Kürtlerin kökenleri ve Türklerle beraber tarih sahnesine çıkmadan önce yaşadıkları coğrafya hakkında sınırlı bir alanda araştırma yapan batılı araştırmacıların da kürdistan tanımı üzerinde fikir birliğine varamadıklarını dile getiren Eğilmez, “Hatta önde gelen oryantalistlerden Basil Nikitin gibi bazı araştırmacılar böyle bir coğrafi ismin ortaya çıkarılabilmesinin imkânsızlığından bahsederler.
Türkler Anadolu’ya doğru büyük göçe başladıklarında bu coğrafyada Rumlar, Ermeniler, Süryaniler bulunmaktaydı. Yani Kürtler bölgeye Türkleri takiben gelmişlerdir. Kürtlerin bugün ki coğrafya ya yerleşmelerinde, Selçuklu Türklerinin, Bizansı geri çekilmeye mecbur etmesinin payı çok büyüktür. Bölgede kurulan Türk Beylikleri, Kürtleri kendilerinden ayrı görmüyor ve kardeş olarak tanımlıyorlardı. Birbirlerine hiçbir zaman rakip olmamaları, dindaşlık faktörü, çok kapsamlı ilişkilerin oluşturduğu bütünlük, biran için ayrı ırklar oldukları düşünülse bile Türkleri ve Kürtleri hiçbir zaman karşı kaşıya getirmemiş aksine derin bir birliktelik sağlamıştır. Nüfus yoğunluğuna ve yaşam tarzına göre zaman zaman bazı Kürt aşiretleri Türkleşmiş, bazı Türk obaları da Kürtleşmiştir.
Bugün üzerinde bulunduğumuz, dünyanın kalbinin attığı bu bölgedeki Türk hakimiyetini zayıflatmak, kesintiye uğratmak ve nihayetinde sona erdirmek adına, tarih boyunca çok defa Türk-Kürt kardeşliği bölünmek istenmiş, bu insanlar çatışma içerisine çekilmeye çalışılmış ama hiçbir zaman başarıya ulaşılamamıştır. Bu başarısızlığın tek sebebi Türklerle Kürtler arasındaki çok güçlü tarihi birlikteliktir. Özellikle batının empoze ettiği ayrımcılığın temel sebebi, bu bölgede değişik çıkarlara hizmet edecek yeni bir etnik unsur oluşturabilmektir.” Diye konuştu.
“Tarih boyunca berber yaşayan bu insanlar zaman zaman çatışmışlardır. Daha doğrusu Kürtler birkaç defa Türk Devletine (Osmanlı, Türkiye Cumhuriyeti) isyan etmiştir. Bu isyanların hepsi de devlet tarafından bastırılmıştır.” Diyen Eğilmez, açıklamasını şöyle sürdürdü;
“Türk devleti sınırları içerisinde yaşayan Kürtlerin kimliği, Türkler tarafından her zaman saygıyla karşılanmıştır. Ben Kürdüm söylemi hep hoşgörü görmüştür. Ama Kürdistan kelimesi işleri hep karıştırmıştır. 1800 lü yıllardan itibaren batı dünyası tarafından hayata geçirilmek isteten Kürdistan projesi, Türkler tarafından büyük bir tepkiyle karşılanmıştır. Bu projeye piyon olan kürt grupları da devlet tarafından cezalandırılmıştır.
Bu coğrafyada Türklerin varlığı Hıristiyan dünya tarafından asla kabullenilmemiştir. Türk hakimiyetine son vermek için hayata geçirilen haçlı seferleri, değişik etnik unsurların isyanları, ermeni projesi neyse, pkk projesi de aynı kaynaktan beslenmekte ve aynı yöntemleri uygulanmaktadır. Türkler, ermeniler ile de uzun yıllar beraber ve barış içinde yaşamışlardı. Türklerin ermeni kimliği ile de hiç bir sorunu olmamıştı. Ama ne zaman ki Ermenistan ideali ile terör olayları başlamış, Türklerin merkezi devlet refleksi ortaya çıkarak terör bastırılmış, Türk toprakları üzerindeki Ermenistan fikri Ermenilerle beraber hayal olmuştur.
Tarihin en önemi yararlarından birisi geleceğe ışık tutuyor olmasıdır. Yani tarihi olayları bilip iyi yorumlayabilirseniz, geleceğe dair en isabetli tahmini yaparsınız. Türk kültürünün en önemli özelliklerinden birisi “hoşgörü”dür. Türkler tarih boyunca sınırları oldukça geniş devletler kurmuş ve doğal olarak birden fazla ulus yönetmişlerdir. Bu yönetim tarzının temeli de diğer toplumların kimliğine kültürüne gösterilen hoşgörü olmuştur. Ama bu devlet geleneğinde iki şeyden asla taviz verilmemiştir. Bunlardan biri ülke bütünlüğü bir diğeri de kamu düzenidir. Bu ikisine karşı gelen her türlü tehlike hızla ve etkili bir şekilde ortadan kaldırılmıştır. Yani günümüz insanları biraz tarihi okuyup incelerse, bugün ki terör hareketlerinin nereye varacağını çok net şekilde görebilirler. Bu nedenle Kürt kardeşlerimizin bu oyun içinde kesinlikle yer almamaları gerekmektedir.”
Haritada Kürdistan'ın Yerini Bulmak...
Atatürk Üniversitesi, Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Savaş Eğilmez, “Tarihi süreç içerisinde, Kürtlerin ikâmet ettiği bölgeyi tanımlamaya çalışırsak Kürdistan adına dayanamayız. Çünkü Kürtler tarihi periyotta mekân olarak değişken bir yapıya sahip olmuşlardır. Dolayısıyla herhangi bir coğrafya için bu tabiri kullanmak çok zordur.” dedi.