Kılıçdaroğlu, Belçika'daki Mahkemenin PKK Kararını Eleştirdi

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Belçika’daki bir mahkemenin terör örgütü PKK ile ilgili kararına ilişkin, “Belçika hükümetine, bu kararı veren mahkemeye seslenmek istiyorum; 30 bin kişinin hayatına mal oldu bu terör. Belçika’da bırakın 30 bin kişiyi 10 kişi ölseydi, siz nasıl bir karar verirdiniz? Sizde vicdan, siz de adalet yok mu? Siz nasıl bir terör örgütüne, ’terör örgütü değil de silahlı bir örgüttür’ dersiniz” dedi.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM’deki grup toplantısında yaptığı konuşmada, yolsuzluk yapanlarında yargılanması gerektiğini söyleyerek, “Bunlar hükümetin gözetimi altında İmralı’ya gitmediler mi? Masa kurmadılar mı? Başkanlığı konuşmadılar mı? Bu kadar yüzsüzlüğü ben hayatımda ilk kez görüyorum. Biz hukukun üstünlüğünü savunuruz. Hüküm kesinleşmeden bir milletvekilinin tutuklanmasını doğru bulmuyoruz. Niçin ben söylemiyorum Anayasa Mahkemesi söylüyor. AYM’nin kararı var. 19. ve 67.madde var. Bir milletvekili görev yaparken tutuklanırsa ihlal edilir diyor. Temsil yeteneği elinden alınır diyor Anayasa Mahkemesi diyor. Devleti yöneten insanların duygularına hakim olması lazım. Devlet adaletle yönetilir, devlet kinle yönetilmez. Biz adaleti savunuyoruz. Yeri geldiği zaman en sert eleştirileri biz yapıyoruz. İmralı’ya siz gönderdiniz. 2010’ da PKK’yla görüşüyorsunuz dediğimiz zaman çıktı dönemin Başbakan’ı dedi ki, ‘Biz PKK’yla görüşmedik. Görüştüğümüzü söyleyenler şerefsizdir.’ 2012 aynı kişi, ‘PKK ile görüşen arkadaşı ben gönderdim, sıkıntısı olan bana gelsin.’ Bunu kazayla CHP milletvekili söyleseydi ne olurdu. İmralı ve Kandil arasında da mekik dokudular. Kimin tekliflerini götürdüler. Onlara meşruiyet kazandıran bunlar değil mi? Bizi suçluyorlar” şeklinde konuştu.

“3 kişi serbest diğerleri tutuklu veya hapiste. Bunlar CHP milletvekili mi? Kim bunlar?”

“İki kanattan eleştiri, saldırı alıyoruz bir taraftan PKK bir taraftan AKP. Çünkü ikisi de işbirliği yapıyor açık net söylüyorum” diyen Kılıçdaroğlu, ’Dolmabahçe mutabakatı’nın fotoğrafını göstererek, “3 kişi serbest diğerleri tutuklu veya hapiste. Bunlar CHP milletvekili mi? Kim bunlar? Önce bunun hesabını vereceksiniz bunun hesabını sormazsam namerdim” ifadelerini kullandı.

“Sizde vicdan, siz de adalet yok mu? Siz nasıl bir terör örgütüne, ’terör örgütü değil de silahlı bir örgüttür’ dersiniz”

Belçika’da bir mahkemenin kararına değinen Kılıçdaroğlu, “Diyor ki 2010 yılında açılan dava sonuçlandı. ‘ PKK bir terör örgütü değildir, silahlı bir örgüttür’ diyor. Buradan Belçika hükümetine, bu kararı veren mahkemeye seslenmek istiyorum; 30 bin kişinin hayatına mal oldu bu terör. Küçük çocuklar, bebekler, günahsız kadınlar, siviller 30 bin kişi hayatını kaybetti. Belçika’da bırakın 30 bin kişiyi 10 kişi ölseydi, siz nasıl bir karar verirdiniz? Sizde vicdan, siz de adalet yok mu? Siz nasıl bir terör örgütüne, ’terör örgütü değil de silahlı bir örgüttür’ dersiniz. Avrupa Birliği’ne aykırı. Birlik PKK’yı terör örgütü olarak görüyor. Ses çıkaramıyorlar korkulardan. Yürekli bir şekilde ses çıkaran yine CHP” değerlendirmesinde bulundu.

“Sizin hangi evladınız Doğu ve Güneydoğu’da askerlik yapıyor”

Bir şehit annesinden söz edeceğini kaydeden Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

“Jandarma Er Erkan Özdemir’in annesi Havva Gül Özdemir. Hiçbir yorum yapmadan Havva Gül kardeşimizin oğluyla ilgili yorumunu anlatacağım, ‘Çok minyondu benim oğlum. Gören bundan asker mi olur’ diyor. Şehit olduğunu günü anlatıyor, ‘sabah bir uyandım saat 10.30. telefonumda Erkan’ın cevapsız çağrısı yok. Onlarca kez aradım. O korkuyla pencereden bakıyordum. Bir ambulans ile polis aracının evin önüne yaklaştığını gördüm. Bize gelmesinler diye evin anahtarını kaptığım gibi üst komşuya çıktım. Kimse yoktu mecburen aşağı indim. İnmez olaydım. Hiç yaşayamadan, tek bir hayalini gerçekleştiremeden gitti çocuğum. Perşembe günü Hakkari’den adadılar. Erkanımın eşyalarını kargoya vereceklermiş. Sanki Erkanım gelecekmiş gibi heyecanla bekliyordum. Benim çocuğum makarnayı çok severdi o gidince bende ağzıma makarna sürmez oldum.’ Bu annenin derdini kim bilecek arkadaşlar. Ateş düştüğü yeri yakar. Bu siyasilere, Ankara’da oturan beylere soruyorum. Sizin hangi evladınız Doğu ve Güneydoğu’da askerlik yapıyor. Bu annenin dramını kim anlayabilir. Ben anlarım, biz anlarız. Onlar bizi PKK’lı olarak suçluyorlar. Biz ülkemizi seven insanlarız, hiç kimsenin burnu kanamasın isteriz görüşü, inancı ne olursa olsun. Bu memlekette herkes huzur içinde yaşasın isterim. Arzumuz budur.”

Murat Tekin’in, linç edilerek öldürülen bir öğrenci olduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, “Hiç kimse gitmemiş evine. Yoksul halk çocukları. Yalova’dan bindiriyorlar araçlara. Boğaz Köprüsünde iniyorlar. Üç kişi Boğaz Köprüsünde linç ediliyor. Baba her yere soruyor evladım nerde diye. Umutlarını kesiyorlar 10 gün sonra morga gidiyorlar. Bir babanın ağlayışına tanık oldum. Fotoğraftan tanıyamadım oğlumu. Açtılar çocuğuma baktım. Gencecik filiz gibi 2. sınıf Hava Kuvvetleri öğrencisi. Aldım diyor morgdan. Ambulans istedim vermediler diyor. Kendi imkanlarımla İzmir’e götürdüm. İzmir’de cenazesini kılmak istedik, cenazesini kılmadılar diyor. Aldım köye götürdüm cenazesini defnettik. Mezar taşına da bir şey yazamadım. Benim oğlum şehittir ve bu kabul edilene kadar oraya bir şey yazmayacağım diyor. Bunu Sayın Erdoğan ile yaptığımız ilk görüşmede Erdoğan’a söyledim. Ezilenlerin hakkının korunması ve onları yapanların tutuklanıp yargılanmasını istedim. Nasıl bir insanlıktır bu. Bu linç edilen çocuğumuzun hukuken haklarını savunacağız. Bir avukat tutacağız aileye biz bütün mazlumlara sahip çıkacağız. Adalet istiyorsak bunların hesabını sormak zorundayız” diye konuştu.

"IŞİD terör örgütüyle ilgili araştırma önergesi verdik. AK Parti milletvekillerinin oylarıyla reddedildi"

Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti:

“Sadece PKK’ya mı yardım yaptılar hayır IŞID’e de yardım yataklık yaptılar. IŞID terör örgütüyle ilgili araştırma önergesi verdik. AK Parti milletvekillerinin oylarıyla reddedildi. Soru sordum Binali Bey’e dedim ki; Musul Konsolosluğu basılıp 49 vatandaşımız rehin alındığında siz neden IŞID’a terör örgütüdür diyemediniz. Hala sorumun cevabını almış değiliz. Dün Sayın Erdoğan diyor ki, ‘IŞID denilen örgüt hiçbir sebep olmadığı halde sürekli ülkemizde eylem arayışı içerisinde.’ Cümleye bakar mısınız. Yani şunu söylemek istiyor, ey IŞİD ne istediysen verdik niye eylem yapıyorsun. Silah dedin verdik. Adamın yaralandı Türkiye’de tedavi ettik. Ortada sebep yok niye Türkiye’de eylem yapıyorsun. Kim söylüyor bu ülkenin Cumhurbaşkanı söylüyor. Terör örgütünün eylemine sebep aranır mı? Adı zaten terör örgütü. Kendi elleriyle kendi kabahatlerini bize gösteriyorlar. Putin dedi ki ‘El Nusra çekilsin’ kimi arıyor Erdoğan’ı. Bunlar olduğu sürece insanca düzeni yakalayamıyoruz. Üçüncü terör örgütü Fethullah Gülen. Ne diyorlardı, yere göğe sığdıramıyorlardı. Merkez Bankasına para bile bastırdılar. FETÖ’ye dediler ne istedin de vermedik. Tıpkı IŞİD’e dediğin gibi. Düşünün taşeron işçisi kadro istedi kadro vermediler, onlara 17 üniversite verdiler. Ankara’yı parsel parsel tahsis ettiler bunlara. Ben namuslu yürekli bir savcı arıyorum Ankara’da. Bu Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin parsel parsel cemaate verdiği arsalar nerede. Niye sormuyorsunuz? Onun hesabının sorulması lazım.”

“Operasyon yapacaksanız bakın İstanbul orada duruyor, Ankara orada duruyor”

Dün gazetelerde İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde FETÖ operasyonu diye haberlerin yer aldığına değinen Kılıçdaroğlu, “Olay şu, bütün belediyelere giden yazı İzmir Büyükşehir’e de gelmiş. Bylock kullanan 24 kişi var bunlarla ilgili soruşturma yapılıyor. 26 bin kişi çalışıyor İzmir Büyükşehir’de. Yahu kardeşim operasyon yapacaksanız bakın İstanbul orada duruyor, Ankara orada duruyor. Yerini arsasını söyleyelim. İzmir Büyükşehir Belediyesi’ni hazmedemiyorlar. Neden? Çünkü İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin kredi notu uluslar arası kredi notu Türkiye Cumhuriyeti’nin kredi notundan daha yüksek. Her kuruşun hesabını halka hesap veren bir anlayış var. Peki bunlar FETÖ’yü bilmiyorlar mıydı? En baştan beri biliyorlardı. MGK’da bir rapor görüşülüyor cemaatin himmet paraları aldığını söylüyor orada. Hepsinden haberleri var. Ne zaman uyandılar, ayakkabı kutularından paralar çıkınca. Ondan sonra bu terör örgütü dediler. Yoksa içtikleri su ayrı gitmiyordu. Komisyon kuruldu İlker Başbuğ geldi şu açıklamayı yaptı, ‘2008’de cemaatle ilgili MİT’ten rapor istedim. Rapora gayri resmi dediler. Sadece 8-9 polisin ismi vardı. Ben bunu dönemin Başbakanına verdim. Erdoğan’ın söylediği, ‘Komutanım bunları çok büyütüyorsunuz. FETÖ ilişkilerini kestiler mi hayır. Önde bir kavga varmış gibi, nasıl devam ediyor. Cumhuriyet Gazetesi’ne yapılan operasyonla biz bunu öğreniyoruz. Cumhuriyet Gazetesinde iddianameyi düzenleyen kim? FETÖ davasından yargılanan savcı. Ahmet İnsel’in gönderdiği 250 liralık dekontu, 250 bin lira diye düzmece belge diye koyuyorlar. Suçlamak için. Bunu dile getiren televizyon kanalına Cumhuriyetin avukatı bağlanmak istiyor, bağlamıyorlar” açıklamasında bulundu.

“Bugün yapılan konuşmadan anlıyorum ki bildiriden müthiş rahatsızlık duyuyorlar”

Parti Meclisinin toplandığını ve güzel bir bildiri yayınladıklarını hatırlatan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

“Bugün yapılan konuşmadan anlıyorum ki bildiriden müthiş rahatsızlık duyuyorlar. Vatandaşlarıma sorayım bizim bildiride neler var ifade edeyim; Cumhuriyet Gazetesi’ne yapılan saldırıları doğru bulmuyoruz. Askeri, siyasi bürokrat varsa siyasi FETÖ soruşturmasında açığa çıksın diyoruz. İnsan hakkı ihlalleri olmasın diyoruz. Hüküm kesinleşmeden milletvekilleri Anayasa Mahkemesi kararına uygun olarak tutuklanmasın diyoruz. Bütün bunları söylüyoruz ve şöyle bağlıyoruz; ne darbe, ne dikta yaşasın tam demokrasi. Bundan üzülüyorlar. Başka ne diyoruz; Türkiye’yi böldürmeyeceğiz, Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’i sonsuza kadar yaşatacağız. Bundan da rahatsızlık duyuyorlar. Doğruları söylemeye her zaman devam edeceğiz. Her zaman mazlumların yanında, halkımızın yanında olacağız. Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti diyoruz ve gurur duyuyoruz.”
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile