Ünlü arama motoru Google bugün yine logosunu değiştirdi. Ancak sitenin yeni logosu şimdiye kadar yaptıkları arasında en özel olanı seçilebilir. Peki, Google'a bu kadar özel bir logo hazırlatan olay nedir? İnternet devi Google özel günlerde logosunu değiştirip kendine has bir anma töreni düzenliyor. Bugün arama motoruna girenler şimdiye kadar gördükleri en farklı ve ilginç yeni logoyla karşılaştı. Geçtiğimiz yıl Pac-Man adlı yapımı kullanıcılarına oynatan oyun bugün ise bilim kurgunun babasını anıyor. Denizaltı şeklinde hazırlanan logonun yanındaki kolu kullanıp denizin gizemlerini görebiliyorsunuz.
Jules Gabriel Verne (Jül Gabriel Vern), Fransız bilim kurgu yazarı (8 Şubat 1828 - 24 Mart 1905).Fransa'nın Nantes şehrinde doğdu. Yazmaya 1850 yılında başladı. İlk yazdığı eserler tiyatro oyunlarıydı. Balonla Beş Hafta adlı romanı ile büyük ün kazandı. Yazar birçok icadı önceden tahmin ettiği için "bilim falcısı" lakabı ile anılır. Denizaltı, uzay yolculuğu, oksijen tüpü gibi onun zamanında olmayan birçok olayı öngördü. İnatçı Keraban adlı romanında Osmanlı İmparatorluğunu ve Türk insanını anlattı. Kitaplarında öngördüğü icatlara genelde onun kullandığı isimler verilmiştir. Jules Verne eserleri, dünyada başka dillere en çok çevrilmiş eserlerdir. Eserleri 148 dile çevrilmiştir.Aynı zamanda da bilim adamı olarak anılır.
Jules Verne öldüğünde, ardında yayımlanmamış 6 roman bırakmıştı. Oğlu Michael Verne, yayımcının isteği üzerine, dönemin gereklerine uydurmak için bu kitaplarda çeşitli değişiklikler yaptı. Fakat yapılan hata anlaşılınca, yeniden Jules Verne'in yazdığı orijinal metinlere dönüş yapıldı ve bu romanlardan Altın Yanardağı ve Wilhelm Storitz'in Esrarı (İthaki Yayınları, 2002) Fransa'da 1995 ve 1996 yıllarında basıldı. Daha sonra Macellanya TÜBİTAK Popüler Bilim Kitapları arasında 2002'de basıldı. Güzel Sarı Tuna ile Meteor Avı romanları da TÜBİTAK tarafından yayımlandı. Bu beş romandan önce, Jules Verne öldükten çok kısa bir süre sonra basılmış bir kitabı daha bulunuyor: Dünyanın Ucundaki Fener (1905).
JULES VERNE FOTO GALERİ İÇİN TIKLAYINIZ JULES VERNE KİMDİR ? - VİDEO İZLE JULES VERNE - DENİZLER ALTINDA YİRMİ BİN FERSAH - TIKLAİŞTE GOOGLE'UN JULES VERNE LOGOSU,
Açık Gazete yazarı Önder Elitez'in yazısı: “Yollar uzak gelemedim, muradıma eremedim” Suat Sayın’ın bu şarkısı ne kadar güzel ifade eder hissettiklerini. Hele bir de rahmetli Zeki Müren’den dinlediğiniz zaman; değmeyin içtiğiniz rakının keyfine! Benim gençliğimde, yol para demekti. Bir arkadaşımız “Önder hadi gel rakı içelim veya sinemaya gidelim, yahu hadi maça gidelim” gibi cümleler kurduğunda, cebimizde para yoksa “yolum yok” diye cevaplardık. Onda para varsa, o da “Benim yolum var oğlum, hadi yürü” derdi. Yâ da benden böyle teklifler gelebilirdi, beraber yapardık ne yapacaksak. Ne güzel günlerdi, gençlik günleri. Yalnız bir cümleden bahsetmezsem olmaz: Gençler bilebilse, ihtiyarlar yapabilse.
Sonra hayat beni yol inşaatlarında çalışmaya itti. Herhalde para “Yol” demekti ya onun için galiba, her neyse bu kadar giriş yeter. Yazımın özüne dönmek için…
; şarkısı. Sizlere, sevgili kardeşim Nazım ALPMAN’ın son kitabından bahsedeceğim. Nazım’ın bundan evvel, bana imzalamış olduğu Beykoz hakkında iki kitabını okumuştum. Nazım’ı nasıl tanıdığıma gelince; üç sene evvel Kalkan’a geldiğinde tanıştık. İnternette “Kalkan katlediliyor” isimli makalesini okuyunca, Kalkan’da yaşayan biri olarak dikkatimi çekmişti. Kendisine gönderdiğim maile cevap yazmıştı. Böylece dostluğumuz başlamış oldu.
Nazım’ın son kitabı olan Yollardan Sonra’yı senelerdir yol inşaatlarında çalışmış ve Kalkan’daki evinin bahçesinden eski belediye başkanı tarafından yol geçirilmiş biri olarak, satın alıp okumam vacip olmuştu. İçinde küçük makaleler olan bu kitabı, Nazım’la beraber gezerek zevkle okudum. İnanın bana sizler de aynı benim gibi gezerek okuyacaksınız. Çünkü Nazım yazmıyor, sizleri kendisi ile beraber gezdiriyor… O kadar güzel gezdiriyor ki kitabı bir solukta okumanızı sağlıyor.Kitap güzel Türkiye’mizin, güzel şehri Sinop’la başlıyor. “Keraban Ağa ile Varna’da” isimli öyküsü ile devam ediyor. Türkçeye Jules Verne’nin kitabından çevrilen "İnatçı Kahraman Ağa" adlı eseridir. Üstat kitabını 1882 senesinde yazmıştır, olaylar İstanbul'da geçmektedir. Keraban Ağa’nın iş ortağı Hollanda'dan kalkıp Türkiye’ye gelir. Onları daha iyi ağırlamak isteyen Keraban Ağa Anadolu yakasında bulunan evinde ağırlamak için karşıya geçmek ister ve ne olursa ondan sonra olur. Yeni bir vergi konulmuştur ve Keraban Ağa da bu vergiyi ödemeye hiç niyetli değildir. Ama ne yapıp edip karşı yakaya geçecektir. (Bilgi internetten alınmıştır.)
İçinde tamamı tamamına 57 öykü var. Hepsi birbirinden güzel ve öğretici.. Nazım, siz okurları alıp yollarda gezdiriyor. İnanamayacağınız bir şekilde…Mesela “Semercinin kefeni”nden ne anlıyorsunuz? Bunun bildiğimiz kefen diye düşünebilirsiniz, gezerken sizler de Nazım gibi öğreniyorsunuz. “Bunlar benim ölen arkadaşlarımın kefenleri. Biraz kurnazdır kefen, sahibini öte tarafa yollar ama kendisi burada kalır!” Kitabın içeriğinden alınmıştır. Hepimizin bildiği bir atasözümüz vardır: “Kefenin cebi yoktur.” Yani anlayacağınız kefenin cebine “Yol”u yani “Para”yı koyup götüremiyorsunuz. Fakat bu kefen, başka kefen, ben de yeni öğrendim. Allah gecinden versin deriz. Kefene girmemek için. Bir de kefenine cep diktirenler vardır, sizler onlardan olmayın. Bu arada Nazım’a bir çift sözüm var: “Geleceğim dedin gelmedin. Geldiğin zaman Fethiye, Kaş yolunun, Kalkan’ın üstünden geçen çift katlı şeklini görürsen gözlerinin yuvasından çıkacağına bahse girerim.” Ben herkes için Allah gecinden versin diyor, sizlere 2011 yılında sağlıklı bir yaşam diliyor, Neyzen’den birkaç cümle ile yazımı noktalıyorum.
NEYZEN NE GÜZEL SÖYLEMİŞ
Bu dünyada ne kazandıysanız yiyiniz..!
Yoksa
Öleceğiz bir gün, gömecekler,
Bir kaç gün övecekler,
Sonra kalan malını bölecekler,
Hatta memnun kalmayıp sövecekler...!
