Yüksek Mahkeme'nin kararına göre İngiltere hükümeti, Lizbon Antlaşması'nın birlikten çıkmayı düzenleyen 50. maddesini tek başına yürürlüğe sokarak Parlamento onayı olmaksızın müzakerelere başlayamayacak. İngiltere hükümeti ise 19. yüzyıldan kalma bir uygulamayı gerekçe göstererek Parlamento onayı olmadan AB'den ayrılma müzakerelerine başlanabileceğini savunuyordu. Hükümetin söz konusu karara itiraz etmesi bekleniyor. Diğer yandan Başbakanlık, Yüksek Mahkeme'nin kararına karşılık erken seçim olma ihtimali üzerine hiçbir yorumda bulunmadı.
SÜREÇ, BİR İŞ KADINININ BAŞVURUSUYLA BAŞLADI
İngiltere'nin yasal olarak AB'den ayrılma sürecini başlatan Lizbon Sözleşmesi'indeki 50. maddeyi uygulamaya geçirmesi için Parlamento'nun onayını alması gerekiyor. AB'den ayrılma müzakerelerine başlamak için İngiltere Parlamentosu'ndan onay alınmaması konusundaki itiraz, Yatırım Müdürü Gina Miller adında bir iş kadınının mahmemeye başvurmasıyla başlamıştı. Miller, Yüksek Makmeye'ye yaptığı başvuruda, hükümeti yetkisini aşmakla suçlayarak söz konusu görüşmelerin de geçerli olmayacağını savunmuştu.
"KRALİYET AYRICALIĞI" İKİLEMİ
Anayasa avukatı ve Bağımsız Milletvekili Lord Pannick'in başında bulunduğu hukukçularla birlikte hareket eden Gina Miller, hükümetin, İngiltere'nin Avrupa Birliği'ne üye olurken imzaladığı 1972 tarihli Avrupa Ekonomik Topluluğu Anlaşması'na göre kişi haklarını ihlal ettiğinini savunuyordu.
Bakanlar ise bu görüşmeleri İngiliz hukuk geleneğinde "Kraliyet ayrıcalığı" olarak yorumlarken bunun için Parlamento'dan onay almak zorunda olmadıklarını ileri sürüyorlardı. 19. yüzyıldan kalan karar, dış ilişkiler, savunma ve milli güvenlik konularında Parlamento onayı almadan hareket edilebileceğine işaret ediyor.
İngiltere'de hükümete Brexit şoku
İngiltere'de Yüksek Mahkeme, İngiltere'nin Avrupa Birliği'nden ayrılmasına yönelik müzakerelere Parlamento'nun onayı olmadan başlanamayacağına karar verdi.