsa bu haber değildir ama bir adam köpeği ısırırsa bu haberdir.’ Burada sanırsınız ki haber denen şey sıra dışı olandır. Doğru bu kısım ama eksik bir şey daha var. Bu insanlar şöyle bir tabir yapmıyorlar, ‘Eğer bir insan bir kediyi okşarsa bu haber değildir, kedi insanı okşarsa haberdir’ demiyorlar. Oda haber değildir çünkü orada ısırma yok. Bu benzetmeyi yapanlar şunu söylemeye çalışıyorlar. Bir Sıra dışı olması lazım, iki ısırma olması lazım. İşin içinde kötü bir şey olması lazım ki haber olsun. Biz gazetemizin kuruluşunda demişiz ki biz kötücül haberleri ancak iki konuyla birlikte yayımlarız. Birincisi analiz olacak. Niye böyle bir iş oluyor. Neden böyle hadiseler yaşıyor bu toplum. Bir İslam toplumunda böyle hadiseler yaşanmaması lazım. Bu işim çözümü ne. Bu çözümü sağlamadığımız takdirde kötü haberi girmemeye çalışırız. Birçok noktada, kötücül haber kötücül olayları artırır. İnsanın yeryüzünde insanla olan ilişkisi, insanın kurumlarla olan ilişkisi ve insanın tabiatla olan ilişkisi hep kötücül olarak adlandırıldığı için mesela insan insanın kurdudur, babana bile güvenme, büyük balık küçük balığı yutar. Bu sözlerin hepsi inkara girer. Bir mümin bu sözleri söyleyemez. Bizim dünyamızda büyük balık küçük balığı yutmaz. Bizim dünyamız şefkat ve merhamet dünyasıdır."