Güney Kıbrıs`tan Doğalgaz Konusunda Karşı Atak

Güney Kıbrıs`ın sözde "Münhasır Ekonomik Bölgesi"nde (MEB) doğalgaz çıkarma amacıyla başlamayı planladığı deneme sondaj çalışmalarına karşı çıkan Türkiye`nin uluslararası alanda girişimler başlatmasının ardından Güney Kıbrıs`ın da karşı atağa geçtiği bildirildi.

Kıbrıs Rum Kesimi`nde yayınlanan Haravgi ve diğer gazeteler, Rum yetkililerin "sondaj çalışmalarından vazgeçilmeyeceği" ve "konu hakkında BM ile AB nezdinde girişimlerin yoğunlaştırılacağı" şeklindeki açıklamalarına geniş yer ayırdılar. Haravgi gazetesi, "Lefkoşa Alarmda-MEB`deki Egemenliğin Korunması Amaçlı Girişimler Yoğunlaşıyor-Kıbrıslı Türklerin İşbirliğine Yönelmeleri İçin Güçlü Teşvik" başlıkları altında verdiği haberinde, Rum Dışişleri Bakanı Erato Kazaku Markulli ile Rum Başkanlık Bürosu Müdürüve Hükümet Sözcüsü Vekili Hristos Hristofidis`in konuya ilişkin açıklamalarına yer verdi. Habere göre, Güney Kıbrıs ile Yunanistan`ın Türkiye`nin olası tepkisiyle oluşacak bir kriz karşısında alarm durumunda bulunduğu ve bu tür bir krizi göğüslemek konusunda kağıt üzerinde çalışmalar yaptığı şeklindeki bilgilerin sorulması üzerine Markulli, "Herhangi bir şeyi göz ardı etmiyoruz, ancak Türkiye`nin Amerikan şirketiyle uğraşması söz konusu olamaz" dedi.

Markulli, hükümet olarak konu hakkında Yunanistan`la işbirliği yaptıklarını ve alarm durumunda bulundukların belirterek, "Türkiye`nin kazıları yapmakla yükümlü Amerikan şirketiyle uğraşması ve Kıbrıs Cumhuriyeti`nin egemenlik haklarını uygulamasını engellemek amacıyla uç noktalara varması ihtimalinin uzak olduğunu" ileri sürdü. Markulli, ABD`nin kazıları yapmakla yükümlü "Noble Energy" şirketinin temsil ettiği Amerikan çıkarlarının zarar görmesine izin vermeyeceğinden emin olduğunu da belirterek, ABD`ninAvrupa ve Avrasya İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Philip Gordon`un 20 Ocak 2011 tarihinde Güney Kıbrıs ziyareti sırasında yapmış olduğu açıklamalara atıfta bulundu. Markulli şunları söyledi: "Sayın Gordon, MEB`lerin belirlenmesinin Kıbrıs sorunuyla hiçbir ilişkisi bulunmadığı konusunda gayet net bir tutum sergilemiş ve Türkiye`nin `müzakerelerin kopacağı` şeklindeki görüşünü de benimsememişti. ABD`nin bugün de aynı görüşte olduğunu zannediyorum." "Çok önemli çıkarların söz konusu olduğunun unutulmaması gerektiğini" öne süren Markulli, "Nobel Energy özel bir şirket olabilir, ancak Amerikan hükümetinin bu tür faaliyetleri çok yakından takip ettiğini ve bu tür şirketlerin bu tür faaliyetlerini desteklediğini unutmamamız gerekir" şeklinde konuştu. BM VE AB ÇERÇEVESİNDEKİ GİRİŞİMLER YOĞUNLAŞACAK Markulli, Güney Kıbrıs`ın sözde egemenlik hakları ve doğalgaz çıkarılması çalışmaları konusunda Türkiye`nin verdiği tepkiler karşısında kendilerinin de gerek BM, gerekse AB çerçevesindeki girişimlerinin yoğunlaşacağını, BM Genel Kurulu ile AB Dışişleri Bakanları toplantısında konuyu gündeme taşıyacağını açıkladı. Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu`nun geçtiğimiz haftalarda yaptığı açıklamalar sonrasında duyurulan girişimlerin daha da yoğunlaştırılacağını belirten Markulli, gönderilen mektuplarınyanı sıra BM Güvenlik Konseyi`nin beş daimi üyesinin büyükelçilerinin bakanlığına çağrıldıklarını da açıkladı.

BM Genel Kurulu ile AB Dışişleri Bakanları toplantısı çerçevesinde yapacağı temaslarda konuyu gündeme getireceğini de vurgulayan Markulli, enerji güvenliğinin AB için ne kadar önemli olduğu göz önüne alındığında uluslararası alanda Türkiye`ye yönelik pek çok tepkinin geleceğine inandığını ifade etti. HÜKÜMET SÖZCÜSÜ HRİSTOFİDİS: "KIBRIS TÜRK TARAFININ ÇÖZÜM İÇİN İŞBİRLİĞİ YAPMASINA TEŞVİK" Öte yandan Rum Başkanlık Sarayı Siyasi Büro Müdürü, Hükümet Sözcüsü Vekili Hristos Hristofidis de, Türkiye`nin tepkisinin kabul edilemez olduğunu savundu ve doğalgazın Kıbrıslı Türklerin çözüm için işbirliği yapmalarında "güçlü bir teşvik olduğunu" ileri sürdü. Hristofidis, 12. Parsel`de doğalgaz aranması ve çıkarılmasının Güney Kıbrıs`ın egemenlik hakkı olduğu iddiasını yineleyerek, kendilerinin Deniz Hukuku Anlaşması`nı onaylamalarına karşın Türkiye`nin bunu yapmadığını hatırlattı. "Doğalgazyataklarının bulunması ve bunun yaratacağı olumlu ekonomik ve siyasi sonuçların Kıbrıs sorununa en kısa sürede doğru bir çözüm bulunması için işbirliği yapması konusunda Kıbrıs Türk tarafına yönelik güçlü bir teşvik olduğunu" ileri süren Hristofidis, ABD Dışişleri Bakanlığı`nın konu hakkındaki tutumundan duyduğu memnuniyeti de dile getirdi. Hristofidis, ABD`nin tepkisinin "doğru çerçevede gerçekleştiğini ve Güney Kıbrıs`ın tezlerini haklı çıkardığını" savunarak, Kıbrıs sorununa bulunacak doğru birçözümle tüm Kıbrıs halkının bulunması muhtemel doğalgazdan faydalanabilmesi için Kıbrıs Türk tarafına dostluk ve işbirliği çağrısında bulundu. Hristofidis ayrıca, doğalgaz konusunda planların belirlendiği gibi ilerleyeceğini sözlerine ekledi.

Diğer gazeteler ise konuya ilişkin haberleri şu başlıklarla yansıttılar: Politis: "Ankara Gerginlik Öngörüyor-Hristofyas Hükümeti ABD`nin Doğalgaz Konusundaki Tutumunu Memnunlukla Karşıladı" Simerini: "Kıbrıs Cumhuriyeti`nden MEB Konusunda Atak-Dışişleri Bakanı Türk Tehditlerini Şikayet Etme Yönünde Yoğun Adımlar Atıyor" Fileleftheros: "MEB Konusunda Yine `Blame Game` - Lefkoşa Türk Kışkırtmaları İçin AB Dayanışması İsteyecek"
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile