'İsraf, Fert Kadar Toplumu Da İlgilendiren Bir Sapmadır'

İstanbul Müftüsü Yılmaz: 'İsraf, fert kadar belki daha da fazla toplumu ilgilendiren bir sapmadır. Fertleri israfa düşmekten kurtarmanın birinci yolu eğitimdir. Önce ailede, ardından okul ve toplumda insanımız israf konusunda eğitilmeli, gereğinden fazla harcama ve tüketme alışkanlığına düşmemesi öğretilip benimsetilmelidir. Toplum hayatında paylaşmayı öğrenmek, israfı önleyen en önemli etkendir' 'Tüketmeden üretim olmaz, ama insanları; ekonomik durumlarını ve sosyal seviyelerini zorlayacak reklam zulmünden kurtarmak da devletin görevidir. Devlet, zaman, imkan ve kırtasiye israfını önleyici tedbirler almalı ve halkı israf ve lüks tutkusundan kurtarmalıdır'

İstanbul Müftüsü Hasan Kamil Yılmaz, israfın, fert kadar belki daha da fazla toplumu ilgilendiren bir sapma olduğunu belirterek, fertleri israfa düşmekten kurtarmanın yolunun eğitimden geçtiğini vurguladı.

Müftülükten yapılan açıklamaya göre, Yılmaz, 37. Türkiye Kitap ve Kültür Fuarı kapsamında düzenlenen "Ayasofya Ramazan Sohbetleri"ne konuk oldu.

"Tüketim Çılgınlığı: İsraf" konulu bir konuşma yapan Yılmaz, israfı "itidali aşmak, makul sınırı zorlamak, orta yoldan ayrılmak anlamına bir Kur'an kavramı" şeklinde tanımladı.

İsrafın tüketim çılgınlığı ve savurganlık olduğunu belirten Yılmaz, "Tüketim ve harcamanın en aşağı derecesi cimrilik, itidali iktisat ve kanaat, aşırısı israftır. İsraf, yeme-içme ve giyim-kuşamda olduğu gibi zaman, sağlık ve çevre gibi konularda da dikkat çekici boyutlara ulaşmıştır." ifadelerini kullandı.

Yılmaz, israfın hem kişisel planda hem de toplumsal boyutta maddi ve manevi pek çok zararı olduğunu anlatarak, şunları kaydetti:

"İsrafın kişisel hayatta hem maddi hem manevi hem de psikolojik pek çok zararları vardır. İsraf kişinin ürettiğinden fazla tüketmesi veya gereğinden fazla harcaması demek olduğundan önce şahsi ve ailevi bütçeleri allak bullak eder. Oysa ki ekonomiyi tarif edenler onu 'sınırsız ihtiyaçları sınırlı kaynaklardan karşılama ilmi' olarak tanımlarlar. Yani ekonomi, ihtiyaçların sınırsız; kaynakların sınırlı olduğunu kabul ediyor. Bu duruma göre kaynakların çok iyi kullanılması ve ihtiyaçların sınırlandırılması en çıkar yol görünüyor. Bu da israfı önlemekle olur."

İsrafın toplumsal boyutuna da değinen Yılmaz, "İsraf, fert kadar belki daha da fazla toplumu ilgilendiren bir sapmadır. İsrafa alışan insan başkalarını düşünmez hale geldiğinden toplumda sınıf farklılıkları arttıkça zenginlerin müsrif tavrı fakirleri ezmekte, onları da israfa yönlendirecek birtakım sosyal yaralar açmaktadır. Oysa ki insan, paylaşmayı bildiği ölçüde saygın ve mutlu olur. Sevginin temel şartı paylaşım ve özveridir. Sahip olunan nimetlerden başkalarını da yararlandırmaktır." değerlendirmesinde bulundu.

İstanbul Müftüsü Yılmaz, israfın önlenmesi için ferde, topluma ve devlete düşen birtakım görev ve sorumluluklar bulunduğuna dikkati çekerek, sözlerini şöyle tamamladı:

"Fertleri israfa düşmekten kurtarmanın birinci yolu eğitimdir. Önce ailede, ardından okul ve toplumda insanımız israf konusunda eğitilmeli, gereğinden fazla harcama ve tüketme alışkanlığına düşmemesi öğretilip benimsetilmelidir. Toplum hayatında paylaşmayı öğrenmek, israfı önleyen en önemli etkendir. Tüketimin sınırsız olmadığı, başkalarına saygı duymadıkça bizim de saygı göremeyeceğimiz bilinmelidir. Tüketmeden üretim olmaz, ama insanları; ekonomik durumlarını ve sosyal seviyelerini zorlayacak reklam zulmünden kurtarmak da devletin görevidir. Devlet, zaman, imkan ve kırtasiye israfını önleyici tedbirler almalı ve halkı israf ve lüks tutkusundan kurtarmalıdır."

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile