CHP 35. Kurultayı'nı düzenledi. Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu yeniden genel başkanlığa tek aday oldu. Kurultayda, İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, adaylık için 92 imza toplayabildi ve aday olamadı. Bunun yanında kurultayda 3 maddelik bir tüzük değişikliği de yapılacak.
DİKTATÖR BOZUNTUSU ADAM
Kemal Kılıçdaroğlu, kürsüde yaptığı konuşmada Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı yeminini hatırlatarak 'Diktatör bozuntusu adam. Senin için namus, şeref ne anlama geliyor?' demesi kurultayda olay oldu. CHP'lilerin alkışlarını toplayan bu sözler AK Partililerin tepkisini çekti.
7 seçim kaybeden, 5 yılda 4 kurultay gerçekleştiren Kılıçdaroğlu'nun sözleri şu şekilde;
'Diktatör bozuntusu olan adam. Senin için şeref ve namus ne anlama geliyor? Oturacaksın bunun hesabını vereceksin. Ya tarafsızlığını korursun, saygı görürsün. Ya da sana her gün namus ve şeref kavramını hatırlatırım. Sen bu yemin niye ettin? Tarafsızlığını korumazsan bu lafları ağırlaştırarak devam ettireceğim. Bir de dindar geçiniyorsun. Ona göre sadece o dindar. İnançlı adamda namus ve şeref önemlidir. Sayın Davutoğlu beni eleştirebilir, ben de cevabını veririm.'
'ADAY OLAMIYORUM'
CHP Genel Kurultayı'nda adaylık için Kemal Kılıçdaroğlu'nun durumu sağlamdı ancak Mustafa Balbay'ın adaylık için gereken 128 imzayı toplayıp toplayamayacağı merak ediliyordu. Tüzüğe göre yüzde 10'un imzası gerekliydi.
Mustafa Balbay '92 imzaya ulaştık. Mevcut şartlarda aday olamıyorum' açıklamasında bulundu.
KONGRE BAŞLADI
CHP'nin 35. Olağan Kongresi, Ankara Arena Spor Salonu'nda bugün başladı. 'Demokrasi, Değişim ve Kardeşlik Kurultayı' sloganıyla başlayan kongre için Türkiye'nin dört bir tarafından parti delegeleri ve üyeleri Arena Spor Salonu'na geldi.
GÜVENLİK TEDBİRLERİ
Olağanüstü güvenlik tedbirlerinin alındığı kongre salonunun etrafından delegeler arama noktalarından geçerek salona girebildi.
Salonda göze çarpan döviz ve pankartların yanı sıra CHP'nin eski genel başkanlarının portre fotoğrafları asıldı. Delegelerin oturacağı koltuklar Türk bayrağı ve Kılıçdaroğlu resimli bayraklarla üstü kaplanarak partililerin kongrede ellerinde bu bayrakları tutmaları önerildi.
KÜRTÇE PANKART DA KALDIRILDI
CHP yönetiminin belirlediği ve onayladığı tüm pankart ve dövizlerin kaldırılması yapılan anonslarla istendi. Bu pankartlardan birisi Bağcılar İlçe Teşkilatı tarafından asılan Kürtçe, “Aşiti peace barış. Bu sese kulak ver barışa ses ver' pankartıydı.
SALONDA SLOGANLAR
Salonda, 'Savaşın değil, barışın partisiyiz', 'Demokrasiyi biz getirdik, biz yücelteceğiz', 'Özgür basın varsa özgür toplum vardır' pankartları da öne çıkan sloganlar oldu. Kurutay, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun salona gelmesinin ardından başladı ve 2 gün sürecek.
KILIÇDAROĞLU'NDAN MESAJ
Bu arada CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Twitter hesabından 'CHP 35. Olağan kurultayı, demokrasiyi temele oturtan, değişime, gelişime hizmet edecek felsefeyle kardeşçe yapılacak' paylaşımında bulundu.
DİVAN BAŞKANI KARAYALÇIN
Eski CHP İstanbul İl Başkanı olan Murat Karayalçın Divan Başkanı seçildi.
KARAYALÇIN'DAN AÇIKLAMA
CHP 35. Kurultayı Divan Başkanı Murat Karayalçın yaptığı konuşmada, 'Parti hukukumuz, tüzüğümü, yönetmeliğimiz kurultaylarımıza ülkenin ve partinin genel sorunlarını ve partinin ilkelelerini ve tutumunu görüşme ve karara bağlama görevini vermiştir. 35. Olağan Kurultayımız bu görevle toplanmış bulunmaktadır. 2016 yılının koşulları ülkenin genel sorunlarının da, partimizin genel sorunlarının da iç içe geçtiğimi bir durum sergilemektedir' dedi.
UMUT ORAN: HİÇBİR YERE ADAY OLMADAN ÇALIŞACAĞIM
Eski CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, 'Hizmet etmeniz için, gönüllü görev yapmanız için makama mevkiye gerek yok. Bundan sonraki süreçte hiçbir yere aday olmadan hizmet etmeye devam edeceğim' dedi.
KILIÇDAROĞLU'NDAN AÇIKLAMALAR
'Görevimiz Türkiye'ye kardeşlik, özgürlük, ve 1. sınıf demokrasi getirmektir. Mısır'daki sağır sultan duymuştur. Biz CHP olarak terör nereden gelirse, nasıl gelirse gelsin terör insanlık suçudur ve asla kabul edilmemelidir. İnsan hayatı kadar değerli olan başka bir şey yoktur. Terör bir insanlık suçuysa teröre karşı durmak da insanlık görevidir.
EN SAĞLIKLI MÜCADELEYİ ECEVİT YAPMIŞTIR
Terörden beslenen terör örgütleridir, ne kadar kan akarsa o kadar mutlu olan terör örgütleridir. Terörle mücadele kolay bir mücadele değildir. Bugün geldiğimiz nokta hiç iç açıcı bir nokta değildir. Bizleri TV başında izleyen yurttaşlarım, anlattıklarımı iyi dinleyin. 31 yıldır PKK ile mücadele ediliyor. Mücadele ise elbette mücadele edelim, kararlılıkla.. Hiç kimsenin burnu kanamasın istiyoruz. Bunu yapabilirsek biz ancak terörle mücadele edebiliriz. En sağlıklı mücadeleyi Bülent Ecevit yapmıştır. Çağırmıştır Hüsnü Mübarek'i Arap ülkelerine anlat sabrımız kalmadı mesajını vermiştir.
SIFIR TERÖRLE BİR TÜRKİYE DEVRALDIK
Sıfır terörle bir Türkiye devraldık bugün gelinen noktaya bakın. Biz barışı sağlayacağız dediler, buyrun sağlayın dedik. Onlara bunu nasıl yapacaklarını anlattık sizin fikrinize ihtiyacımız yok dediler. Buyrun dedik. Biz bu sorunu çözeceğiz ama CHP engel oluyor diyorlardı.
Doğu'daki fotoğrafların Suriye'den ne farkı var? Masaya otururken ciddi yanlışlar yapıldı. Silahları bırakın yurt dışına çıkın dediler. 2012'de çözüm önerimizi dikkate almadılar. Siyasi partileri değil terör örgütünü muhatap aldılar.
AKP KİMSE BUNLARA DOKUNMAYACAK DEDİ
Önce silahları bırakın, yurt dışına çıkın dediler. İlk darbeyi yediler. Silah bırakmayan örgütle nasıl anlaşacaksın. Valilere talimat verildi, bunlara dokunmayın diye. 17 ilçe ve pek çok ilde terör örgütü silahları depoladı. Her eve silah soktu. Eğitimini yaptılar, Kandil'den gelenler çocuklara terör eğitimi verdi. AKP bunları seyretti ve kimse bunlara dokunmayacak dedi. Mahkemeler kurdular, vergi daireleri kurdular, asker alma daireleri kurdular, sesleri çıkmadı.
KİMLİK SİYASETİ YAPMADIK
Bizler, hiçbir ayrımı kabul etmiyoruz. Kimlik siyaseti yapmadık. Senin kimliğin senin şerefin, senin onurundur. Kürt kimliğinle onur, gurur duyabilirsin. Hiç kimse senin kimliğini sorgulamayacak. Senin en temiz duygularınla oynadılar. Barışı getiriyoruz dediler, bugün ülkeyi kan gölüne çevirdiler.
SÖZ VERİYORUZ
Sevgili kardeşim biz seninle Çanakkale'de, İnönü'de, Gaziantep'te, Kahramanmaraş'ta birlikteydik. Seninle birlikte özgürlükçü demokrasiyi getireceğiz. Biz seninle birlikte, hiç kimsenin kimliğinden ötürü hiç kimsenin ötekileştirilmemesini sağlayacağız. Bunun sözünü veriyoruz.
toplumsal barışımız dinamitlenmiştir. Bunu sağlayacak tek parti vardır o da CHP'dir. Biz bu ülkeyi birlikte kurduk. Biz bu ülkede birlikte yaşadık, yaşıyoruz, yaşayacağız. Hiçbir yurttaşımızın ötekileştirilmesini istemiyoruz.
Son günlerde bir tartışma daha var: Anayasa. Darbe döneminde çıkarılan yasalar topluma dar geliyor. Toplum özgürlükçü bir demokrasi istiyor. Evet, darbe hukuku ortadan kaldırılmalı. Hiçbir kaygımız, kuşkumuz yok. Darbe yasalarının değişmesi konusunda samimi olarak, toplantılara katılacağız, düşüncelerimizi ifade edeceğiz. Hiç kimsenin kişisel beklentileri üzerine yeni bir dünya inşa etmeyeceğiz.
YENİ BİR DARBE ANLAYIŞINI DAYATMASINLAR
Darbe yasalarının arkasına saklananlar, yeni bir darbe anlayışını Türkiye'ye dayatmasınlar. AKP'nin değerli genel başkanına çağrıda bulunuyorum. Siz bu ülkede özgürlükçü bir demokrasi istiyorsanız, gelin darbe hukukunu tümüyle değiştirelim. Bunları değiştirebilirsek darbe hukukunu temizleriz.
Yasa değişiyor, adı değişiyor ama o yasanın darbeci ruhu değişmiyor. Özgürlükçü, çoğulcu demokrasiyi getirelim. Demokrasi hukukundan söz ediyoruz. Darbe hukukunun kaldırılmasından söz ediyoruz. Anayasa diyor ki, 'basın hürdür, sansür edilemez' diyor. Bugün basın hür mü? Basın özgür olsaydı, o gazeteciler doğru haber yaptığı için tutuklu olur muydu?
BAŞKANLIK SİSTEMİNİ GETİRMEK İSTİYORLAR
Onların niyeti açıkça söylüyorum, onların niyeti darbe hukukunu tahkim etmek. Başkanlık sistemini getirmek istiyorlar. Onlar patronlu bir başkanlık sistemini istiyorlar. Buna asla izin vermeyeceğiz. Herkes bilsin. Ne oldu da patronlu başkanlık sistemini istiyorlar?
Bir ülkenin rejimini tarihi koşullar, siyasal, sosyolojik koşullar belirler. Biz ikinci meşrutiyetten bu yana parlamenter sistemi benimsemiş bir sistemiz. Osmanlı'nın parlamenter sistemini niye reddediyorsun? Bunların niyeti patronlu başkanlık sistemi. Bir kişi emredecek, yargı gereğini yapacak, aydınlar hapse tıkılacak. Bunun gereğini yapacağız. Bunu Mısır'daki sağır sultan da, kaçak saraydaki zat da duysun.
PARLAMENTER SİSTEM SAĞLIKLI ÇALIŞMIYOR
Türkiye'de parlamenter sistem sağlıklı çalışmıyor. 12 Eylül darbe hukuku nedeniyle sağlıklı çalışmıyor. Özgürlükçü demokrasiyi getirirsek, parlamenter sistem de saat gibi çalışacak. 12 Eylül darbe hukukunu değiştireceğiz.
Bir, siyasi partiler yasası değişecek, lider sultası değişecek. Siz milletvekili seçtiğinize mi inanıyorsunuz? Milletvekili listelerini yazıyorlar ve bunlara oy vereceksiniz diyorlar. Biz, milletin vekilini millet seçsin. Vatandaş otursun kendi milletvekilini seçsin. Uygulaması var, biz niye yapmıyoruz? Hem milli irade diyeceksin, hem ona güvenmeyeceksin.
MİLLİ İRADE PARLAMENTOYA NEDEN TAM YANSIMIYOR
İki, yasama organı yani parlamento yani bakanlar kurulunun arka bahçesi gibi çalışıyor. Bu doğru değil. Bu tabloya, milletvekilinin parlamentoda özgür iradesini kullanamaması yol açıyor. Milletvekili endişeli ve iradesini yerine getiremiyor. Bu parlamentonun saygınlığına gölge düşürüyor, buna izin vermemeliyiz.
Yüzde 10 seçim barajı. Milli irade parlamentoya niye tam yansımıyor? Barajı kaldıralım. Gelin özgürlükçü bir anlayışı getirelim. Darbe, darbe, darbe diye diye darbe hukukunu güçlendirdiler. Makul şüpheyi getirdiler. Bu yasa hala yürürlükte ve 12 Eylül'de bile bu yapılmadı ama bunlar yaptı.
BU ÜLKENİN AYDINLARI DÜŞÜNCELERİNİ AÇIKLADILAR DİYE..
Düşünce özgürlüğü bütün demokrasilerin ortak görüşü. Bir insan kendi düşüncesini açıklayabilmeli. Kitapların yakıldığını, gömüldüğünü biliyoruz. Şimdi bu ülkenin aydınları düşüncelerini açıkladılar diye mahkeme salonlarına çıkarılıyor. Düşüncelerini açıklayamazlarsa bu ülkenin büyümesine nasıl katkıda bulunabilirler? Düşünceye katılır, katılmazsınız, eleştirirsiniz. Ama düşünceyi açıklama özgürlüğünü bu topraklara getirmek bizim boynumuzun borcudur.
Gençler bu ülkenin geleceği, umududur. Sizi onlar potansiyel suçlu olarak görüyor. Bizse baş tacı olarak görüyoruz. Aramızdaki fark bu. Onlar daha iyi eğitim almalı, onlar bu ülkeyi daha iyi yönetmeli.
İNSANLAR DÜŞÜNCELERİNİ ÖZGÜRCE DİLE GETİREBİLMELİ
Düşüncelerini açıklayan akademisyenler tek tek gözaltına alınıyor bir diktatör bozuntusu yüzünden. Nasıl oluyor da siz bu insanların kapısına polis gönderip gözaltına alabiliyorsunuz. Bizim de içerik için katılmadığımız noktalar var insanlar düşüncelerini özgürce dile getirebilmeli.
'Devletin ekmeğini yiyip devlete düşmanlık ediyor' diyor. Ben de ona soruyorum, devletin ekmeğini yiyip, yine devleti soyanlara ne demeli? Oturduğun yer devleti soyma makamı değildir. Bu kara leke alnından hiç silinmeyecektir. Bir devlet darbe hukukundan arınacaksa, toplanan her kuruş verginin hesabı verilmeli. O yüzden bu düzeni değiştireceğiz. Dünyanın en zengin liderlerinden birisini, nereden buldun bu parayı, nereden götürdün bu parayı?
BUNU BÖYLE KABUL EDECEKSİN
Bir ülkenin rejimini tarihi koşullar, siyasal koşullar, sosyolojik koşullar belirler dedik. İlk 4 madde bizim kırmızı çizgimizdir. Bunun anlamı, bu ülkeyi kan ve gözyaşı ile kurduk. Şehitlerimiz, gazilerimiz var. Kalkıp ben değiştireceğim diyorsun, değiştiremezsin. İlk 4 madde mandayı reddeden irade, bağımsız Türkiye'yi kuran irade. Bu irade özgürlükçü demokrat bir iradedir, bunu böyle kabul edeceksin.
Tarihimize sahip çıkarak, gerçeklerimize, değerlerimize sahip çıkarak Türkiye'yi ileri taşımalıyız.
Türkiye kendi tarihinin en derin krizini yaşıyor. Demokrasiden tutun, dış politikaya kadar her alanda ciddi sorunlarımız var. Yeni bir hamle, yeni bir sayfa açmalıyız. Dış politikada batağa saplandı Türkiye. Dış politika milli olmak zorunda. Dış politikada iktidar, muhalefet olmaz; birlik bütünlük olur dedik.
RUSYA İLE HİÇBİR SORUNUMUZ YOKTU
Dış politikada millilikten örnekler vereceğim. Örnek, Rusya ile ilişkiler. Ekonomik ilişkiler gelişti, hiçbir sorunumuz yoktu. Sadece bir konuda eleştirdik, bir ülkeyi tek başına bu kadar doğalgaza bağımlı yapamazsınız dedik. Bu yetmedi, nükleer santrali onlara verdiler. Suriye konusunda vizeler kalktı. Suriyeliler geliyordu, iş adamları gidiyordu. Esad Bodrum'da aile boyu ağırlandı. Hiç niye böyle yapıyorsunuz mu dedik? Irak ile ilişkileri niye geliştiriyorsunuz demedik. Bu ülkenin menfaati için çalışmak zorundayız. Mısır konusunda hiçbir şikayetimiz yoktu. İşadamları dünyanın yatırımını yaptılar. Libya ile ilişkilerde Kaddafi ile iyi ilişkiler kurdunuz. Niye ilişkileri geliştiriyorsunuz dedik mi? Sonra ne yaptılar, Kaddafi'yi arkadan hançerlediler.
Erdoğan'a insan hakları ödülü verdiler ve 250 bin dolar verdiler. Defalarca sordum, o 250 bin doları sen hangi hayır kurumuna bağışladın, çık açıkla. Açıklayabilir mi? Doları bu kadar arzu eden birisi hayır kurumlarına bu kadar dolar verir mi?
İSRAİL İLE İLİŞKİLERİ NEDEN GELİŞTİRİYORSUNUZ MU DEDİK
İsrail ile ilişkileri neden geliştiriyorsunuz mu dedik? Ne zaman Mavi Marmara ile olaylar değişti, biz de devletimizin yanında yer aldık. Biz her zaman Filistin'in yanında olduk. Suudi Arabistan ile ilişkiler, Avrupa Birliği ile ilişkiler itiraz etmedik. AB ile uyum yasalarında hiçbirine itiraz etmedik, destek verdik.
ORTADOĞU BATAĞINA NE ZAMAN GİRDİK
Şartlar ne zaman değişti? Ortadoğu batağına ne zaman girdik? Davutoğlu Dışişleri Bakanı oldu. Komşularla sıfırı sorun dedi. Suriye'ye demokrasi, özgürlük gelecektir; bütün cihatçı gruplar geldi. Oraya geleceklerdi, Süleyman Şah Türbesi'ni kaçırmak zorunda kaldılar, oraya gideceklerdir 2,5 milyon Suriyeli Türkiye'ye geldi. Bugün geldiğimiz nokta iç açıcı değil. IŞİD'e terör örgütü bile diyemediler. Yaramaz çocuklar dediler. Uçağımız düşürüldü. Arap bölgesinde kabile şefi bile Türkiye'ye kafa tutabiliyor. Bu benim ağrıma gidiyor. Niğde, Cilvegözü, Adana, Suruç'ta, Ankara'da yaşanan katliamların sorumlusu IŞİD. 70 ilden IŞİD'e miltan gitti. Bu ülkeyi kim yönetiyor? Bu ülkenin Diyanet İşleri Başkanı IŞİD'e el atıp, onların yaptığının Müslümanlık olmadığını neden anlatmıyor? Her gün anlatıp, söyleyeceksiniz.
Artık politika üreten değil, olayların arkasından sürüklenen bir Türkiye var. Bu kadar boyunuzu aşan işlere karışacağınıza, Mustafa Kemal Atatürk'ün 'Yurtta sulh, cihanda sulh' sözünü neyinize yetmiyor? Dış politikayı iç politikaya malzeme edemezsiniz. İç politikada kavga edebiliriz ama 3 gün sonra yan yana gelebiliriz. Ama dış politikadaki bir hata kuşaktan kuşağa geçer.
CHP ÇÖZÜM ÜRETEMEZ DENDİ
Kurultay meselesi ile bize yöneltilen bazı eleştiriler oldu. CHP hiç çözüm üretmez, sadece eleştirir denilirdi. Bizim son 2 seçimde oluşturduğumuz seçim bildirgesi aynen kopya edilmişse, CHP'nin öneri getirdiğini herkesin vicdanına sesleniyorum. Eğer bir kafanda bir sorun varsa bana yaz, tamamına yanıt vereceğim. Nerede bir sorun varsa, çözümün adresi CHP'dir.
CHP halka inmiyor deniliyor. Bu vatandaşlarımızın vicdanına sesleniyorum. Asgari ücreti, taşeron işçileri, mevsimlik işçileri, sigortasız işçileri dile getiren kim? Özgürlükçü demokrasiyi, çiftçinin, sanayicinin sorununu dile getiren kim? Sadece sorunu değil, çözümü de dile getiren CHP. Haksızlık yapmıyor musunuz CHP'ye?
CHP EN BÜYÜK DEĞİŞİMLERİ GETİREN PARTİDİR
CHP en büyük değişimleri Türkiye'ye getiren partidir. Çok partili hayatı, sosyal demokasiyi biz getirdik. Şimdi bu ülkeye özgürlükçü demokrasiyi getireceğiz, bedeli ne olursa olsun. Bizi tutuklayabilirler, gözaltına alabilirler bedeli ne olursa olsun bu ülkeye demokrasiyi getireceğiz.
CHP nasıl elitlerin partisi anlayamadım. Biz halkın partisiyiz. Bizim aramızda işçi de, işadamı da var. Biz kitle, halkın partisiyiz. Bir herkese kucak açıyoruz. Bizim düşüncelerimizi benimseyenlere kucak açıyoruz tek şartla, kul hakkı yiyenlerin bu partide işi yoktur.
Nasıl darbeyi savunuyoruz? Bizim malvarlığımıza el konuluyor, gencecik çocuklarımız sokakta öldürülüyor, evlerimiz basılıyor tık yok. Sayın Davutoğlu sana çağrıda bulunuyorum, darbe hukukunun arkasına saklanma. 71 Darbesi olduğu gün, darbeye karşı çıktığı için Ecevit istifa etmiştir. Tamamen halkı kandırmak için. Bütün darbelere karşıyız. Diktatör bozuntusu da bilsin, hiçbir vesayeti bu ülkenin üzerine düşürmeyeceğiz. Biz yüzümüzü arkaya değil, geleceğe döndük.
CHP'nin vizyonu yok diyenlere diyorum, senin vizyonun ne? Biz 2023'ü değil, 2035'i değil, 2050'de Türkiye'de ne olmalı dedik ve çözüm yollarını açıkladık. Türkiye'yi merkez haline getirme projesini yaptık. Bizim vizyonumuz, ufkumuz var. Bütün dünyaya bakın, üç grup var. Gelişmiş ülkelerin tamamında katıksız demokrasi var. Diğer ülkelerin hiçbirinde hukuk, adalet, demokrasi yok.
İMAM OKULLARINI CHP KURDU
Vatandaşlarıma şunu diyorum, biz ibadetimizi Allah için yaparız, siyaset için yapmayız. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Genelkurmay Başkanlığı ile Diyanet İşleri Başkanlığı'nı aynı gün kurmuştur. İmam Hatip Okullarını CHP kurmuştur. Biz inançları siyasete alet etmez. Dine saygısızlıktır. Kapalı kapılar ardında bize yapılan iftiraları Allah'a havale ediyorum. Kocatepe Camisi'nin tarihine bakın. Kurucuları arasında CHP'li vekiller var. Vergi muafiyeti de CHP döneminde geldi. Ama biz bunları saymayı ayıp sayıyoruz. Propaganda aleti olarak kullanmıyoruz. Kimin kafasında bir soru işareti varsa bana yazsın. Ona her türlü bilgi, belge ve dokümanı göndereceğim.
Laiklik, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması demektir. Çünkü devlet vatandaşın inancına göre hizmet etmez. Ona eşit hizmet yapmak zorundadır. Her insan istediği gibi ibadet eder.'
Kılıçdaroğlu'ndan Cumhurbaşkanı Erdoğan'a ağır hakaret
Kemal Kılıçdaroğlu, CHP'nin 35. Kurultayı'nda yaptığı konuşmasında Cumhurbaşkanı Erdoğan'a "Diktatör bozuntusu adam" diye seslendi.