İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, 'Balyoz Planı' iddiaları soruşturması kapsamında tutuklanan altısı muvazzaf, üçü emekli asker toplam dokuz şüphelinin tahliye edilmesine, 'tutuklama için kuvvetli suç şüphesinin varlığı ile tutuklama sebeplerinin bulunması gerektiği konusunun şüpheliler yönünden söz konusu olmadığı' gerekçesiyle karar verdi
Mahkemece avukatlara dağıtılan tahliye kararında, ''Balyoz planı'' iddiaları ile ilgili soruşturma kapsamında ''Türkiye Cumhuriyeti yürütme organını cebren ıskat veya vazife görmekten cebren men etmeye teşebbüs etmek'' suçundan tutuklanan 3 emekli asker ile 6 muvazzaf subayın tahliye taleplerine ilişkin nöbetçi hakimliğin 21 Marttaki ret kararına avukatlar tarafından 25 Martta itirazda bulunulduğu belirtildi.
Kararda, emekli Tümamiral Ali Deniz Kutluk'un avukatı Ayşe Gül Hanyalıoğlu'nun ayrıca 26 Mart 2010 tarihinde mahkemenin nöbetçi hakimliğinin 21 Mart 2010'daki ''soruşturmaya ilişkin kısıtlama kararının kaldırılması'' yönünde de talepte bulunduğu belirtilerek, soruşturmayı yürüten Cumhuriyet savcılarınca da şüphelilerin tutukluluk hallerinin devamı ve itirazların reddi yönünde karar verilmesinin talep edildiği kaydedildi.
Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun (CMK) 100/1 ve 100/2 maddelerine göre tutuklama ile tutuksuz yargılama gerekçeleri sıralanan kararda, CMK'nın 100/3. maddesine göre Türk Ceza Kanunu'nda (TCK) yer alan ''soykırım ve insanlığa karşı suçlar, kasten öldürme, silahla kasten yaralama, işkence, cinsel saldırı, çocukların cinsel istismarı, hırsızlık ve yağma, uyuşturucu madde imal ve ticareti, suç işlemek amacıyla örgüt kurma, devletin güvenliğine karşı suçlar ve Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar'' gibi suçların işlendiği konusunda kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı halinde tutuklama nedeninin var sayılabileceği ifade edildi.
Aynı maddeye göre ''sadece adli para cezasını gerektiren veya hapis cezasının üst sınırı bir yıldan fazla olmayan suçlarda tutuklama kararı verilmeyeceği''nin hükme bağlandığı hatırlatılan kararda, ''Yasaya göre bir şahsın tutuklanabilmesi için öncelikle kuvvetli suç şüphesi varlığının gerektiğine ve bunun tek başına yeterli olmayıp tutuklama sebeplerinin de bulunmasının zorunlu olduğuna'' dikkat çekildi.
Kararda, şu ifadeler yer aldı:
''Tahliye talebinde bulunan şüphelilerin üzerlerine atılı suç, tutuklama nedenlerinin var sayılabileceği suçlardandır. Ancak dosyada mevcut bilgi ve belgeler ile şüphelilere atılı suçun tarihi, eylemlerin bulunduğu aşama, şüphelilerin isnat edilen suç tarihinden sonraki eylemleri, şüphelilerin işleri, ikametgahları, toplumsal konumları birlikte değerlendirildiğinde, yasada örnek kabilinden sayılan tutuklama nedenlerinin şüpheliler yönünden söz konusu olmadığı, bu anlamda şüphelilerin kaçmaları, saklanmaları, delilleri gizleme, yok etme veya değiştirmeleri ya da mağdur, tanık veya başkaları üzerinde baskı yapma girişiminde bulunmaları hususunda somut hiçbir olgu bulunmayışı, aynı dosya kapsamında aynı suçlardan başka bir kısım şüphelilerin Cumhuriyet savcılığınca tutuklanmaları talebiyle sorgu hakimliğine dahi sevk edilmeden serbest bırakılmış olmaları ile şüphelilerin tutuklu kalmış oldukları süre ve şüphelilere yönelik eylemin hukuki vasfının da değişmesi ihtimali ve tutuklamanın tedbir niteliği göz önüne alınarak şüpheliler müdafilerinin itirazlarının kabulüne, şüpheliler Taylan Çakır, Yusuf Kelleli ve Cem Aziz Çakmak yönlerinden oy birliğiyle, diğer şüpheliler yönünden ise Başkan Nurettin Ak'ın karşı oyuyla oy çokluğuyla karar vermek gerektiği kanaatini varılarak karar verilmiştir.''
İşte Balyoz'dan tahliyelerin gerekçesi
'Balyoz Planı' İddiaları Soruşturması ve Balyoz'dan tahliyelerin gerekçesi...