Kalafat, Eski Müdürü İşıkara’nın Deprem Yorumlarını Simav'da Değerlendirdi

Kalafat, Eski Müdürü İşıkara’nın Deprem Yorumlarını Simav'da Değerlendirdi

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Enstitüsü ve Ulusal Deprem İzleme Merkezi Müdürü Prof. Dr. Doğan Kalafat, depremlerin ilmen önceden bilinmesinin mümkün olmadığını söyledi.

Prof. Dr. Doğan Kalafat, kurumun eski müdürü Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara’nın son olarak yaptığı “4 Haziran’a kadar 6,0’lık deprem şaşırtmaz” şeklindeki yorumunu, son 3 yılda 4 önemli deprem geçiren ve artçı sarsıntıların halen devam ettiği Simav’da değerlendirdi. 16 Nisan 2012’den bu yana birisi 5,0’in üzerinde 7’si de 4,0’ün üzerinde depremlerin meydana geldiği Kütahya Simav’da gazetecilere açıklamalarda bulunan Kalafat, “Ben eski müdürüm Işıkara’nın depremin günü ve tarihini verdiğini tahmin etmiyorum. Çünkü Işıkara her zaman söylemleri ile depremlerin önceden belirlenemeyeceğini ifade etmiş bir bilim adamıdır. Dolayısı ile bu şekilde depremlerin önceden tarih verilerek belirlenmesi söz konusu olamaz. Ancak Işıkara şunu söylemiştir: Türkiye’de ortalama yaklaşık 10 yılda bir 7,0’lik bir deprem, 2,5 yılda bir de 6,0’lık deprem olabilmektedir. Bunlar yaptığımız istatistiki çalışmalar sonucu ortaya çıkan gerçeklerdir. Ve bundan yola çıkarak özellikle birinci derece deprem bölgesinde yaşayan vatandaşlarımızın her zaman depreme dayanıklı binalarda oturmalarını ve depreme hazırlıklı olmalarını ifade etmek istemiştir. Ben hocamızın konuşmalarını bu şekilde yorumluyorum" dedi.

"Depremlerin tarihleri, saatleri önceden belirlenemez" diyen Kalafat, "Bunu herhangi bir şekilde bilimsel bir metotla yapabilmenin imkanı yoktur. Ancak bizim yaptığımız istatistiki çalışmalardan olası risk hesapları ve belli hata payları içerisinde yörelerin büyüklükleri, oluşabilecekleri maksimum büyüklükler ve genel bir tarih verebilmektir. Örneğin İstanbul için de böyle bir tarih vermiş. Biz biliyoruz ki İstanbul’da oluşacak deprem Marmara Denizi içerisinde olacaktır. Bununla ilgili yıllardır söylenen ve bütün yer bilimleri camiasının da ifade ettiği gibi Marmara’da önümüzdeki yıllarda büyük bir deprem riski var. Hepimiz söylüyoruz. Çünkü 1999 depremi ve sonrasında bu kaçınılmaz bir süreç ve bunu ifade ederken farklı şekillerde yorumlanmış olabilir. Ben örneğin şu şekilde söylüyorum. 2002’de yaptığım istatistiki çalışma ile şu sonuca vardık: Marmara’da 7,0 büyüklüğünde bir depremin olma ihtimali 30 yıl içerisinde yüzde 54, 50 yıl içerisinde yüzde 75, 90 yıl içerisinde yüzde 95. Yani 2090’a kadar bu olay büyük ihtimalle gerçekleşecek. Tabii ki bunu arzu etmiyoruz ama hesaplar bu yönde. Bunun gibi birçok bilim adamı bu yönde farklı söylemlerde bulunuyor ama biz şunu da biliyoruz. Kuzey Anadolu Fayı'nda ana fay üzerinde kırılmalar 6,0 büyüklüğünde olmuyor, 7,0 büyüklüğünde oluyor. Ve şu an için Marmara’da beklenen büyük depremin olduğu yerde 7,0 büyüklüğündeki bir depremin enerjisi şu anda yeterli değil. Dolayısı ile şu an kırılma için erken. Ama 6,0’lık deprem tabii ki üretebilecek enerjiye sahip. Biz bilim insanları olarak düşük bir ihtimalle 6,0 büyüklüğünde olabileceğini söyleyebiliriz. Çünkü Kuzey Anadolu Fayı'nın özelliklerini daha iyi takip edebiliyoruz. Bu yüzden bu fayın 7,0 büyüklüğünde bir depremle kırıldığını söyleyemiyoruz” diye konuştu.

Açıklamalarında Simav depremlerine de değinen Kalafat, “Bizim tespitlerimizde 30 binin üzerinde bir artçı deprem yok. Şu anda aldığımız toplam deprem sayısı 4 binin üzerinde. Simav’da 2009’da, 2012’de depremler oldu. Depremlerin sayısında özellikle Nisan 2012’de büyük artışlar yaşandı. Bunlardan 7 tanesi 4’ün üzerinde. Dolayısı ile bir tane 5,1’lik deprem var. Bunların her birinin artçıları var. Dolayısı ile bu kadar orta büyüklükte deprem ve artçıları tabii ki mevcut deprem etkinliğini olağanüstü bir şekilde etkiliyor. Normalde ocak ayında olan deprem sayısı 30, şubatta 40 küsur, nisan ayında bir anda bu 400’lere kadar yükselebiliyor. Toplamını aldığımızda binin üzerinde deprem oluyor. Burada önemli olan, bu bölgede depremin oluş düzenini çok iyi takip edebilmek. Şu andaki mevcut veriler bize buradaki deprem oluş düzeninin, deprem serisinin devam ettiğini gösteriyor. Deprem dizileri bölgedeki fay zonunda bulunan kırıkların miktarına ve boylarına bağlı olarak değişmesidir. Eğer çok fazla kırık varsa tabii ki bunların deprem yoğunluğu uzun sürecek. Çok az kırık varsa daha az sürecek. Burada gördüğümüz en büyük sıkıntılardan birisi gerçekten burada çok parçalı fakat çok küçük parçalı faylar var. Mesela 6-7 kilometre, 10 kilometre boylarında faylar var. Bunların da üreteceği işte 5,5,- 5,7- 5,9’luk depremler. Dolayısı ile bunların her birisinin de kendine göre artçıları var. Bunlar üst üste geldiğinde işte deprem serisi deprem dizisini oluşturuyor” dedi.

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile