Hatay’ın Merkez ilçesi Antakya’da bulunan Habib-i Neccar Cami hem Müslüman alemi hem de Hristiyanlar ayrı bir önem taşıyor.
Camiin avlusunda Hz. İsa`nın havarileri Yahya, Yunus ve Şem`un-ı Sefa`ya ait olduğu rivayet edilen kabirler bulunuyor. Ayrıca Cami’nin Müslüman alemi için önemi ise Anadolu’nun ilk camisi olması. Cami’de ayrıca Hz İsa’nın havarilerine inanan Habib-i Neccar’ın da kabri bulunuyor.
Çeşitli kaynaklardan farklı bilgiler alınsa da Habib-i Neccar Camiinin avlusu özellikle Ramazan ayında dolup taşıyor. Yıl içerisinde yabancı konukların ilgisi oldukça fazla olan Caminin avlusunda Ramazan ayında dillerinde dua ellerinde Kur`an-ı Kerim taşıyan birçok kadın ibadetlerini yerine getiriyor. Cami içinde kabirlerin başında dualarını eden kadınlar Hatay’ın sıcak ve nemli havasında serinliğe kendilerine bırakıyorlar.
CAMİNİN MİNARESİ 17. YÜZYILDA YAPILDI
Ezan sesine duaların karıştığı Habib-i Neccar Camiinin bir Roma tapınağının yıkıntıları üzerine inşa edildiği biliniyor.
Ortaçağ mimarisinin özelliklerini taşıyan Caminin minaresi 17. yüzyıldada yapılırken avluda 19’un yüzyıldan kalma birde Şadırvan bulunuyor.
Hz İsa’nın havarileri Yunus (Pavlus), Yahya (Yuhanna), Şem`un-ı Sefa ile onlara ilk inanan Habib-i Neccar’ın kabirleri ise caminin avlusundan 4 metre derinlikte bulunuyor. Kabirler özellikle Ramazan ayında kadınların ve Camiye gelen yabancı konukların uğrak yerleri arasında ilk sırada yer alıyor.
Hz İsa’nın havarilerine inanan ilk kişi olarak bilinen Habib-i Neccar’ın kendi adını taşıyan dağda yaşadığı mağarada kafasının kesilerek öldürüldüğü ve dağdan yuvarlanan başının düştüğü yerde Anadolu’nun ilk Camisi unvanını taşıyan Habib-i Neccar Camiinin inşa edildiği dilden dile anlatılsa da din adamları bunu doğrulamıyor. Din adamları Habib-i Neccar’ın başının Cami avlusunda bedeninin dağda kaldığı söylemlerinin yanlış olduğu Neccar’ın tüm bedeniyle halen yerin 4 metre derinliğinde bulunan türbedeki kabrinde olduğunu belirtiyorlar.
HABİB-İ NECCAR EFSANESİ
Roma döneminde Antakya halkı putperest olduğu için Cenabı Hak, Hz. İsa’ya Antakya halkına Resul göndermesini emreder. Antakya’ya gelen Yuhanna, Pavlos ve Şem`un-ı Sefa Antakyalılara tek yaradan olduğunu anlatmaya çalışsa da Halk Resulleri taşlayarak öldürür. Bunu gören Habib-i Neccar halka “Resuller doğru söylüyor, onlara inanın” dese de halk Habib-i Neccar’ın da kandırıldığına inanırlar. Habib-i Neccar’ı tehdit ederek ya eski dinine dönmesini yada öldürüleceğini söylerler. Habib-i Neccar’ı kararından döndüremeyen putperestler onun başını keserek şehit ederler. Habib-i Neccar’ın kesilen başı yuvarlanarak bugünkü caminin bulunduğu yere düşer. Bir diğer rivayete göre ise Habib-i Neccar kopan başını koltuğu arasında Kuran-ı Kerim’den ayetler okuyarak bir süre dolaşır ve bugün kabrinin bulunduğu Habib-i Neccar Camiinin bulunduğu yere kadar gelir ve burada düşer.
Habib-i Neccar Camiine Ziyaretçi Akını Sürüyor
On bir ayın sultanı Ramazan ayında huzur veren serinliği ve içinde barındırdığı kültürel mozaiği ile Habib-i Neccar Camii dolup taşıyor.