Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Haluk Dursun, kültür politikalarının şekillenmesi için milletin kültürünü tanımak gerektiğini belirterek, "Geçmişten kaynaklanan has kültürü tanımalıyız. Muhatabınız kim? Türk milleti. Bu milletin kaynaklarının tespitinin doğru yapılması lazım." dedi.
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) tarafından düzenlenen "Kültür Sanat Politikalarının Geleceği" konulu panelde konuşan Dursun, kültür ve turizmin birbirinden ayrılması, kültür konularına ayrı bir bakanlığın bakması gerektiğini söyledi.
Turizmin tamamen farklı bir iş olduğunu anlatan Dursun, "Onların gayeleri nedir? Daha çok kazanmak. Bunun için dizayn edilen bir sistemden bahsediyoruz. Kültür ise kazanmaktan öte yatırmak içindir. Kültürde bir şey yatıracaksınız ve uzun vadede doğru yatırım yaptıysanız, karşılığını alacaksınız." diye konuştu.
Dursun, Milli Kültür Şuraları düzenlendiğini ancak kararları kimsenin okumadığını dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kültür politikaları için yapılması gereken birinci öncelik, milletin kültürünü tanımaktır. Geçmişten kaynaklanan has kültürü tanımalıyız. Muhatabınız kim? Türk milleti. Bu milletin kaynaklarının tespitinin doğru yapılması lazım. Kimileri çağdaş kültürü tanıyor ama temel kültürü tanımıyor. Kimileri de temel kültürü biliyor ama çağdaş kültürü tanımıyor. Burada ikisiyle beraber bir ortak nokta üzerinden çıkabilmek gerekir. Bunlar birbirlerinden de pek hoşlanmıyorlar. Bir araya gelip, bir şey üretme kabiliyetleri de pek yok. Topluma kültürel gelişime katkıda bulunmak yerine, devlet üzerinde bir şekillenme var. Bu da daha çok devlete yerleşmek ve ele geçirmek üzerine kurulmuş. Bunu da öz eleştiri yapmak suretiyle anlamak durumundayız.
Bir diğer nokta ise toplumun geleneksel kültürü üzerinde etkili olan müesseseleri bilmek gerekir. Buna bağlı olarak de mekan ve insan bilgisini çoğaltmak lazım. Coğrafyayı tanımak gerekir ama coğrafyaya hakim değiliz. Mahalli kültürün bizzat yerinde görülmesi lazım. Türkiye İstanbul’dan ibaret değil. Güneydoğu kültür devrimi süratle geliyor. İstanbul’un bundan haberi yok. Dışlamışsınız, ötelemişsiniz ama geliyor. Eğer Kültür Bakanlığı projeleri görüşülecekse, Dicle kıyısındaki çocukların çakallara kaptırılmaması konusu birinci madde olmalıdır. Birinci gündem coğrafyayı tanımaktır. Türkiye'nin bu gerçeği yok saymadan, kültürel kardeşliğini sağlaması gerekir. "
- "Devlet kültür politikalarının yetişeceği ortamları hazırlar"
Dursun, kültürel kaynakların da önemine değinerek, "Ahmet Cevdet Paşa okunmadan Türkiye’nin hiçbir içtimai meselesi anlaşılmaz. Cemil Meriç, Nurettin Topçu olmadan da bu iş olmaz. Belki ters tepebilir ama Hasan Ali Yücel ve Köy Enstitüleri incelenmeden, Cumhuriyetin kültür politikaları yine anlaşılamaz. Çok iddialı bir söz ama buna katlanmamız lazım. Yine çok tahrik edici bir isim İhsan Doğramacı. Üniversite olarak nasıl bir model kurdu bakmak lazım. Aynı zamanda Süheyl Ünver’’in de mutlaka anlaşılması gerekir." şeklinde konuştu.
Devletin tek başına kültür politikalarını yapma, uygulama gücü ve haddinde olmaması gerektiğini belirten Dursun, sözlerini, "Devlet kültür politikalarının yetişeceği ortamları hazırlar, ama çok büyük müdahale etmez. Sivil toplum bunu yapar. Kültür politikalarının temelinde eğitim politikaları vardır. Eğitim tarafında gerçekten kültürlü ve medeni insan yetiştirebilirsek, umut ışığı yüksek demektir." diye tamamladı.
'Geçmişten Kaynaklanan Has Kültürü Tanımalıyız'
Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Haluk Dursun: 'Kültür politikaları için yapılması gereken birinci öncelik, milletin kültürünü tanımaktır. Geçmişten kaynaklanan has kültürü tanımalıyız. Muhatabınız kim? Türk milleti. Bu milletin kaynaklarının tespitinin doğru yapılması lazım'